Ersoy, Teşkilat-ı Mahsusa’da çalışmış

Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yusuf Ziya Bildirici, İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy’un, Teşkilat-ı Mahsusa’da Türk-İslam coğrafyasında moral değer ve dengeleri düşman aleyhine çevirmek için görev yaptığını söyledi.
/ DENİZLİHABER / 12 Mart 2012 Pazartesi, 19:18
PAÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi konferans salonunda, “21. Yüzyıldan Akif’e Bakış” konulu bir panel düzenlendi. PAÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’nın yöneticiliğini yaptığı panele katılan Prof. Dr. Önder Göçgün “Mehmet Akif ve Safahat’ta Adı Geçen ‘Asım’ Gerçeği”, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahittin Özçelik “Firavun İmanı ve Akif”, Prof. Dr. Ayfer Özçelik “Mehmet Akif Ahlakı”, Yrd. Doç. Dr. Bildirici ise “Birinci Dünya Savaşı Sırasında Mehmet Akif’in Arabistan Misyonu” konularında sunum yaptı. Paneli Ak Parti Denizli milletvekilleri Nihat Zeybekci ve Bilal Uçar, Vali Yardımcısı Alp Aslanargun, öğretim üyeleri ve öğrenciler dinledi.
Yusuf Ziya Bildirici, Mehmet Akif’in Başkumandan Enver Paşa’nın bilgisi dahilinde Almanlara esir düşen Müslüman askerlere nasihat ve telkinlerde bulunduğunu aktardı. Bildirici, şunları kaydetti: “Akif, Müslümanları İngiliz etkisinden kurtarmak amacıyla Arabistan’da Teşkilat-ı Mahsusa görevlilerinin koruyuculuğunda görev yapmıştır. Osmanlı ve Alman istihbarat elemanlarının Türk-İslam coğrafyasındaki çalışma yoğunluğunda Kuşçubaşı Eşref, Süleyman Askeri gibi kilit adamlar rol oynarken Yusuf Akçora, Mehmet Akif, Şeyh Ahmet Sunusi, Arp Ucemi paşalar, moral ve dengeleri düşman aleyhine çevirmek amacıyla Türk-İslam diyarlarında Teşkilat-ı Mahsusa ile birlikte görev yapmışlardır”
“Mehmet Akif ve Safahat’ta Adı Geçen ‘Asım’ Gerçeği” konulu sunumu ile söz alan Prof. Dr. Önder Göçgün ise “Edebiyat tarihinde bilinenlerin yanı sıra bilinmeyen bir takım hususlar vardır. Bunlardan biri Asım kavramıdır. Genel olarak 1936 Akif’in vefatından sonra Safahat’ta 19 yerde geçer ve oğlu olduğu sanılır. Gerçekte Asım Akif’in oğlu değil. Kendisini aynı çizgiyle kabul ettiği ve her zaman ayrıcalıklı yer verdiği Asım ise 1900 yılında İstanbul’da doğan, soyadı kanunu çıktıktan sonra Gönül soyadını alan Asım Gönül’dür” dedi.
Prof. Dr. Ayfer Özçelik ise “Mehmet Akif Ahlakı” konulu sunum gerçekleştirdi. Mehmet Akif’in arkadaşlarından derlediği sözleri slayt halinde sunan Prof. Dr. Özçelik, “Onun ahlakının genel çizgileri doğruluk, dürüstlük, sadakat, samimiyet, haysiyet, ilkelilik, tutarlılık, vatanı ve milleti için çektiği ızdırap, çalışkanlılık karakterinin bariz özellikleridir. Dünyaya bakışını, hayatı algılayışını eleştirenler dahi ahlakı hakkında kötü bir şey söyleyememişlerdir” dedi.
Akif’in belli bir süre bu dünyada yaşamış, sonra yok olup gitmiş bir canlı olmadığını belirten Prof. Dr. Selahittin Özçelik ise “Firavun İmanı ve Akif” konulu konuşma yaptı. Prof. Dr. Özçelik, “Mehmet Akif ötelerin ötesinden gelip, ufukların ve çağların ötesini gören, hep yanımızda olan, bizi var kılan, en kıymetli değerlerimizdendir. O milletini, medeniyetini, dinini, peygamberini, Çanakkale’yi, Sakarya’yı, milli mücadeleyi, cemiyetini destanlaştıran, mısralaştıran ve ölümsüzleştiren bir ruhtu” dedi.
Rektör Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ise, Mehmet Akif’in şair, bilim adamı, siyaset adamı, devlet adamı, din adamı ve düşünce insanı olduğunu belirterek, ‘Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek” diyecek kadar da dürüst ve doğru bir insan olduğunu söyledi. “Bugünün deyimiyle adam gibi adam. Duygusal, ince, nazik ve beyefendi bu şahsiyette Cenabı Hak bu özellikleri toplamış. Yaşadıklarını yazmış, yazdıklarını yaşamış” dedi.