REKLAMI GEÇ

Denizli Barosu’ndan güvenlik paketine tepki

Denizli Barosu’ndan güvenlik paketine tepki

Denizli Barosu Başkanı Av. Müjdat İlhan, kamuoyunda güvenlik paketi olarak bilinen kanun tasarısının polise yargı denetiminden uzak, işkence ve kötü muamele yetkisi içerdiğini açıkladı. Toplumsal olaylarda eylemcilerin elindeki her nesnenin artık “Silah” olarak kabul edileceğini ve polise ateş açma yetkisi verileceğini belirten İlhan, Yargıya yapılan müdahaleler zincirinin yeni bir halkası, yürütmeye bağlı yargı yaratma gayretinin devamıdır” dedi.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 9 Şubat 2015 Pazartesi, 16:10

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda önümüzdeki gün görüşülmeye başlanması öngörülen ve kamuoyunda “güvenlik paketi” olarak bilinen “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” tasarısına bir tepki de Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan’dan geldi.

“Tasarıya itiraz ediyoruz” diyen İlhan, hükümet tarafından çıkarılmak istenen tasarının, vatandaşların hak ve özgürlükleri iye toplumun demokratik geleceği bakımından büyük bir tehlike oluşturduğunu savundu.

Bir hukuk ve savunma örgütü olarak bu tasarının yasalaşmaması için milletvekillerini uyardıklarını belirten İlhan, “Çıkarılmak istenen tasarı içeriği ile 123 maddeden oluşan iç güvenlik paketi şu haliyle; hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, yaşama hakkı, kişi hürriyeti ve güvenliği, özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, çalışma hakkı ve ödevi, olağanüstü hal ilanı yetkisi, yargı yetkisi, kanuni hâkim güvencesi ile mahkemelerin bağımsızlığı ilkeleri olmak üzere Anayasa’nın toplam 15 maddesine aykırılık içermektedir. Gezi Parkı direnişinde polis şiddeti sonucunda 8 insanımızı yitirdik. 11 direnişçinin gözünün kör olduğu, 8 bin 163 kişiyi yurttaşımızın yaralandığı ve kolluk kuvvetlerinin yaklaşık 130 bin adet biber gazı fişeği kullanıldığı, bu rakamın, 2012 yılında 14 Avrupa ülkesinde kullanılan biber gazı fişeğinin tam iki katı olduğunu da hatırlatırız. Tasarı incelendiğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinde yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, 6.maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı, 10.maddesinde yer alan ifade özgürlüğü ve 11.maddede yer alan toplanma özgürlüğü haklarını sınırlandırmaya yönelik düzenlemeler getirildiği anlaşılacaktır” dedi.

TASARI NELER GETİRİYOR?
İlhan, Güvenlik Paketi ile yapılacak değişiklikler ve muhtemel sonuçlarını da şöyle sıraladı:

1-Tasarının 1.maddesiyle; kişilerin özel alanları olan üstü, kişisel eşyası ve aracının aranması için hâkim ve adli bir makam olan savcının kararı yerine, “kolluk amiri” adı altında polis ve jandarma görevlileri tarafından karar verilmesi öngörülen bir düzenleme ile mevcut güvenceler ortadan kaldırılmaktadır.

“POLİSE İŞKENCE İZNİ VERİLİYOR!”
2-Polise bireysel suçlarda 24 saat, toplu suçlarda 48 saatlik gözaltı yetkisi verilmek istenmektedir. Mevcut durumda ‘’gözaltı’’ kararını savcı verir. Tasarıda ise, polise yakaladıklarını savcıya haber vermeden 24 saat (toplu suçlarda 48 saat) alıkoyabilme yetkisi verilmek istenmektedir. Bu adım, pratikte gözaltında geçen ilk 24 saatin (toplu suçlarda 48 saatin) yargısal denetimin tamamen dışına çıkması anlamına gelecektir. Mevcut durumda savcı ve yargıç denetimi varken dahi birçok işkence vakası yaşanırken, ilk 24 saati yargısal denetimden kaçırılmış bir gözaltı kurumunda işkence vakalarının artması sürpriz olmayacaktır. Bu nedenle, bu değişiklik teklifi, açıkça işkence ve kötü muamele konusunda polise izin verilmesi anlamına gelmektedir.

“YARGI YÜRÜTMENİN EMRİNE GİRECEK”
3-Valiler ve kaymakamların görev ve yetkilerini anlatan 5442 sayılı İl İdaresi
Kanunu’nun ilgili maddelerine bazı eklemeler yapılarak vali ve kaymakamlara adli kolluk amiri görevi yükletilmiştir. Cumhuriyet Savcısı’nın görevi olan suç soruşturmasını yürütmek yetkisi vali ve kaymakamlara verilmiş olmaktadır. Bu halde yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesi ağır zarar görmekle birlikte yürütmenin yargıya olan saygısı ortadan kalkarak bir hukukçunun yürütmenin emri altına girmesi durumu oluşmaktadır.

“GÖSTERİCİNİN ELİNDEKİ HER NESNE SİLAH SAYILACAK”
4- Toplantı ve gösterilere maskeyle veya yüzü kapatan benzeri şeylerle katılmanın cezası artırılmakta ve 2,5 yıldan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılacağı öngörülmektedir. Ülkemizde polis ve idare, yürüyüşleri engellemek için tüm bir şehrin ulaşımını durdurmakta, tamamen barışçıl dahi olsa birçok gösteriyi dağıtmakta ve bunu yaparken aşırı güç kullanmakta hiçbir beis görmemektedir. Bu durumda asıl, kolluk kuvvetlerinin davranışı bir insan hakkı ihlali teşkil ederken, getirilmesi düşünülen uygulama ile sadece kendisini korumak için yüzüne mendil tutanların, ağızlarına maske takanların dahi ağır cezalarla cezalandırılmaları öngörülmektedir.

5-Tasarıya göre; kolluk tarafından toplumsal olaylarda basınçlı suyun
yanı sıra insanların üzerine “boyalı madde” de sıkılacak, aynı maddeye yeni bir fıkra (b) eklenerek; Molotof ve patlayıcı maddelerin yanı sıra, “….yanıcı,yakıcı,boğucu,yaralayıcı ve benzeri silahlarla” denilerek neredeyse her türlü nesne “silah” olarak kabul edilebilmekte, böylece güvenlik görevlilerine elinde her hangi bir cisim bulunan herkese doğrudan ateşli silahla ateş atma yetkisi tanınan bir düzenleme getirilmektedir.

6- Tasarının 14. Maddesiyle; öteden beri toplumda şikâyet konusu olan gereksiz
tutuklama ile ilgili olarak daha kötü uygulamalara yol açacak hükümler getirilmektedir. Buna göre Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Yasasına Muhalefet ve Örgüt Propagandası suçları da tutuklamanın katalog suçları olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunun (CMK) 100. Maddesinin 3.paragrafı kapsamına alınmakta, bu suçları işlediği iddia olunanların da kaçacağı kabul edilerek haklarında otomatik tutuklama kararı verilecektir.

“MÜCADELE EDECEĞİZ”
Bu tasarının Türkiye’de hak ve özgürlüklerin gelişimi ve toplumsal sorunların demokratik yollarla çözümü arayışları yerine, sorunlara güvenlik ve polisiye önlemlerle çözüm bulma niyeti taşıdığını belirten İlhan, “Bu düzenlemeyle toplumda daha çok bir kaos oluşacak, sorunlar daha bir içinden çıkılmaz hale gelecektir. Tasarı ile getirilmek istenen ve yapılması düşünülen değişiklikler toplumsal muhalefete olan tahammülsüzlüğün ürünüdür. Kişi temel hak ve özgürlüklerini ihlal eder nitelikte ve anti demokratiktir. TBMM de sayısal üstünlüğe dayanarak, Yargıya yapılan müdahaleler zincirinin yeni bir halkası, yürütmeye bağlı yargı yaratma gayretinin devamı olması nedeniyle tasarı kuvvetler ayrılığı prensibine de aykırıdır. Çıkarılmak istenen tasarıya karşı olduğumuzu ve başta Avukatlık kanunu olmak üzere yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde, mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygılarımızla duyururuz” dedi.

Yorumlar

Ali Akturk   -  Bağlantı 9 Şubat 2015, 18:13

SAYIN İlhan burası ABD değil ama gidin bakın polis yetkilerine.Trafik polisi durdurunca elini direksiyondan indiremiyorsun polis indir demeden.Polise ateş açma yetkisi açil olarak verilmelidir,doğru Mükellefler için şart.kötulere KARŞI kesin tavır bu

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı