DEGİAD: Eğitim özerk olmalı!

Denizli Genç İşadamları Derneği (DEGİAD) Başkanı Melek Sözkesen, Türkiye’nin, bulunduğu coğrafyanın tatsız sürprizlerinin yarattığı sorunlarla uğraştığını, siyasetin bu günlerde dış politika gündemi üzerine şekillendiğini belirterek, “Ancak sokaktaki vatandaşı en çok Milli Eğitim Sistemimiz nedeniyle yaşanan sıkıntılar, sorunlar ve belirsizlik ilgilendiriyor. Türkiye’de şüphesiz her yurttaş ya öğrenci ya da öğrenci velisi rolüyle Milli Eğitim Sistemimiz ile dolaylı değil, direkt olarak bir bağ içindedir” dedi.

14 YILDA SAYISIZ DEĞİŞİKLİK
Son 14 yılda eğitim sisteminde birçok değişiklik yapıldığını ve sistemin yap-boz’a döndüğünü belirten Sözkesen, “Farkında mısınız? 1998’de Anadolu ve Fen Liselerine giriş sınavı kaldırıldı, yerine “Liselere Giriş Sınavı” getirildi. 1999’da ÖSS ve ÖYS kaldırıldı, ÖSS getirildi. 2001: Lise 1 öğrencilerine borçlu geçme hakkı tanındı. 2003’te ÖSS ve AOBP sistemi ile AOBP’nin çarpıldığı katsayılar değiştirildi. 2004’te LGS kaldırıldı, OKS geldi. 2004’te 64 yıllık ilköğretim müfredatı değiştirildi. 2006’da ÖSS’de soru tipi değişti. 2007’de OKS kaldırıldı, SBS getirildi. Sınava 6, 7 ve 8. sınıflarda olmak üzere 3 kez girilmesine karar verildi. 2007’de Liselerin eğitim süresi 3 yıldan 4 yıla çıkarıldı. 2010’da SBS, 3. yılın sonunda tek sınav modeline döndü. 2010’da ÖSS kaldırıldı, sınav yeniden 2 aşamalı oldu. Yeni sınav YGS ve LYS’den oluştu. 2012’de Üniversiteye girişte uygulanan katsayılar kaldırıldı.(Anadolu öğretmen liselerinin ve meslek liselerinin ek puanı hakkı alındı) 2012’de İlköğretimde 8 yıllık kesintisiz eğitim sisteminden vazgeçildi, “4+4+4” sistemine geçildi. 2013’te SBS kaldırıldı. Yerine TEOG geldi. 2014’te Anadolu liseleri nakillerinde öğrenciler için aranan taban puan şartı ortadan kaldırıldı.
14 yılda Milli Eğitim Bakanlığı 6 bakan eskitti. Her bakan yeni bir sistem değişikliğine gitti. Bu gelenek, geride kalan 14 yıl içinde o koltuğa oturan 7. Bakanımız Sayın Nabi Avcı ile de sürdü.
Örneğin ortaokul öğrencilerinin yerleştirileceği liseler için son derece önemli olan TEOG sınavlarının hala tam anlamıyla nasıl bir sistem olduğunu anlayabilmiş değiliz” dedi.

“MİLLİ EĞİTİM OYUNCAĞA DÖNDÜ”
Tüm bu değişiklikler nedeniyle, en az öğrenciler ve velileri kadar okul idarecilerinin de sıkıntı yaşadığını vurgulayan Sözkesen, “İdarecilerden 8 bininin yeri, yeni eğitim öğretim yılının başlamasına 1 ay kala değiştirilmiş, bu durum yepyeni sıkıntıları da beraberinde getirmiştir. Son 12 yıldır tek parti tarafından yönetiliyor olmasına rağmen onlarca kritik değişikliğin yapıldığı Milli Eğitim Sistemimiz, resmen oyuncağa çevrilmiştir. Türkiye’nin her alanında istikrar ve güven vurgusu yapan iktidarın, eğitim sisteminin içini istikrarla dolduramaması, son derece manidardır” dedi.

“VATANDAŞIN GÜVENİ KALMADI”
Vatandaşın eğitim sistemine güveninin kalmadığına işaret eden Sözkesen, “Eğitimin Milli olabilmesinin temel prensibi olan Atatürk ilke ve inkılâplarımız ise hızla eğitimimizden arındırılmaktadır. Başta eğitimciler olmak üzere, vatandaşlarımızın büyük genelini endişeye sürükleyen eğitim sistemindeki bu yap-boz, Milli Eğitim sistemine güveni ciddi oranda zedelemektedir. Aşırı kalabalık sınıflar, eğitimcilerin performanslarını düşürmekte, Anadolu Liseleri kuruluş felsefesi ve vasfını hızla yitirmektedir. Meslek liselerinde bu yıl yapılan yıldırım değişiklik nedeniyle bu okullarda öğrenime başlayan öğrenciler, hangi bölümde okuyacaklarını henüz bilememektedirler. Meslek lisesi öğrencisi, ancak 11. sınıfta ve yalnızca okulun izin verdiği bölümleri seçebileceği gibi, ilk 2 yıl bir meslek lisesi öğrencisinin okuldan turizmci mi, yoksa motor teknikeri mi olarak mezun olacağı bilinemeyecektir. Meslek liselerinde bu belirsizlik ciddi sıkıntılara yol açarken, Anadolu ve Fen liselerindeki sınıf mevcutları her geçen gün artmış, ortaokullardaki fiziki yetersizlik ve kalabalık sınıflar sıkıntılı bir boyuta ulaşmışken, iktidarımız sürekli olarak yeni imam hatip liseleri ve ortaokulları açmaktadır. Evlerinin yakınındaki normal okul kalmayan velilere, neredeyse her mahalleye açılan imam hatip okulları mutlak adres olarak gösterilmektedir. Türkiye’nin ve hatta özellikle bir sanayi şehri olan Denizli’nin tekniker düzeyinde istihdamda yaşadığı sıkıntılar açıkça biliniyorken, iktidarın imim hatipler üzerine eğilmesi rasyonellikten çok ama çok uzakta ve aynı zamanda farklı emeller ışığında hareket ettiğini göstermektedir. Öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili kazanımları her geçen yıl biraz daha sekteye uğramakta, atama bekleyen eğitimcilerin oluşturduğu yığınlar dramatik bir hal almaktadır” dedi.

EĞİTİMDE ÖZERKLİK ÖNERİSİ
Milli Eğitim sisteminin hızla tıpkı Merkez Bankası’nda olduğu gibi özerk bir yapıya kavuşturulmasının zorunluluk haline geldiğini ifade eden Sözkesen, “Bir an evvel siyaset üstü bir kurum haline getirilmelidir. Bu durum, müsteşar, bakan ve veya hükümet değiştikçe milli eğitim sistemimizin gelişi güzel değişikliklere maruz kalmasını engelleyecektir. Ülkemizde ivedilikle ‘Ulusal Eğitim Çalıştayı” düzenlenmeli, çalıştaya eğitim konusunda birbirinden farklı görüş, eleştiri ve önerileri ifade edebilecek yapılar ve uzmanlar davet edilmelidir. Ülke böylelikle, hem evrensel hem de milli değerlere ve aynı zamanda insan hak ve özgürlüklerine yakışır, eğiten, öğreten, düşündüren, eleştirel baktırabilen, akla, empatiye ve toplumsal düşünmeye sevk eden bir eğitim sistemine kavuşturulmalıdır. Eğitimin içi dogmalarla değil, bilimle doldurulmalıdır. Eğitimin son yıllarda yaşadığı sıkıntıları dile getirmeyi ve bu sıkıntıları ortadan kaldıracağını düşündüğümüz çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşmayı kentine ve ülkesine duyarlı bir sivil toplum örgütü olarak bir borç bildiğimizi hatırlatır, saygılarımızı sunarız” dedi.