REKLAMI GEÇ

Tuncer, ebeveynlere zor soruların cevaplarını anlattı

Tuncer, ebeveynlere zor soruların cevaplarını anlattı

Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, bu kez ebeveynlere seslendi. Tuncer, çocukların zor sorularına nasıl cevaplar verilmesi gerektiğini anlattı. Tuncer, çocukların duygularıyla sorabildiğini, uzun ve gereksiz bilgilerle verilen cevapların kafalarını karıştırabildiğini, cevap verirken ses tonundan, yüz ifadesine kadar dikkat etmek gerektiğini söyledi.

/ DENİZLİHABER / 26 Ocak 2013 Cumartesi, 15:06

Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, bu kez ebeveynlere seslendi. Tuncer, çocukların zor sorularına nasıl cevaplar verilmesi gerektiğini anlattı. Tuncer, bazen anne babaların çocuklarının yönelttiği zor sorularla karşılaştığını belirterek, böyle soruların şaşkınlığa ve çaresizliğe neden olduğunu söyledi. Tuncer, özellikle son dönemlerde çocukların çoğunun akıllı ve mantıklı sorularla geldiklerine işaret etti. Tuncer, “Özellikle kayıplar, ölümün kendisi, ayrı yaşama ve boşanma dönemi, cinsellik, aileye kardeş gelmesi gibi durumların soruları, en ciddiye alınan sorular ve en özenli şekilde cevaplanmaya çalışılırken, ezbere bir takım kalıp cevaplar verilmesi söz konusu oluyor. Aslında, her zaman en “doğru” cevabı vermeyi tercih etmeyebiliriz. Annenin ve babanın bazı durumları anlatmaya çabalaması, hem esnekliği kaybettiriyor, hem de birçok zaman onları beceriksiz pozisyona sokabiliyor. En doğru şekilde cevap verme telaşı, doğallıktan uzaklaşan suni bir hale zorlayabilmekte anne babayı” dedi.

ÇOCUKLARIN KAFASI KARIŞABİLİR
Dürüst olmak adına fazla bilgi yüklemelerde ve gereğinden uzun açıklamalarda bulunmanın çoğu zaman çocuğun kafasını karıştırıp daha çok soru sormaya yönelttiğini ve bu durumun çocuğun huzursuzluğunun artmasına neden olabildiğine dikkat çeken, Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, “Örneğin eşler ayrıldığında, bunun çocuklara nasıl söyleneceği ile ilgili birçok bilgi var ve ebeveynler de bunları sıklıkla ezbere kullanmaktalar. Birkaç olası soruya cevap hazırlasalar da, onların mantık takibi birçok zaman çocuklarla aynı değil. Özellikle de işleyişe değil de, duyguya yönelik sorularla şaşırtır çocuklar. Yani kimin yanında yaşayacağı, oyuncaklarına ne olacağından çok, anneyle baba artık sevmiyor mu birbirlerini, özlemeyecekler mi gibi sorulara takılabilirler” diye konuştu.

ÇOCUK DUYGULARIYLA SORAR
Çocukların genellikle zor durumlara ilişkin soruları kendi duygularıyla sorduğunu kaydeden Tuncer, “Meraktan çok; korku, kaygı ve sıkıntısını, arzu, istek, ihtiyaç, beklenti ve hayallerini ifade eder çocuk sorularında. Dolayısıyla da bazı soruların sadece soruluyor olması bile yeterlidir. Onun o sırada yaşadığı duygunun kabul ediliyor olmasının ötesinde bir şeye ihtiyaç kalmayabilir” dedi. Çocuklardan gelen her sorunun, her zaman cevap gerektirmeyebileceğini de belirten Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, “Bir an önce cevap vermeye çalışmak yerine neden böyle düşündüğü, bunun nereden aklına geldiği gibi durumu anlamaya çalışmayı ve çocuğun hatırını sormayı tercih etmekteyiz önce. Bazen de anne ve babalar “Eyvah, bana cinselliği sordu. Daha dört yaşında, bir şey mi oldu okulda?” gibi gereksiz telaşlara kapılmaktalar. Oysa sadece, okuldaki bir çocuğun anlattığı bir hikayeyi ya da duyduğu bir kelimeyi beraberce anlamlandırmaya çalışmaları söz konusu olabilir” diye konuştu.

ANLAMLANDIRMAK İÇİN DE SORABİLİR
Çocukları olumsuz olan ve hayatın gerçekleri denilen durumlara hazırlamaya çalışmak, onların hayallerini yıkmak ya da korku ve sıkıntı yüklemek olmadığını kaydeden Tuncer, “Özellikle küçük çocuklarda kelimelerin ve kavramların içi boş olabilir. Yaşadıkça, anlamlandırmaları da beraberinde oluşur. Ölümle ilgili sorularda, annenin de herkes gibi bir gün yaşlanıp öleceği gerçeği, önceden hazırlanılabilecek bir durum değildir pek. Genellikle bu tür “dürüst” cevaplar, çocukta korku ve sıkıntıya yol açar ve annesi yaşlanmasın diye büyümek istemeyen çocuk, yaşının altında davranışlarla hem kendisini hem de ebeveyni çaresiz bir açmaza sokabilir. Henüz olmamış, belki de uzun yıllar hiç olmayacak olumsuz bir duruma çocuğu hazırlamaya çalışmak ve ortaya çıkan somut huzursuzluklarla sıkıntılı bir süreci yaşamak yerine, problem çıktığı zaman uğraşmak daha ekonomik ve daha az yıpratıcı. Bunun için de mizahın bir üslup haline geldiği kaymış cevapları kullanırız. Bu, soruyu ciddiye almamak değildir ama cevabın tek ve kesin bir gerçek, her an başımıza gelecek bir felaket habercisi gibi işlem görmesini bir parça yumuşatır” dedi.

CEVAP VERİRKEN DİKKAT!
Anne ve babanın, aileye katılacak yeni kardeşle ilgili verdiği cevaplarla kendi olası korku ve endişelerini yansıtmamaya dikkat etmesinin önemine işaret eden Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer “Çocuklar cevabın içeriğinden çok, o sırada cevap verenin duygusunu alır. Tereddüdü de alır, duruma olan güveni de. Aynı şekilde, çocuğa geçirilen suçluluk duyguları da, onları sıkıştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bir filmde gördüğü, sinir krizi esnasında zorla hastaneye yatırılmaya çalışılan bir adama ne olduğunu soran üç yaşındaki çocuğa “Yaramazlık yapmış ondan. Sen de yaparsan öyle olur” demek acımasızlıktır sadece” diye konuştu.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı