REKLAMI GEÇ

HERŞEYE RAĞMEN

HERŞEYE RAĞMEN

O’nun azmi alkışlanacak cinsten. Kaza geçirip engelli durumuna düşünce başına gelmeyen kalmadı. Ama o sabırla azimle yüreği ne kadar yansa da hayata tutunmaya çalıştı. Kazadan sonra belden aşağısı tutmayan, babasını kaybedip, eşi, annesi ve çocukları tarafından terk edilen bir adamın hikayesi…

/ DENİZLİHABER / 22 Ekim 2011 Cumartesi, 16:12

O, her şeye rağmen ayakta… 1997 yılında Denizli’nin Çal ilçesinde evine odun getirmek için gittiği ormanlık alanda traktörünün devrilmesi sonucu altında kalarak belinden aşağı tarafı tutmaz hale gelen 42 yaşındaki Hasan Hüseyin Kovan’ın hikayesi yürekleri burkuyor.

İlçede kendisine gıptayla bakılan Kovan’ın kaza geçirdikten sonra da hayatı kabusa dönüştü. Bir kazanın bunları başına getireceğini kendi tabiriyle o bile tahmin etmiyordu. Kaza geçirdikten sonra bağlanan engelli aylığıyla geçinmeye çalışan, elektrikli engelli aracı ve koltuk değnekleriyle yaşamını sürdüren Kovan’ın ilk acısı babasının vefat etmesiyle başladı.

Kendi durumunun yanında Hasan Hüseyin Kovan’ın babası ölürken bir annesi, eşi ve çocukları da terketti. Çevrede yardım etmek isteyenlerin de kendisine dilenci gözüyle bakılmasından onuru kırılan Kovan, bir yaşam mücadelesinin içine girdi.

Onuru kırıldığı Çal ilçesinden de Denizli’ye göçen Kovan, şimdi ‘herşeye rağmen’ ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor. O ise bakın kendisini nasıl anlatıyor, “Kazadan sonra 5 sene yürüyemedim. 5 yıl sonra koltuk değnekleriyle yürümeye başlayınca çok mutlu oldum. Eskiden sadece yerlerde ellerim yardımıyla sürünerek ilerleyebiliyordum. Yattığım zaman sağıma soluma dönemiyordum. Cansız manken gibi olduğum yerde dona kalıyordum. Yerimden kıpırdayamadığım için vücudumun birçok yerinde doku yaraları oluştu. Doktorlar ‘yürüyeceksin’ diyorlar. Yürümeye de kollarım dayanmıyor. 200 metre gittikten sonra yoruluyorum. Geldiğinde ‘oturmayacan yatmayacan’ diyorlar. Bu da bizim gibi insanlar için mümkün değil. Uzun süre yattığımız zaman doku yarası oluşuyor. Yaraları hissetmiyorum, bir de o yaralı hissetsem ağrısından, sızısından ölürüm. Belimden aşağıda bulunan sağ tarafıma iğne falan yapılmıyor şu anda. Yumurta kadar büyüklükte bir alanda et kalmamış. Şimdi plastik cerrahide ameliyat oldum derisi dikildi. Derinin altı kemik. Birinde hastanede iğne vurulurken iğnenin ucu kırıldı. Kazadan 4 yıl sonra eşim beni terketti. Belim kırılınca belimden aşağı tarafım tutmamaya başladı. Eşim benim sürekli tartışmaya başladı. Olmadık bahaneler çıkararak kavga etmeye başladık. Bir gün bana ayrılmak istediğini söyledi. Benim zaten yapacak bir şeyim yoktu ve boşandık. Şu an için başka birisiyle evlendi. Kızım kendisine para vermediğim için benimle görüşmek istemiyor. Artık hayata bana belediye tarafından veriler koltuk değnekleriyle tutunuyorum. Ama yaşamla mücadele azmimim hiç bırakmadım, hiç yılmadım. Eşimden ayrılınca anne ve babamın yardımıyla hayatımı sürdürmeye başladım. Sonra babamda ölünce, ailemde bana sadece yiyici gözüyle bakmaya başladı. Hiç bir işe yaramayan bir kişilik olarak görülmeye başlayınca evimden uzaklaşmaya karar verdi. Sonra verilen aylıklarla kendime bir ev tuttum. Şu an için belki durumum çok kötü ama kimseden laf işitmediğim sıcak bir yuvam var” diye konuştu. Daha önce ihtiyaçlarımı anne ve babamın sayesinde gideriyordum. Babam ölmeden önce bütün ihtiyaçlarımı onlar karşılıyordu. Sonra babam ölünce evde ağabeyim ve annem tarafından bana her şeye hazır konan, hiç bir şey yapmayan biri muamelesi yapılmaya başladı. Daha fazla dayanamadım ve kendime bir ev tuttum. Bize verilen engelli maaşımla tuttuğum evim şu an için bana dünyanın en güzel yeri. Kapıdan girerken merdivenlerden çıkarken biraz zorlanıyorum ama arkamdan söylenen bir laf yok en azından. Evin içerisinde ayağa kalkmıyorum. Ellerim üzerinde emekleyerek hareket ediyorum. Lavaboya dirseklerim yardımıyla doğruluyor bulaşıklarımı, yüzümü yıkıyor, traş oluyorum. Banyoya gidiyorum yıkanacaklarımı makinem olmadığı için ellerimle yıkıyorum. Tuvalet kiraladığım evin dışında. Merdivenlerden inmek çıkmak, üstümü değiştirmek 15 dakikamı alıyor. Bu yüzden sıvı şeyler yemiyorum. Yıllardır domates, peynir ekmek, zeytin yiyorum. Çok canım istemediği sürece çay ve su içmiyorum. Aşevinden yemek bırakalım diyorlar istemiyorum. Çünkü meyve veya yağlı yemek yediğim zaman sürekli tuvalete gitmem gerekiyor, bu da benim için pek mümkün değil”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı