Biz figüran olmadık

Başbakan tarafından verilen yarım puanı da lutuf olarak nitelendiren Süzük, “Biz figüran değiliz, haklarımız gasp ediliyor, sonbaharda uyarı grevleri yapacağız” dedi. Toplu görüşmelerin ilk oturumunda KESK ne söylediyse hepsi bir bir ortaya çıkmıştır diyen Metin Süzük, “KESK görüşmelerin ilk günü Bakan Hayati Yazıcı’nın tek taraflı deklarasyonla başlattığı sürece itiraz etmiş, masaya toplu sözleşme için geldiğini belirtmiş ve hükümeti toplu sözleşmeye davet etmiştir. Siyasi iktidar toplu sözleşme masasından kaçmıştır. Bunun üzerine KESK yapılacak toplu görüşmelerin sohbetten öteye gitmeyeceğini, dolayısıyla bu görüşmelere katılmayacağını duyurmuştur. Nitekim toplu görüşmeler sohbet toplantıları olarak geçmiştir” dedi.

Sözler unutulmuştur
Toplu iş sözleşmesi gündemli oturum 2004 mutabakat metninde verilen sözlerin gerisine düştüğünü savunan Süzük, kamu emekçilerinin gasp edilen hakları önümüzdeki yıl yapılacağı iddia edilen bir çalıştaya havale edildiğini kaydetti. KESK toplu sözleşme sürecini bir toplumsal sözleşme süreci olarak algılamak gerektiğini vurguladıklarını söyleyen Süzük, “Yüzdelik zamlar yerine emekçilerin sorunlarını çözecek köklü tedbirler talep etmiş, ancak toplu görüşmeler % 2 olsun, % 3 olsun sohbetine dönüşmüştür. Toplu görüşme süreci haklılığımızı bir kez daha ortaya koymuştur. Toplu görüşmeler tam bir fiyaskoya dönüşmüştür. Bu fiyasko ortamında KESK olarak 2 milyon kamu emekçisinin iradesini toplu görüşme masasına terk etmedik. Kamu emekçileri için, yoksullar için, emekliler için, işsizler için hiçbir kazanımın elde edilemeyeceği baştan belli olan toplu görüşme oyununda figüran olmadık. Haklılığımız toplu görüşmelerde gelinen noktada kanıtlanmıştır” şeklinde konuştu.

Başbakanımızın büyük lütfü
Yüzde 2+2 olarak hükümet tarafından verilen zam oranına gönderme yaparak Başkanımız duruma müdahale ederek yarımşar puan zam yapma gereği duyduğunu söyleyen Süzük, “Hükümetin toplu görüşmenin mali haklarla ilgili kısmında emekçilere tek taraflı olarak ilan ettiği önce % 2 + % 2 ve dün Başbakanın lûtfu sonucu yarımşar puanlık artış yapıldı. 2,5 + 2,5 olan ücret zammı önerisi başta kamu emekçileri olmak üzere emeğiyle geçinen herkesle alay etmek değilse nedir? Siyasi iktidarın sendikalara dayattığı, toplu görüşmelerde ortaya koyduğu, kamu emekçilerinin reel kayıplarını bile karşılamaktan uzak bu öneri sendikalarla alay etmek değilse nedir? Grev hakkı olmayan, grev hakkını kullanamayan sendikanın bir anlamı yoktur. Sendika doğası gereği bir hak arama, mevcut hakları genişletme örgütüdür. Sendika bir kanarya severler derneği değildir, sendika bir kulüp değildir. Sendika bir sınıf örgütüdür. Sendika bir mücadele örgütüdür. Siyasi iktidarın çalışma yaşamını demokratikleştirmek gibi bir derdi yoktur. Emekçileri sefaletten, açlık sınırından, yoksulluk sınırından kurtarmak gibi bir derdi yoktur. Buradan 2 milyonu aşan kamu emekçisine sesleniyoruz: AKP iktidarı döneminde % 30’lara varan reel ücret kaybımızı telafi etmenin, siyasi iktidarın iyice bozduğu gelir dağılımını düzeltmenin, kamusal kaynakları eğitime, sağlığa, işsizlik ve yoksullukla mücadeleye ayrılabilmesinin bir tek yolu vardır: o da mücadele. Hak Verilmez Alınır” dedi.

KESK bu haklı mücadeleyi mutlaka kazanacaktır

Kamu emekçilerini güçlerini birleştirmeye, KESK’e üye olmaya, KESK’in sonbaharda yapacağı eylemlere ve uyarı grevine gideceklerini söyleyen Metin Süzük, “Buradan diğer konfederasyonlara da sesleniyoruz. Uyarılarımıza rağmen dahil olduğunuz toplu görüşmelerde emekçiler lehine bir gelişme olmayacağını, bir kazanım elde edilemeyeceğini bir kez daha gördünüz. Bu saatten sonra kamu emekçileri için tek yol kalmıştır: meşru direnme hakkını kullanmak. Gelin sonbaharda yapacağımız uyarı grevine katılın. Mücadele edenler bazen kaybedebilir, ama kazananlar sadece mücadele edenler olmuştur” şeklinde konuştu.