REKLAMI GEÇ

Feyzioğlu Anayasa değişikliğini öyle bir örnekle anlattı ki!

Feyzioğlu Anayasa değişikliğini öyle bir örnekle anlattı ki!

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, katıldığı “Anayasa Değişikliğini Tartışıyoruz” panelinde yaşanan süreci çarpıcı örneklerle anlattı, “Enişteyi bahane etme” dedi.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 11 Şubat 2017 Cumartesi, 12:04

Denizli Barosu’nun düzenlediği ‘Anayasa Değişikliğini Tartışıyoruz’ paneline TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve CHP eski Milletvekili ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum katıldı. Prof. Dr. Feyzioğlu ile Prof. Dr. Batum Denizli Barosu’nun Adalet Mahallesi’ndeki binasındaki panelde, salonu tıklım tıklım dolduran dinleyicilere, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayladığı yeni Anayasa değişikliğini anlattı.

Konuşmasına, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının önemini anlatarak başlayan Feyzioğlu, “Makamların hepsi geçicidir. Bir gün devletin en üst makamına gelirsiniz, ama geçici. Hangi sıfatı alırsanız alın onlar sadece ve sadece bir sıfatınız ya da makamınız ölçüsünde ifade ediyor. Milletimiz bu ülkede en yüksek makamın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı makamı olduğunu çok iyi biliyor. Bu makamı bize kazandıran Cumhuriyet, Cumhuriyeti bize kazandıran da Mustafa Kemal Atatürk. Bu vatandaşlık bize büyük bir sorumluluk yüklüyor, doğru bildiğimizi söylemeyi emrediyor” dedi.

ŞEHİDİMİZE LAYIK OLALIM
Anayasa değişikliği meselesinin partiler üstü olduğunu savunan Feyzioğlu, “Meselemiz bir siyasi parti meselesi değildir. Siyasi partilerin, demokrasinin vazgeçilmezi olduğu doğrudur. Ancak referandum sürecinde hiçbir siyasi partiyi övmeye, ya da hiçbir siyasi partiye en küçük kötü bir söz söylemeye gerek yoktur. Çünkü her siyasi partiden, her görüşten vatandaşlarımız el ele verecek ve Türkiye’ye tek adam rejimini getirecek, ülkeyi demokratik olmayan ülkelerin sınıfına düşürecek olan bu Anayasa değişikliği teklifine hayır diyecek. Çünkü önümüze konulan bu teklif, memleketin tapusunun verilip verilmeyeceğini soruyor bize. Bu memleketin tapusunu verecek miyiz? Tabi ki hayır. Çünkü Denizlili hemşerimiz Özkan Bilgiç Güneydoğu’da çarpışırken yaralandı. Geldi, tedavisini oldu, ayağa kalktığı ilk gün talebi ‘beni tekrar oraya götürün’ oldu. Ve Özkan Bilgiç, hastaneden çıkıp cepheye gittiğinin 15. gününde şehit düştü. Gitmeyebilirdi. O zaman bizim Özkan Bilgiç’in şahadetine layık olmak için bildiğimizi doğru söyleme yükümlülüğümüz var” diye konuştu.

ENİŞTE ÖRNEĞİ
Referandum sürecinin ilginç birkaç örnekle anlatan Feyzioğlu, “Bize deniyor ki, avucumuzun içinde şişe var. Biz görüyor ve diyoruz ki, bardak var. Avucumuzun içindeki bu nesneyi tanıttıkça bize verdikleri cevap; sadece hakaret ve iftira. Peki neden çekiniyorsunuz. Siz avucunuzun içine aldığınız bardağı saklıyorsunuz ve şişe olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu gerçekten şişe ise milletten saklamayın, gösterin. Hepimiz her salı günü genel başkanların birbirine hakaretini izliyoruz. Ancak geleceğimizi ilgilendiren Anayasa değişikliği görüşülürken ne hikmetse TBMM’den canlı yayın yok. Madem malınızdan bu kadar eminsiniz, niçin saklıyorsunuz? Peki, şarküteriden peynir alacaksınız. Şarküteri sahibi ne der; ‘Abla tadına bak.’ Neden tadına baktırır, çünkü peynirine güvenir. Peynirine güvenmeyen bunu yapar mı? Siz ne dersiniz tadına baktıktan sonra; ‘Enişten çok sevecek biraz daha alayım.’ Bu da yalan tabi. Tamamen kendin için alıyorsun. Enişteyi bahane etme. Eniştenin sanki senin sevdiğinden başka bir şeyi sevmeye hakkı varmış gibi. Peynirin tadına baktıran esnaf, malına güvenen esnaftır. Ama bize peynirin tadına bakma, kumaşa dokunma diyor. Hatta kumaşın yakınına bile gelme diyor. ‘Abla sen bana güven’ diyor. Tamam güveneceğim de, iki günde bir ‘Aldatıldım, Rabbim afetsin’ diyor. Biz de şu peynirin tadına bir bakalım, kumaşa bir dokunalım. Dediğin gibi iyiyse tamam alırız” diyerek, asıl meselenin gizlenmeye çalışıldığını belirtti.

TAPU MESELESİ
Türk milletinin geleceğine sahip çıkma konusunda büyük bir kararlılık gösterdiğini kaydeden Metin Feyzioğlu, “Türk milleti bu dayatmaya ‘hayır’ diyecek. Çünkü mesele bir siyasi parti meselesi değil. Memleketin tapusu meselesi. Çünkü bu tapu bize emanet, gelecek nesillerimizin emaneti. Ülkeyi şu ya da bu kişinin iyi yönettiğini düşünebilirsiniz. Bu kişisel tercihinizdir. Bu nedenle tıpkı dairenizin tapusunu vermediğiniz gibi memleketin de tapusunu vermezsiniz. Nisan ayında referandumdan hayır çıkacak ve yönetimde bir değişiklik olmayacak. Her şey devam edecek. Ancak şöyle bir şey olacak; Türk milletinin geleceğine sahip çıkma konusunda azim ve kararlılığını dünyaya bir kez daha ilan etmiş olacak. Ertesi günü istediği siyasi partiye yine oy verecek. Ama evlatlarının geleceğini boş kağıda imza atarak tehlikeye atmamış olacak” dedi.

BÖLÜNME TEHLİKESİ
Türkiye’nin tapusunun bir tek kişiye verilmesi halinde ülkenin demokratik bir ülke olmaktan çıkarılmış olacağını, bunun da bölünme tehlikesini yakınlaştıracağını kaydeden Feyzioğlu, “Bu durumda Türkiye’den toprak koparmaya çalışan bölücü terör örgütü uluslar arası platformda özgürlük savaşçısı ve gerilla olarak kabul edilecektir. Bu da beraberinde bazı ülkelerin bu alçak terör örgütüne istihbarat ve lojistik destek vermesi tehlikesini doğuracaktır” diye konuştu.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı