REKLAMI GEÇ

Davaya ödenek yokluğu engeli

Davaya ödenek yokluğu engeli

Elektrik Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Önder Özdipçiner, kaçak elektrik kullanımına karşı verdiği mücadelede, alçak bir saldırı sonucu yaşamını yitiren Hasan Balıkçı’nın davasının, ödenek yokluğu gerekçesi ile sonuçlandırılamamasına tepki gösterdi.

/ DENİZLİHABER / 12 Eylül 2008 Cuma, 00:00

Kaçak elektrik mücadelesinde uğradığı bir saldırı sonucu yaşamını yitiren Hasan Balıkçı davasının ödenek yokluğuna takıldığını ifade eden Önder Özdipçiner, “Elektrik Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri, EMO 41. Dönem Yönetim Kurulu Adalet Bakanı‘na bugün bir mektup göndererek ödenek yokluğu sorununun ivedilikle çözülerek, sanıkların 17 Eylül 2008 tarihli duruşmada hazır bulundurmalarını talep etti. Kaçak elektrik kullanımına karşı verdiği mücadelede alçak bir saldırı sonucu yaşamını yitiren Elektrik Mühendisleri Odası Üyesi ve TEDAŞ Çalışanı Hasan Balıkçı’nın öldürülmesinin üzerinden 6 yıl geçti. Ancak çeşitli usul gerekçeleriyle yerel mahkemenin verdiği kararların bozulması sonucu uzayan dava, hukuk ve devlet ciddiyeti ile bağdaşmayacak gerekçeler nedeniyle bir türlü tamamlanamıyor. Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen son duruşma da ‘ödenek yokluğu’ gerekçesiyle tutuklu sanıkların mahkemeye getirilmemesi nedeniyle ertelendi” dedi.

Bakana mektup yazdılar

Önder Özdipçiner, EMO Yönetim Kurulu tarafından Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e bir mektup gönderilerek hukuk devleti ciddiyeti ile bağdaşmayan ödenek yokluğu sorununun ivedilikle çözülerek, sanıkların 17 Eylül 2008 tarihli duruşmada hazır bulundurulmaları talep edildiğini de ifade etti.

İşte o mektup:

“Hasan Balıkçı’nın 18 Ekim 2002 tarihinde katledilmesinin ardından kısa bir süre sonra katiller ve azmettiricinin yakalanmasının üzerinden 6 yıl geçmiştir. Ülkemizde kaçak elektrik kullanımının ardındaki derin ilişkilerin sorgulanması talebimiz bir yana, Balıkçı cinayetinin sorumlularının cezalandırılmasına yönelik dava sürecinin dahi tamamlanmamış olması kamuoyu vicdanını derinden yaralamaktadır.Balıkçı cinayeti davasında ilk karar Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11 Haziran 2004 tarihli duruşmada verildi. Balıkçı‘nın katil zanlısı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına (6 ayı hücre cezası olmak üzere), azmettirici ile yardım ve yataklık yapan sanıklar müebbet hapis cezasına, katil zanlısına silahları temin eden sanık ise 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi Ekim 2005‘te sanıklar hakkında verilen cezaların, dava dosyasına yeni bir delil ve yeni tanıklar eklenmeksizin, yeni Türk Ceza Kanunu ve yeni Ceza Muhakemesi Kanunu‘na göre yeniden görüşülmesine karar verdi. Balıkçı davasında ikinci yargılama süreci 2005 yılı sonunda başladı. Şanlıurfa Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Nisan 2006 tarihinde sanıklar hakkında yeniden cezalandırma kararları verdi. Ancak bu karar da Yargıtay tarafından, yargılamanın bir celse tutanağının mahkeme başkanı tarafından ‘imzalanmasının unutulması‘ şeklindeki tamamen usulü bir nedenle bozuldu. Balıkçı davasında üçüncü yargılama süreci Aralık 2007 tarihinde başladı. Bu kez de sanıkların mahkemeye çeşitli nedenlerle getirilmemesi nedeniyle dava duruşmaları sürekli ertelenmektedir. Tutanaktaki imza eksikliğinin giderilmesi için tamamen şekli olarak verilen bozma kararından bu yana yaklaşık 1 yıl geçmiştir ve sanıklar bulundukları cezaevlerinden ödenek yokluğu nedeniyle getirilemediği için karar verilememektedir. Mektupta, EMO Yönetim Kurulu‘nun şu değerlendirmesi ve talebine yer verildi: “Davanın sürüncemede kalmasında; yasa değişikliği, yargının ağır iş yükü gibi ‘anlaşılabilir‘ nedenlerin yanında, yargılamanın son celselerinde gündeme gelen ‘ödenek yokluğu‘ gibi kabul edilemez gerekçelerle karşılaşılmaktadır. Yılın daha neredeyse yarısında ödeneği bittiği için adalet dağıtamayan bir yargı sistemi iflas etmiş demektir.

Sanıkların mahkemeye getirilmesinde ihmal olup olmadığına ilişkin kuşkular nedeniyle Balıkçı‘nın ailesinin avukatı aracılığı ile Adalet Bakanlığı‘na yapılan başvuruya Ceyhan Savcılığı tarafından ödenek yokluğu nedeniyle sanığın gönderilemediği yanıtı verilmiş ve Bakanlık‘tan yapılan ödenek taleplerine ilişkin belgelerin örnekleri sunulmuştur. Bu durum Anayasa‘da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nde güvence altına alınan ‘adil yargılanma hakkının‘ ihlali anlamına gelmektedir. Ülkemizin dünyada ayıplı bir ülke olarak anılmasına ve damgalanmasına neden olacak bu sorunun ivedilikle çözülmesini, 17 Eylül 2008 tarihinde Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde yapılacak olan duruşmada tüm sanıkların hazır bulundurulmalarını talep ediyoruz.”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı