“Doğruları söylemeye devam edeceğiz”

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) haftası nedeniyle Denizli Valiliği önünde bir tören düzenlendi.

“DENİZLİ’DE 7 BİN MİMAR-MÜHENDİS VAR”
TMMOB’’a bağlı odaların şube başkanları, temsilcileri ve çok sayıda mühendis- mimarın katıldığı törende TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Fatih Yaşa, TMMOB’nin 1054 yılında kurulduğunu belirterek bugün Denizli’de 7 bin mühendis, mimar ve şehir plancısının görev yaptığını söyledi. TMMOB ve bağlı odaların demokratik kitle örgütü olduğunu ve yurtsever karakter taşıdığını da kaydeden Yaşa, “ TMMOB emekten ve halktan yanadır. Barıştan yanadır. İnsan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılmayacağını kabul eder. Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespiti yapar. Politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır. Demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve demokratik iş birliği içindedir” dedi.

“BİZ NE DEDİK?”
“TMMOB olarak 58 yıllık süreçte ülkemiz ve mesleğimiz adına önemli çalışmalara imza attığımıza inanıyorum” diyen Yaşa “Bu kuruluş, inanç, ilke ve felsefemize dayanarak doğruları dile getirdik. Getirmeye devam edeceğiz . Biz; “ Ülkemizdeki bin 876 canlı türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Gün “kullanmanın, kiralamanın, tahsisin, affında” değil, korumanın ve yaşamın savunulmasının günüdür! Aksi halde, ülkemizde, doğa yok olacak” dedik. Biz;” beslenme hakkı en temel insan haklarından birisidir. Gıda olarak ne tükettiğini bilmek tüketicilerin en doğal hakkıdır. Temel gıda maddelerinin denetimsiz şekilde piyasalaştırılması her şeyden önce insan hakkı ihlalidir” dedik Biz; “Deprem ülkemizin yaşadığı bir gerçektir. Depremlere karşı aldığımız önlemlerde yetersiz. hatalı yapılaşmanın bedelini insanlarımız canlarıyla ödüyor. Türkiye TOKİ’ye bağlanıyor Türkiye “kentsel dönüşüm” çılgınlıklarına kurban edilememeli” dedik. Biz; “yanlış enerji politikalarının bedelini dünyanın en pahalı benzinini kullanarak ödüyoruz. Enerjide dışa bağımlı bir yapı sürdürülemez. Nükleer enerji bir çözüm olarak dayatılamaz. İçi boşaltılmış ÇED sürecinin nükleer güç santrali için uygulanması aldatmacadan başka bir şey değildir” dedik Biz; “bazı yönetmeliklerin kriterleri değiştirilerek veya yürürlük tarihleri ertelenerek kirliliğe, hastalıklara ve ölümlere davetiye çıkarılıyor” dedik. Satılan ormanlarımız değil geleceğimizdir dedik. Özellikle; “ Denizli’mizi yakından ilgilendiren tekstil ve madencilik sektörü Anadolu topraklarında binlerce yıldır var. Bu topraklarda insanoğlu değişime uyum sağlayarak yaşadığı müddetçe de olmaya devam edecektir. Verimli topraklarda tarlasını bağını bahçesini eken üreticilerimiz, birde borca giriyor- Anadolu köylüsünü emeği uluslararası şirketlere peşkeş çekiliyor” dedik. Biz;” enerjinin savaş nedeni olduğu, dünya ve ülkemizin enerji kriziyle boğuştuğu bir ortamda, jeotermal, petrol, doğalgaz, maden aramalarında; bizlere ihtiyaç var “dedi. Biz; “dünyada ve ülkemizde temiz su kaynaklarına olan ihtiyaç giderek artmaktadır. Günümüzde olduğu gibi, gelecekte de suya olan ihtiyaç artacaktır. yeraltı suyu kaynaklarının belirlenmesinde, yeraltı su kirliliğinin araştırılmasında; bizlere ihtiyaç var” dedik. Biz; “çağdaş ve insanca bir yaşamın her alanında bizlere ihtiyaç var’ dedik” diye konuştu.

“BİZİ YOK ETMEK İSTİYORLAR AMA BİZ KONUŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Bunları söyledikleri için meslek odalarını yok etmek için iktidarın tüm güçleri ile üzerlerine geldiğini de savunan Yaşa “Biz bunları söyledikçe kamusal denetim ve meslek odalarımıza yönelik yok etme politikaları hayatın her alanında uygulamaya geçiriliyor. Ancak unutulmamalıdır ki gücünü üyelerinden alan TMMOB ve ona bağlı odalar olarak bizler bugüne kadar hiçbir siyasi iktidar karşısında inandığımız doğruları söylememekten çekinmedik. Bu ülkenin ve bu halkın yararına olan doğruları söylemeyi bu günden itibaren de sürdüreceğiz. Birileri bize üzerimize vazife olmayan işlere kalkıştığımızı söyleyecek. Ama biz antidemokratik yasaları eleştireceğiz. Biz 12 Eylül Anayasasının tümden değişmesi gerektiğini haykıracağız. Biz YÖK’ün derhal kaldırılması, üniversiteler özgür aklın ve bilimin egemen olduğu eğitim kurumları olarak Türkiye’nin geleceğindeki yerini alması için elimizden geleni yapacağız. Bizler siyasi iradeye kurban edilen 4+4+4’e itirazlarımızı sürdüreceğiz. ‘Çocuk ve gençlerin geleceği ve dolayısıyla toplumun geleceği üzerinde bu kadar oynamaya kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yoktur’ diyeceğiz. Bizler bu güne kadar ülkemizin ve halkımızın sorunlarının kendi sorunlarımızdan bağımsız olmadığı düşüncesi ile hareket ettik ve böyle hareket etmeye devam edeceğiz. Bizler için en değerli şeyin insanın yaşam hakkı olduğun bilinci ile her zaman barışı savunduk. Küresel güçler ve onların Ortadoğu‘daki taşeronları, Irak ve Libya‘dan sonra Suriye üzerinde e tahakküm oluşturmak, sonrasında ise İran‘a uzanan bir müdahaleyi gerçekleştirmek için aktif çaba içinde. Suriye‘de yaşanan iç savaş ve bu ülkeye yönelik askeri müdahalenin, bölgesel bir savaşın habercisi olduğu bilinmektedir. Tüm Ortadoğu savaşa, etnik, din ve mezhep çatışmalarına ve uzun süreli bir kaosa sürüklenirken yazık ki Türkiye‘de bu girdabın içine çekilmektedir. Ancak gün savaş değil barış günüdür” diyerek sözlerini tamamladı.