DEFOLUP GİTSİNLER!

Baro Başkanı Demir, bugün düzenlenen cüppe giydirme töreni sırasında yaptığı konuşmada gündemdeki telefon dinleme tartışmalarına da değindi. Stajını tamamlayıp avukatlık yemini ederek mesleğe adım atan iki genç avukat Yıldıray Demirci ile Ahmet Tarakçı’nın cüppe giyme töreninde konuşan Baro Başkanı Av. Adil Demir’in açıklamaları çok sert ve keskindi. Denizli Barosu Hizmet Binası’nda düzenlenen cüppe giyme töreninde konuşan Adil Demir, telefonu dinlendiği halde hiçbir işlem yapmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın, onun telefonlarını dinleme kararı veren hakim ve savcının, Yargıtay’ın telefonlarını dinleyen, dinleme talimatını veren hakim ve savcılar ile müfettişler için, “Bu meslekten defolup gidin. Yargı iyice kirlendi. Bu mesleğe yakışmayanlar bu meslekten elini ayağını çeksin” dedi.
Adil Demir, konuşmasının başında, “İstanbul gibi dünyanın en büyük kentlerinin birinde başsavcılık yapan bir şahsın hakim kararıyla dinlendiğini öğrendik. İstanbul’daki yurttaşımız, haksızlık ve hukuksuzlukla karşı karşıya kalırsa nereye gidecek? İstanbul Adliyesi’ne gidecek. İstanbul Başsavcısı haksızlığa hukuksuzluğa uğrayan beni koru diye gidilecek kurumun temsilcisi olan başsavcının kendisini korumaya mecali kalmamış. Arkasından bu sayın başsavcı Beşiktaş’ta malum meşhur adliyenin yardımcısı olan savcıların ayağına gidiyor. Diyor ki, (Ya benim durumum nedir)” Yazıklar olsun. Kendini koruyamıyorsa o başsavcılık makamında Sayın İstanbul Başsavcısı’nın durmaması lazım. Görevini yap” dedi.
Demir, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının kendini korumaktan aciz olduğunu iddia ederek açıklamasını şöyle sürdürdü; “Sen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’sın. Cumhuriyet Başsavcısı kendisi korumaktan, kendisini savunmaktan gücün, takatin yoksa o makamı işgal etmeyeceksin. Senin hakkında dinleme kararı isteyen savcıyı, senin hakkında dinleme kararı veren hakimi ya bu meslekten çıkartacaksın, ya da sen bırakacaksın. Bunun başka türlü izahı olmaz. Bu halk sana güvenmez. Bu adalete güvenmez. Adalete güvenilmezse, o devlet çöker. Büyük Atatürk diyor ki, (Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli adalettir.) Adalet bu cumhuriyetin temelidir. Buradan bir baro başkanı, Denizlili bir avukat olarak şunu açıklıkla ifade ediyorum. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısını dinleme kararı veren ve bu kararı isteyen hakim ve savcıların, Yargıtay hakkında dinleme kararı veren esasen hakim, savcı statüsündeki Adalet Bakanlığı’nın talebi ile bu talebi yapan müfettiş ya da savcı ve bu kararı veren hakimlerin bunun hesabını vermesi, yarından tezi yok bu meslekten defolup gitmesi gerekmektedir. Senden hakim, senden savcı olmaz. Sen Adalet Bakanı’nın tetikçisi olmuşsun. Bakanlık görevi idari bir görevdir. Bugün A partisinin bakanı vardır, yarın B partisinin bakanı olur.
Sen bakanlık temsilcisi değilsin beyefendi. Hakimlik yapacaksın, savcılık yapacaksın. Sen cumhuriyetin savcısı olacaksın. Sen millet adına karar veren, benim egemenlik yetkimi kullanan hakim olacaksın. Benim adıma karar veriyorsun, hükümet adına değil. Hükümet de bana haksızlık yaparsa, idare de bana hukuksuzluk yaparsa ben sana sığınacağım. Bir yurttaş sana gelecek, sen de bunun gereği gibi durmak zorundasın. Bu konuda adı geçen herkesin ortaya çıkıp hesap vermesi ve gereğini yapması gerekiyor. Gereği de, bu mesleğe yakışmayanların ayıklanmasıdır. Yargıya siyaset sokanların, yargıdan elini çekmesi ve yargıdan ayıklanmasıdır. Yargı kirletilmiş, sindirilmiştir. Yargı güvenini kaybetmiştir. Yargının güveni tesis etmesi lazım.”

Denizli Baro Başkanı Adil Demir, telefon dinleme konularında parlamentonun da acilen tedbirler alması gerektiğini, zira huzur ve güven içinde evde dilenirken “Acaba dinleniyor muyuz, izleniyor muyuz?” diye korku olmaması gerektiğini, ay-yıldızlı bayrağın altında herkesin huzurlu bir yaşam sürmesi gerektiğini sözlerine ekledi.