“8 MART MÜCADELE GÜNÜDÜR”
Cumhuriyet Kadınları Derneği Denizli Şubesi’nin düzenlediği “8 Mart ve Kadın” konulu söyleşiye konuşmacı olarak katılan İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi üyesi Av. Şükran Eroğlu ile Tiyatro Sanatçısı Gülsen Tunçer, 8 Mart’ın bir kutlama değil, New York’ta emek mücadelesinde can veren 129 tekstil işçisini anma günü olduğunu hatırlatarak “7 Mart mücadele günüdür” dediler.
Şengül Boz / DENİZLİHABER / 4 Mart 2015 Çarşamba, 15:04
Pamukkale Üniversitesi Düşünce Kulübü’nün düzenlediği “Türkiye’de Özgecan Olmak” konulu konferansa katılmak üzere Denizli’ye gelen İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi üyesi Av. Şükran Eroğlu ile Tiyatro Sanatçısı Gülsen Tunçer, Cumhuriyet Kadınları Denizli Şubesi’nin konuğu oldu.
Cumhuriyet Kadınları Denizli Şubesi’nin Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirdiği toplantıda, Cumhuriyet kadınlarına seslen Eroğlu ve Tunçer, öncelikle 8 Mart’ın bir kutlama günü değil anma günü olduğunu ve etkinliklerin de bu kapsamda düzenlenmesi gerektiğini hatırlattılar.
“YASALARLA BEYİNLER UYUŞMUYOR”
İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi Üyesi Av. Şükran Eroğlu, kadın ile ilgili yasalarda bir sorun olmadığını, sorunun beyinlerde olduğunu belirtti. Siyasi liderler, iktidarlığı başka bir cinse bırakmak istemesi nedeniyle de kadının seçilme hakkını tam anlamıyla kullanamadığını da vurgulayan Eroğlu, “8 Mart’ta bizim mücadelemiz, Cumhuriyet, Özgürlük, Demokrasi ve Laik anlayışa sahip çıkmalıyız bu değerlerin mücadelesini vermeliyiz. Demokrasi yoksa kadın hakları, eşitlik de yoktur” dedi.
Özellikle AKP iktidarı tarafından, Cumhuriyet ile birlikte kadının kazanılmış tüm haklarının yok edilmek ve kadınların evlere kapatılmak istendiğini söyleyen Eroğlu, “Kadın, ‘Annelik en yüksek kariyerdir’ sözleriyle eve kapatılmak isteniyor. Evlerin güvenilir olduğu söyleniyor. Oysa ki, kadına yönelik şiddet evde yaşanıyor, cinayetler o güvenilir olarak görülen aile içinde yaşanıyor. Biz, kadınlar üzerinde siyasete yapılmasına izin vermemeliyiz. Artık bedenimizle, kaç çocuk yapacağımız ile ilgili kararları biz kendimiz verelim başkasına bırakmayalım” çağrısında bulundu.
ER KÜLTÜRE DİKKAT ÇEKTİ
Tiyatro sanatçısı Gülsen Tunçer ise konuşmasında popüler kültürün hepimizi içten içe tükettiğini belirterek, “Popüler kültür tam anlamıyla ele alınmalı. Çünkü hepimizi içten içe tüketiyor. Ekonomi, gelenek-görenek, hukuk, eğitim sistemi çok iyi oturtulmalı. Demokrasi diyoruz. Demokrasi ailede uygulanarak topluma yayılmalı. Ancak, ekonomik dengeler evdeki demokrasiyi bozuyor. Bu da şiddete ve cinayetlere neden oluyor” diye konuştu.