REKLAMI GEÇ

Denizli’de Dünya Barış Günü açıklamaları

Denizli’de Dünya Barış Günü açıklamaları

Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü… Denizli’de birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi Bardış Günü hakkında yazılı açıklama yaptı. Açıklamaların ortak paydası, dünyada barış ve özgürlüğün olmadığıydı. Açıklamacılar, ortak sesle “Barış” çağrısında bulundu.

/ DENİZLİHABER / 1 Eylül 2012 Cumartesi, 12:42

1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Denizli’de faaliyetini sürdüren, siyasi partiler ve bazı sivil toplum örgütü temsilcileri açıklamada bulundu. İşte o açıklamalar,

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI DENİZLİ MİLLETVEKİLİ ADNAN KESKİN
“1 Eylül dünya barış günü tüm ülkelerde, İkinci dünya savaşını başlatan Nazilere karşı direnme ve ikinci dünya savaşı sonucunda 52 milyon insanın bir hiç uğruna ölmesini anma günü olarak hatırlanmaktadır. Hitler faşizminin 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek ikinci dünya savaşını başlattığı tarih olan 1 Eylül “Dünya Barış Günü” olarak ilan edilmiştir. Gerçekten de Dünya, barışı korumak adına çok büyük bedeller ödemiştir ve ödemeye devam etmektedir. Günümüzde  emperyalist ülkelerin, az gelişmiş ülkelerin doğal kaynaklarını sömürmek için Yeni Dünya Düzeni aldatmacası altında özellikle bölgemiz ile Ortadoğu’yu  yeni baştan dizayn etmek gibi bir istek ve beklentisi bulunmaktadır. Bu beklentiler çerçevesinde kendilerine  “Süper Güç”  tanımını yapan bu ülkeler, dünyanın çok önemli tarihi, stratejik ve jeopolitik öneme sahip ülkelerinin yönetimlerini etkileme, kontrol etme ve yönlendirme gayreti içindedirler. Bunda da ne yazık ki ülkemizde de tanık olunduğu  gibi iç mihrakların gönüllü desteğiyle zaman zaman başarıya ulaşmışlardır. Geriye dönüp baktığımızda 1980’de başlayıp 10 yıl süren İran-Irak savaşı sırasında 1 milyon insan yaşamını yitirmiştir. Yine Irak’a demokrasi getirdiğini ileri süren ülkeler 2003’teki körfez harekatının ardından  bugüne kadar 1,5 milyon insanın ölümüne yine milyonlarcasının yaralanmasına ve sakat kalmasına yol açmıştır. Afganistan’da hala ne zaman biteceği, nasıl biteceği belli olmayan on binlerce kişinin can verdiği  bir savaş devam etmektedir. Afrika’da anlamsız bir biçimde sürdürülen din savaşlarında yine binlerce insan yaşamını yitirmektedir. Yine Ortadoğu’da “Arap Baharı” adı altında başlayan toplumsal hareketler geride perişan olmuş toplumlar bırakmaktadır. Ancak, yaşanan toplumsal çatışmalara rağmen bu ülkelere tam anlamıyla barış ve huzur bir türlü gelmemiştir. Savaşı dizayn edenler burada bir türlü barışı dizayn edememişler ya da etmek istememişlerdir. Arap baharının son durağı olarak nitelenen Suriye’de yine kendini gösteren “kardeş kavgasında” insanlar ölmeye devam etmektedir.  Dünyada daha önce de kendini  gösteren Irk ve Milliyet savaşları ne yazık ki tüm dünyada yavaş yavaş yerini Din ve mezhep çatışmalarına bırakmıştır. 3 milyar Hristiyan 1,5 milyar Müslüman nüfusun yaşadığı Dünyanın geleceği açısından tehdit dozu yüksek, en tehlikeli olan da din ve mezhep savaşlarıdır. Aslında büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün,  çok anlamlı ve gurur verici bir tarihsel nokta olarak , 20 Nisan 1931’de, CHP Genel  Başkanı olarak dile getirdiği, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözü Türkiye Cumhuriyeti için 80 yıl boyunca hem ülkemizde hem komşu ülkelerde barışı sağlamak adına önemli bir yol gösterici olmuştur. 2002 yılından bu yana, Türkiye’nin 80 yıllık değişmez ve kurucu güç olarak varlığını korumaya yönelik  Dış Politikası, ne yazık ki yozlaştırılmış, kişilerin iç dünyalarındaki hayal, rüya ve beklentilerine uydurularak maceraya döndürülmüştür. Türkiye’nin dış siyasetinde barışa yönelik kırmızı çizgileri adeta paspas gibi çiğnenmiş, ülkemizi tehdit etmeyen, savaşa götürmek için açıklamalar yapmayan komşumuz hemen hemen kalmamış gibidir. Cumhuriyeti  kuranların ısrarla ve inatla içine düşmekten kaçındığı, uzak durduğu ve kendini sakındığı “Ortadoğu bataklığına” adeta balıklama atlayan bugünkü iktidar temsilcileri ülkeyi hızla bir iç ve dış çatışmanın eşiğine sürüklemişlerdir.  Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin bu “kirli savaşın” içine doğru  hızla çekilmeye çalışılması sadece bölge güvenliğini değil tüm Dünya barışını da ciddi anlamda tehdit etmektedir.

Ünlü İngiliz siyasetçisi ve düşünürü Çiçero’nun da dediği gibi; “En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir”. Yine büyük önder Mustafa Kemal Atatürk barış hakkında pek az bilinen şu sözleri de söylemiştir;  “Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı beklentilerinden biri olan yurtta sulh cihanda sulh amacı, insanlığın ve uygarlığın refah ve terakkisinde en esaslı amaç olsa gerektir. Buna elimizden geldiği kadar hizmet etmiş ve etmekte bulunmuş olmak, bizim için iftihara medardır.”Dünyanın acil olarak barışa her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır. Savaşlar; açlık, yoksulluk, yıkım ve en önemlisi insanlara ölüm getirmektedir. Ülkemizde her zamankinden çok; barışın değerini bilen, savaşın ülkesine ve kendi insanlarına getireceği acıyı, yıkımı, gözyaşını hiçbir zaman aklından çıkarmayan, sağduyulu, insani değerleri yüksek yöneticilere ihtiyacı vardır. Dünyada ve Türkiye’de barışı ve istikrarı mutlaka CHP’nin iktidarında yakalayacağız. Halkımız hiçbir zaman barıştan ve kardeşlikten yana umudunu, beklentisi ve özlemini yitirmesin. Unutmayın ki bu Cumhuriyetin sahiplerinden biri ve en önemlisi Cumhuriyet Halk Partisidir. Doğusuyla, Batısıyla; Kuzeyiyle, Güneyiyle yurdun her karış toprağında barışı ve huzuru sağlamak bu Cumhuriyeti kuran partinin temel ödevi ve görevidir.Savaşların, ölümlerin, acıların ve gözyaşların bittiği bir Dünya ve Türkiye diliyorum… Dünya Barış gününüz kutlu olsun”

CHP İL BAŞKANI YILDIRIM AYCAN
“1 Eylül Dünya Barış Günü şu anda Dünya da, yalnız Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Dünya Barış Günü Olarak 21 Eylül tarihini belirlemiştir. Ancak biz, 1 Eylülü ülkemizde de Dünya Barış Günü olarak kutlanmasında sakınca görmüyoruz. Halkımızın Barışa olan özlemi gün geçtikçe artmaktadır. Bu ülkenin çocuklarını çeşitli etnik kamplara bölerek birbirine düşman eden zihniyet, maalesef ülkemizi kana bulamaktadır. Bu ülkenin çocukları anlamsız çatışmalarla her gün yok olmaktadır. Emperyalist güçlerin oyunları ülke insanının birliğini tehdit etmektedir. Ülkemizin her köşesinde, her gün ağıtlar yakılmaktadır. Bu anlamsız kavganın bir an önce bitmesi gerekmektedir. Ülkemizde insanlar arasında etnik bir düşmanlık yoktur. Ancak bazı karanlık güçler, kardeşi kardeşe düşürmek için acımasızca planlar yapıp, uygulamaya devam etmektedir. Ülkenin enerjisi yok yere anlamsız kavgalarla tüketilmektedir. Halkımız bir an önce İç Barış istemektedir. Kavga değil, Barış istiyoruz. Komşularımızla, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri barış içerisinde yaşadık. Ancak, şu anda Suriye’ye karşı yapılan savaş çığlıklarını kabul etmiyoruz. Suriye halkı, halkımızın kardeşi ve dostudur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, artık analar ağlamasın diyoruz. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtta Barış, Dünyada Barış özdeyişine sıkı sıkıya bağlıyız. 1 Eylül Dünya Barış Gününde tekrar yüksek sesle Barış Çağrısı yapıyoruz”

TMMOB DENİZLİ İL KOORDİNASYON KURULU SEKRETERİ FATİH YAŞA
”Bizler ‘Demokrasi’ adı altında dayatılan baskı düzenini değil, demokratik hak ve özgürlüklerin egemen olduğu bir dünya ve ülke istiyoruz. Almanya’nın Polonya‘yı işgal etmesi ile başlayan, ardında milyonlarca ölü, milyonlarca yaralı, acı ve gözyaşı bırakan insanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşlarından biri olan 2. Dünya Savaşı’nın başladığı günü unutmamak için 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak kutluyoruz. Ancak ne yazık ki bugün yaşanan vahşet ve savaşlar aynı hızla devam etmektedir. ABD emperyalizminin başını çektiği dünyanın egemenleri, enerji kaynaklarına ve yollarına hakim olma hırslarını ve saldırganlıklarını, “özgürlük ve demokrasi” sözcüklerinin ardına gizleyerek, Ortadoğu‘yu kan gölüne çevirmeye devam etmektedirler.  Irak, Libya ve Afganistan‘dan sonra bugün Suriye üzerinden devam etmekte, etnik ve dini farklılıklar körüklenerek halklar birbirine düşman edilmeye çalışılmaktadır. Suriye‘nin kaderinin Suriye halklarının elinden alınmaya çalışılmaktadır. Ancak Ortadoğu’ya demokrasi getirmeye çalışanların Suudi Arabistan, Ürdün ve Katar gibi krallık-şeyhlikle yönetilen ülkelerle kol kola olmasını iyi sorgulamak gerekmektedir. Yaşanan gelişmeler bizlere bugün bölgede ve dünyada barış, kardeşlik ve özgürce bir arada yaşamı savunmak için, şimdi her zamankinden daha fazla mücadeleye ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Şimdi, daha güçlü bir barış çağrısını seslendirmek, emperyalizme karşı tam bağımsız ve özgür bir Türkiye taleplerimizin en güçlü şekilde dile getirmek kaçınılmaz görevimizdir. Özlemimiz, kimliği, kültürü, dili, dini, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşadığımız, demokratikleşmeye yönelik çözümlerin benimsendiği,  bir Türkiye’dir. Bizler “Demokrasi” adı altında dayatılan baskı düzenini değil, demokratik hak ve özgürlüklerin egemen olduğu bir ülke istiyoruz. Bizler mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları olarak tüm halkımıza savaşa karşı, barışın yanında yer alma çağrımızı yineliyoruz”

MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI DENİZLİ ŞUBESİ BAŞKANI BOLAT FERHAT ARIKAN

“Bizler tüm dünyanın bir arada, barış içinde, eşitlik içinde, adalet içinde, özgürlük içinde yaşamasını istiyoruz. Böyle bir yaşamın mümkün olduğunu inanıyoruz. Yeter ki isteyelim.

İkinci Dünya Savaşı, 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya‘yı işgaliyle başladı. Ardında elli iki milyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve moloz yığını haline gelmiş kentler ile acı ve gözyaşı bıraktı. İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi. Fakat bugün de küresel emperyalizmin saldırganlığını bütün vahşetiyle sürdürmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da, Filistin’de, Libya’da, bugünde Suriye’de ayrıca Afrika’nın birçok ülkesinde sömürü ağlarını genişletmek için kan ve gözyaşına neden olmaktadır. Küresel güçler tarafından adına ‘bahar’ denen sözde demokrasi ve özgürlük adına milyonlarca insan akıl almaz insanlık dramı ile karşı karşıya gelmektedir. Bizler başta komşularımız ve Ortadoğu olmak üzere dünyanın değişik coğrafi bölgelerinde sürmekte olan şiddet ve terör eylemlerini nefretle, lanetliyoruz. Demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne inanan ve yıllardır terörün acısını yüreğinde yaşayan bizler, tüm bu olumsuzluklara karşın barışa inanıyoruz.  Bizler tüm dünyanın bir arada, barış içinde, eşitlik içinde, adalet içinde, özgürlük içinde yaşamasını istiyoruz. Bizler başka bir yaşamın mümkün olduğunu inanıyoruz. Yeter ki isteyelim”

EĞİTİM-İŞ EĞİTİM SEKRETERİ AHMET KARAÇAM
“İkinci Dünya Savaşı, 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya’yı işgaliyle başladı. Ardında 52 milyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve harabeye dönmüş kentler ile acı ve gözyaşı bıraktı. İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi. Günümüzde, küresel emperyalizm kuşatma ve yok etme atağını, etki alanını genişleterek sürdürmektedir. Sonu getirilemeyen çatışmalar, terör ve şiddet, dünyanın birçok noktasında insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. Küreselleşme dünya uluslarına; barış, adalet, kardeşlik, özgürlük değil, aksine daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla açlık ve daha fazla savaş getirmiştir. Küreselleşme, Irak’tan Filistin’e, Afganistan’dan Libya ve Suriye’ye kadar insan ve yaşam karşıtı eylemlerini sürdürmektedir. Bugün Amerikan emperyalizminin başını çektiği egemen güçler, “özgürlük ve demokrasi” söylemlerinin arkasına gizlenerek, enerji kaynaklarını ele geçirme hırsıyla Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmektedir. Suriye’de yaşananlar bunun son örneğidir. Emperyalizmin Ortadoğu’yu yeniden yapılandırma projesine alet olan AKP ise Suriye’ye karşı savaş çığırtkanlığı yapmaktadır. Türkiye’de siyasi sorumluluk üstlenenlerin, Atatürk’ün 80 yıl boyunca cumhuriyetimizin dış politikasını yönlendiren “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin hedefini çok iyi değerlendirmeleri ve ders almaları zorunludur. Çünkü biz, teslimiyetçi dış politika izlemeyen, savaşa, işgale ve talana ortak olmayan, barış içinde bir Türkiye istiyoruz. Biz, barışın, demokrasinin ve insan haklarının yerleşmediği bir ülkede emekçilerin haklarının da korunmasının olanaklı olmadığını biliyoruz. Demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne inanan ve yıllardır terörün acısını yüreğinde duyan Eğitim-İş üyeleri olarak artık dünyada barış olsun istiyoruz. Okullarımızda savaşların tarihini değil, barışı anlatmak istiyoruz. Barışın, sevginin ve hoşgörünün herkes tarafından yaşam biçimi olarak benimsendiği; savaşın, terörün, çatışmanın, şiddetin, kavganın olmadığı bir dünya dileklerimizle, tüm halkımızın ve dünya uluslarının Dünya Barış Günü’nü kutluyoruz”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı