REKLAMI GEÇ

Pandemide belirsizlik ve kaygı

11 Ocak 2021 Pazartesi

Bize kendisini unutturması biraz zaman alacak olan 2020’yi geride bıraktık. Bazılarımız yıkılmadı ama ayakta da değil, bazılarımız ise hala umutla yaşam içerisinde var oluyor. Peki neleri geride bıraktık?

İran ile ABD arasındaki çekişmenin arasında kalan yolcu uçağı düştü ve birçok insanın hayatına mal oldu; Sakarya’mızda bir havai fişek fabrikasında patlama oldu; Elazığ’ımızda ve İzmir’imizde büyük şiddetli depremler yaşandı; Avusturalya’da global iklimin değişmesi sonucu tüm canlılar bitmek bilmeyen mega yangınlarla çaresiz kaldı ve bunlardan hangisi en kötüsü, birinci sıraya hangisini koyacağız diye düşünürken tüm dünyayı global bir kaygıya ve kayıplarımızla üzüntüye sürükleyen Koronavirüs salgını ortaya çıktı.

Peki; bunları hepimiz yaşadık, biliyoruz fakat hatırlayarak yerimizde mi sayalım?

Öncelikle farkında olmamız gereken şey doğanın karşısında hepimizin çaresiz kaldığı. Biz ona hükmetmeye çalışırken o bir anda toplumsal ve bireysel normalimizi değiştirdi. Haliyle doğayla ve diğerleriyle olan ilişkimizi de sorgulattı. Bu süreçte bizim için en zor durumlardan biri de diğerleriyle aramıza koyduğumuz fiziksel ve sosyal mesafe oldu.

“NETİCEDE İNSAN İNSANIN SIĞINAĞIYDI HER ZAMAN.”
Bu belirsizlik sürecinin ne zaman biteceği, ne zaman maske olmadan dolaşacağımız gibi daha birçok soru işareti zihinlerimizde dolaştı ve dolaşmaya devam ediyor. Uzun süredir yaşadığımız bu zamanın belirsizliklerle dolu, kontrol hissinin oldukça düşük ve hayati riskin olması çoğumuzda yoğun bir kaygı yarattı. Bunlar stres, öfkeyi kontrol edememe, uykusuzluk, yorgunluk, kas ağrıları gibi problemleri ortaya çıkardı. Özellikle karantina sürecinde, kalabalık aile bireylerinin olduğu evlerde yaşama alanının kısıtlı olması sebebiyle yaşanan huzursuzluklar arttı.

Peki kaygı gerçekten bizi bu denli kötü etkileyen bir şey mi? Cevap, hayır.

Aslında kaygı, hepimizde olan ve olması gereken hayatta kalmaya yönelik olan bir savunma mekanizmasıdır ve olası tehlikelerden kişinin kendisini koruması, önlem alması için gereklidir. Ancak bu sistemin gereğinden fazla kullanılması kişide psikolojik bir sorun olarak kendini göstermesi başta olmak üzere hayatın çoğu alanında işlevsizliğe sebep olmaktadır. Kaygının doğası ise belirsizliklerin olduğu bir gelecek hakkında tasalanmaktır.

“Belirsizlik varsa tehlike var” demektir zihin için. Bize düşen sorumluluk ise hayatın belirsizliklerini tolere etmeyi öğrenmektir. Yaşadıklarımızın arasında iyi şeyler olabildiği gibi kötü şeyler de olur. Aynı zamanda hayatın bizim kontrol edebileceğimiz ve edemeyeceğimiz yanları da vardır. Kendi davranışlarımızı ve düşüncelerimizi kontrol edebiliriz; çevremizde olup bitenleri, başkalarının hislerini ve düşüncelerini kontrol edemeyiz. Kontrol edebildiğimiz taraf için elimizden geleni yapmalıyız. Ancak hayatın kontrol edemediğimiz tarafları için kabullenmeli ve bırakmalıyız.

Bu süreçte aklımıza gelen kötü düşüncelerin gerçekliğini sorgulamalı ve diğerleriyle olan bağımızı koparmadan, en azından sevdiklerimizle görüntülü aramalar yaparak bağlantıda kalmalıyız. Kendi özbakımımızı aksatmadan kişisel gelişimimize de yatırım yaparak bu dönemin fırsatını değerlendirmeliyiz.

Ve günün sonunda şunu bilmeliyiz ki; Her yağmurlu ve fırtınalı günlerin ardından gökyüzünde bir gökkuşağı belirir. Bunu bilerek ümitle bugünlerin biteceğini ve tekrar eski düzenimize kavuşacağımız inancıyla yolumuzda devam etmeliyiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Nuran ÖZBELLEK   -  Bağlantı 11 Ocak 2021, 20:24

Ağzına sağlık kalemine sağlık. Çok akıcı bir dille yazmışsın. Başarılar diliyorum.Devamını bekliyorum

Esma   -  Bağlantı 11 Ocak 2021, 14:58

Ellerine sağlık abla

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı
 

SON YAZILARI