DOKTORUN FOTOĞRAF AŞKI

Gittiği her yere fotoğraf makinesini götüren ve bugün arşivinde binlerce fotoğrafı bulunan
Dr. Sadık Ergür, fotoğraf macerasını şu şekilde anlattı: “Annem göçmen. 1960’ların sonu, 1970’lerin başında anne tarafım Bulgaristan’dan göç etmiş. Ancak dört kardeş, dört farklı ülkeye göçmüş. O zamanlar Bulgaristan’a, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne telefon etmeyi rüyanızda bile göremezsiniz. Aradaki tek iletişim yolu mektuplar ve fotoğraflar. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden, Batı Almanya’dan, Bulgaristan’dan gelen bir fotoğrafın ailem için manevi değerini ifade edebilmem mümkün değil. Bununla birlikte göçerlerken arkalarında bıraktıkları evleri, bahçeleri, komşuları, ağaçları, tavukları, Tuna Nehri’nin kıyısındaki çalılık fotoğraflar sayesinde hala yanı başlarında capcanlı. Arada fotoğraflara bakıp gözyaşı dökerler… İşte benim fotoğrafa ilgim buradan kaynaklanıyor.”

“OKUDUĞUM TIP İÇERİKLİ KİTAPLARLA FOTOĞRAF İÇERİKLİ KİTAPLAR BİRBİRİNE EŞİT SAYIDA”
Fotoğraf çekmeye lise yıllarında Fethiye’ye gelen turistlerin fotoğraflarını çekerek başladığını ifade eden Denizli Devlet Hastanesi Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Sadık Ergür, birçok dergi ve fotoğraf kitaplarını okuyarak fotoğraf çekmenin incelikleri öğrendiğini belirtti. Üniversite ve uzmanlık eğitimi döneminde okuduğu tıp kitaplarıyla fotoğrafçılığı öğrenmek için alıp okuduğu kitap ve dergilerin neredeyse birbirine eşit sayıda olduğunu söyleyen Ergür, konuşmasına şöyle devam etti: “Lisedeydim, 1990–1991 yılları. Kuzenlerimin 35 mm filmli SLR fotoğraf makineleri vardı. İlk diyaframı, enstantaneyi, alan derinliğini onların makineleri ile o zamanlar öğrenmişimdir. Kendime ait ilk 35 mm filmli SLR fotoğraf makinesine yanılmıyorsam 1995’te sahip oldum. 1990’ların başında fotoğraf çekmeyi öğrenebileceğimiz pek kaynak yoktu. Ben Fethiyeliyim. O yıllarda kuzenlerimle arkadaşlık kurduğumuz yabancı turistlerden birkaç sayı National Geographic dergisi göndermelerini isterdik. Sağ olsunlar gönderirlerdi. Fotoğraf çekmeyi az çok bu dergilerden öğrendim. Sonra Atlas Dergisi, Gezi Dergisi, National Geographic Türkçe’nin bana ciddi katkıları olmuştur. Bir de fotoğraf kitapları tabii. Dijital makinelerle birlikte fotoğraf kitapları da yaygınlaştı. Okuduğum tıp içerikli kitaplarla fotoğraf içerikli kitaplar birbirine eşit sayıdadır diyebilirim.” dedi.

“FOTOĞRAF EĞİTİMİ İLE İLGİLİ YERLİ VE YABANCI BASILI TÜM YAYINLARI TAKİP EDİYORUM”
Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Sadık Ergür, iyi fotoğraf çekmenin sırrının fotoğrafla ilgili yayınları takip etmenin yanı sıra edebiyatla, resim ve sinema sanatıyla, diğer görsel sanatlarla çok fazla haşır neşir olmakta gizli olduğunu dile getirdi. Edebiyat, resim ve sinema sanatları hayal gücünü, sanatsal bakış açısını ve insana bakışı ileri götürecek temel bileşenler olduğunun altını çizen Ergür, “Fotoğraf içerikli dergilerden en az 2-3 tanesini her ay düzenli olarak alıyorum. Ara Güler’in herhangi bir kitabını ayda bir elden geçiririm. O’nun fotoğraflarından hala çok şey öğreniyorum. Fotoğraf Evi yayınlarını piyasaya çıkar çıkmaz satın alırım. Dünyanın en büyük fotoğraf ajanslarından birisi olan Magnum Photos’u ve fotoğrafçılarını takip ediyorum. Başta Türk fotoğraf sanatçıları olmak üzere çok sayıda fotoğrafçının portfolyosunu internetten düzenli inceliyorum. Amatör fotoğrafçılara yer veren artlimited.net gibi ciddi internet sitelerini yakından takip ediyorum. Fotoğraf eğitimi ile ilgili yerli – yabancı basılı kitapları, e-kitapları, e-dergileri edinmeye çalışıyorum. Mesela 2 yaşında oğlum var, fotoğraflarını iyi çekebilmek için çocuk fotoğrafları ile ilgili 6–7 tane İngilizce kitabı okumuşumdur” dedi.

“15 YILLIK FOTOĞRAF TECRÜBEMİ MESLEKTAŞLARIMLA PAYLAŞIYORUM”
Denizli Devlet Hastanesi çalışanlarına yönelik fotoğraf konusunda bilgilendirici toplantılar düzenleme talebinin kendisini tanıyan kişilerden geldiğini söyleyen Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Sadık Ergür, 15 yıllık fotoğraf tecrübesini meslektaşlarıyla paylaşmanın kendisine mutluluk verdiğini söyledi. Ergür, “Artık herkesin cebinde fotoğraf çekebilen cep telefonları var. Çoğu kişinin dijital kompakt fotoğraf makinesi var. D-SLR makinelere sahip kişi sayısı azımsanamaz. Dijital makinelerin yaygınlaşması ile fotoğrafa olan ilgi hızla arttı. Bununla birlikte fotoğraf çekmeyi öğrenebileceğiniz Türkçe yayınlar benzer hızda artmadı. Örneğin çocuk fotoğrafları ile ilgili benim bildiğim hiç Türkçe kaynak yok. Artan ilgiye bizim yayın evlerimiz yeni yanıt vermeye başladılar. Bunları göz önüne aldığımda hem 15 yıllık fotoğraf tecrübemi hem de çok sayıda kitaptan / dergiden okuduğum bilgileri arkadaşlarla paylaşmak bana mutluluk veriyor. Ünlü savaş fotoğrafçısı, Magnum Photos’un kurucularından Robert Capa’nın biyografisinde hiç unutmadığım bir yazı var: ‘Teknik olarak kötü ama güçlü bir görüntüyü, tekniği iyi ama zayıf bir görüntüye her zaman tercih ederim’ Fotoğraf konusunda bilgilendirici toplantıların temelinde bu söz yatıyor. Toplantıları bu temeli kullanarak kompozisyon, kadraj ve ışık bilgisi ile inşa ediyorum. Bebek ve çocuk fotoğrafları, portre fotoğrafları, doğa fotoğrafları, şehir fotoğrafları gibi ana toplantı konuları ekseninde; kompozisyon, kadraj, ışık bilgisi hakkında bildiklerimi arkadaşlarımla paylaşıyorum. Başlangıçta, yaza kadar 15 toplantı planladık. Talep olursa sonbaharda da devam edebiliriz. D-SLR fotoğraf makinesi tekniği, lensler, flaşlar, diğer donanımlar ve yazılımlarla ile ilgili ayrı bir toplantıyı da planlamaktayız. Ayrıca bu paylaşma ortamını bana sağlayan Denizli Devlet Hastanesi Başhekimi Sayın Ramazan Canural’a teşekkürü borç bilirim” dedi.

“HAYALİM ÜNLÜ FOTOĞRAFÇILAR GİBİ ETKİLEYİCİ BİR FOTOĞRAF ÇEKMEK”
Fotoğrafla ilgili hayalleri olduğunu sözlerine ekleyen Ergür, “Robert Capa’nın ‘Düşen Asker’i, Steve McCurry’nin ‘Afgan Kızı’, Ara Güler’in portreleri kadar etkileyici sadece bir tane fotoğraf çekebilmek diyebilirim. Ayrıca ileri bir zamanda hiç yaşıma başıma bakmadan lisans düzeyinde fotoğrafçılık eğitimi almak istiyorum. Belki oğlumla birlikte üniversite seçme sınavına yeniden girerim” dedi.