REKLAMI GEÇ

Zor olanı seçti, cinsel terapist oldu

Zor olanı seçti, cinsel terapist oldu

Denizli’nin tanınmış aktivist çifti Selma-Süleyman Zincir’in kızı Türkü Zencir, anne ve babası gibi zor olanı tercih etti, insanı anlama ve onların hayatlarına dokunabilme çabasıyla psikoloji eğitimi aldı. Türkiye gibi bir ülkede psikoloji ve psikolog terimleri bile toplum tarafından tam anlamıyla kabul görmemişken, o çıtayı birkaç basamak daha yukarı taşıdı, serüvenini aile ve cinsel terapist olarak devam ettirmeye karar verdi.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 12 Kasım 2018 Pazartesi, 15:24

Türkü Zencir ile eğitimini, kendisini bu alana yönelten nedenleri ve ekstrem tercihi olan cinsel terapist olmaya uzanan serüvenini konuştuk.

TÜRKÜ ZENCİR’İN EĞİTİM SERÜVENİ
1987 yılında Denizli’de dünyaya gelen, ilk, orta ve lise öğrenimimi bu kentte tamamlayan Türki Zenzir’in yolu, insanı anlama ve hayatına dokunabilme çabası nedeniyle psikoloji bölümüne düşütü. 2014 yılında İstanbul Arel Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamlayan Türkü Zencir, ara vermeden yüksek lisans eğitimine aynı üniversitede başladı.

Yüksek lisans eğitimim boyunca iki yıl süre ile bir anaokulunda ve danışmanlık merkezinde psikolog olarak çalışan Türkü Zencir, yüksek lisans eğitimi esnasından dışarıdan sertifika programlarını takip etti, süpervizyon eğitimleri aldı. Tezini daha sonra meslek yaşamına da yön verecek olan “Kadınlarda cinsel işlev bozukluğu ve analitik olarak incelenmesi” üzerine yazdı.

İŞ YAŞAMINA ADIM ATIYOR
Yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren özel kurum ve kuruluşlarda klinik psikolog olarak çalıştığını belirten Türkü Zencir, yetişkin bireyler, çift ve cinsellik odaklı sorunlarda bireylere yönelik bireysel ve çift danışmanlığı hizmetinin yanı sıra mutlu, verimli ortamın sağlanması kapsamında birçok projede yer aldığını ifade etti.

Zencir, bir süre önce çalıştığı danışmanlık merkezini devraldığını ve çalışmalarına kurucusu olduğu Orenda Psikoloji Merkezi’nde devam ettiğini dile getirdi.

AİLE VE CİNSEL TERAPİYE NASIL KARAR VERDİ?
Uzmanlık alanına lisans eğitimi esnasında karar verdiğini dile getiren Türkü Zencir, “Çocuklarla çalışmayı hiç düşünmedim ama her yetişkinin de yaşanmamış çocukluğuna ve anılarına dokunmadan, yani çocukluk çağından geçmeden yolumuz yetişkinle çalışmakta imkansızdı. Belki de daha kapsamlı, onarıcı olabileceğimi düşündüm. Ve beni de, psikolojiyi de cezbeden cinsellik konusu vardı hep aklımda. Bütün bunları bir arada tutan toplumda kadın olma sorunsalı ve psikolog olarak kadınlara ayrıca dokunabilecek olmanın heyecanı bu kavramlarla ne yapabilirimi düşündürttü bana. Kadına dokunma sürecinde erkekle çalışmadan da ilerleyemezdim. Böylelikle aslında kendime bir yol belirlemiştim. Yetişkin bireylerle, çift ve ailelerle ve her şeye rağmen bir kadın olarak cinsellik alanında kendime bir konum belirlemiş oldum” dedi.

Yol haritamı belirleyip, süreci başlatmadan önce çok fazla adım attığını dile getiren Türkü Zencir, “Konumu belirledikten sonra biraz daha kolay yol alıyorsunuz. En azından yüksek lisans eğitimimi ve tezimi bu çerçevede tamamladım. Dışarıdan cinsel terapi, aile danışmanlığı, evlilik ve çift terapisi gibi bir çok sertifika aldım. Tabi bunun dışında terapi odasında da hayatta da sanatın gücünden hep faydalandım. Sanat terapisi alanında da sertifikalarla yetişkinlerle ve çiftlerle çalışmayı biraz daha cazip hale getirmeye çalıştım” diye konuştu.

Meslek tercihini ergenlik hayali olarak tanımlayan Türkü Zencir, “Küçüklüğümde görmediğim ve hiç bilmediğim bir kavramdı psikoloji, psikolog. Hatırladığım kadarıyla orta öğretim hayatımın sonlarında ben artık kararlı bir şekilde psikolog olmak istiyordum. Bu kararım o dönemden bu yana hiç değişmedi. Çok zorlandım, çok uğraştım ama hep iyi ki dedim” diye konuştu.

MESLEKİ HEDEF NE?
Mesleki hedeflerini sıralayan ve içinde bulunduğu alanı sevdiğini ifade eden Türkü Zencir, “İçinde bulunduğum alan sürekli gelişiyor. Doğal olarak siz de kendinizi hep yenilemeye açık tutmak, insanla birlikte değişim, dönüşüm gösteren her şeye yetişmeye çalışmak durumundasınız. Bu alanda konumlandığınız yerde kalmak için bile hedefleriniz olması gerek. Uzun vadeli hedefler kurmaya açık bir yapımız var mı bilmiyorum ama bu alanda akademik kariyerimi sürdürüp, terapi eğitimlerine devam etmek istiyorum. Hayatta olduğu gibi terapi odasında da insanı dönüştüren, değiştiren, etkileyen şeylerden birinin sanat olduğuna inandığım için bu etkileşimi farklı boyutlarda seanslarıma taşımayı istiyorum” dedi.

AKTİVİST BİR ANNE-BABANIN KIZI OLMAK
Aktivist bir anne-babanın yaşamındaki yerini de anlatan Türkü Zencir, “Denizli gibi bir yerde geniş bir çevrede tanınır bir ailenin çocuğu olmak her anlamda karşıma çıktı. Denizli’de geçirdiğim zamanlarım ile ilgili güzel duygular hissediyorum ben. Yetiştiğiniz şehir, yetiştiğiniz çevre ve ebeveynleriniz zaten sizi siz yapan unsurlar değil midir? Sanatla iç içe, toplum sorunlarına duyarlı, felsefesi olmalı bir insanın diyen bir ailede yetiştiğim için sanırım çok şanslıyım. Tiyatrocu bir baba, sosyolog bir anne ve Denizli gibi bir yerde kendi dünyalarını, ütopyalarını bir sürü insanla çoğaltma misyonu. Ben de o insanların arasında büyüdüğüm için hem ebeveynlerimden hem de orada onların kurduğu düşe ortak olan ve o düşü çoğaltan, elden ele büyüten, sürdüren herkesten çok şey öğrendim. Bunun için minnettarım” dedi.

EN BÜYÜK SORUN MESLEK YASASI
Mesleğine ilişkin değerlendirmeler yapan Türkü Zencir, mesleki kariyerini oluştururken zor olacağını tahmin ettiğini, psikolog olduğunda aslında Türkiye’de psikolog olunamayacağın öğrendiğini kaydetti.

Zencir, “Yani şundan bahsediyorum; biz psikologların hala Türkiye’de bir meslek yasası yok. Bizler psikoloji mezunu oluyoruz, daha sonra danışan görebilmek için yüksek lisansımızı klinik psikoloji alanında tamamlıyoruz ve dışarıdan buna ek olarak terapist olabilmek için bir sürü sertifika programına katılıyoruz. Ama bir meslek yasamız ve odamız olmadığı için hala psikolog olamıyoruz” dedi.

“PSİKOLOG OLMAK ZORKEN, BİR DE…”
Bunca zorluğun içinde kariyerini bu yönde planlarken, bir de üstüne Türkiye de bir kadın olarak cinsel terapist olmaya karar verdiğini dile getiren Türkü Zencir, “Bunun da zor olacağını biliyordum ama işin içine girince boyutu farklılaştı. Türkiye’de cinsellik hep üstü kapalı-espiritüel anlamda baş edilmeye çalışılan ve mitlerle dolu bu bağlamda da doğru olmayan bilgilerle dolu bir yumak. Yani hep sizin değil bir arkadaşınızın başında olan bir problemken ve bizler henüz psikolog olamazken cinsel terapistte ne ola ki… İnsanlara cinsel terapistin ne olduğunu anlatmanın, muayene yapmadığımızı, terapi de böyle şeylerin olmadığını anlatmakla başlayacağımı bilmiyordum sanırım” diye konuştu.

İLHAM KAYNAKLARI
Uzmanlık alanını seçerken Brandy Engler ve David Rensin’in yazdığı “Divanımdaki Erkekler” kitabından çok etkilendiğini ifade eden Türkü Zencir, “Engler kadınların sorunlarına çare olmak istersen divanında bir sürü erkekle karşılaşıyor ve cinselliği erkekler için ‘Cinsellik erkekler için doğrudan dışa vuramadıkları özel, önemli, güçlü ve arzulanan biri olma isteğini dolaylı yoldan elde etme sahasıdır’ diye tanımlıyor. Tabi o bu mesleği Avrupa’da icra ederken yaşadığı hikayelerden bahsediyor. Bizim için burada durum daha can alıcı boyutlarda. Ama bir yandan da tam da bu yüzden Türkiye’de bu meslekte ve bu alanda çalışmaktan mutlu oluyorum. Çünkü bizim daha gidecek çok yolumuz var. Yıllar içerisinde insanların psikologlara olan bakış açısının farklılık gösterdiği bu kadar aşikarken bunca problem içerisinde daha çok farklılaşma, farkındalık ve duyarlılık yaşayacağımızı umuyorum. Yeter ki biz psikologlar olarak buna ihtiyaçı olan/olmayan herkese ulaşmak için bir yol bulalım” diye konuştu.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı