REKLAMI GEÇ

YALAN YALAN

14 Aralık 2014 Pazar

Bir padişahın, canından çok sevdiği bir devesi vardı. Padişah sadece deveye bakmaları için bir kaç kişi görevlendirmişti. Padişahın deveye olan sevgisi o kadar fazla idi ki “Kim bana bu devenin öldüğünü söylerse, onun kellesini keserim” diyordu.

Fakat deve de nihayet bir hayvandı… Bir gün, beş gün, kaç sene yaşadıysa; her hayvan gibi o da öldü. Şimdi kim gidip de padişaha “Deveniz öldü!” diyebilecekti?

Bir iki gün sonra içlerinden biri, ” Ben bunu gider padişaha söylerim” dedi ve padişahın huzuruna çıkıp saymaya başladı:                                                    

“Sultanım! Kıymetli deveniz yattı kalkmıyor, yumdu gözlerini açmıyor, uzattı ayaklarını toplamıyor. Üstelik nalları güneşe karşı geldiğinden çok da güzel parlıyor.”

Adamı sonuna kadar dinleyen padişah, “Desene devem öldü” demiş.

Adam: “Padişahım, onu da siz söylediniz. Ben söyleyecektim ama, işin içinde kelleyi vermek var” demiş.                         

İnsanlar yalan söylemek zorunda kalabilirler bazen. Şiddetli tehdit ve baskı altında kalabilirler. Yine de gerçek her zaman en pratik ve kestirme yoldur, en akılcıl olandır. Önemli olan doğru üslup ve yöntemi bulmaktır. Zaten en kızdığımız ve öfkelendiğimiz insanlar, yalan söylemek zorunda bırakanlardır.               

Yalan söylemenin en vahim yanı, yalanı hep söylemek zorunda kalmaktır. Yalan söyleyenler unutkan olmamalı ve muhteşem bir hafızaya sahip olmalıdır.                                        

Dünyadaki mutsuzlukların yarısı, gerçekleri saklamaktan ve yalan söylemekten kaynaklanıyormuş. Zira yalan söyleyen insan, öncelikle kendine olan güvenini ve inancını kaybediyormuş Jung’a göre….güven ve emniyeti, huzur ve itimadını kaybediyormuş…                                          

Yine Bernard Show: ” Yalancının cezası kendine inanılmaması değil, onun kimseye inanmamasıdır” der. Ve doğru söylediği zamanlarda bile kimse inanmayacaktır ona artık, yalancı çobanın hikayesi gibi…                 

Çocuklar hiç yalan söylemezler, bu yüzden en keyifli ve eğlenceli sohbetleri onlarla yaparız. Ne yalan söylerler, ne özür dilemek zorunda kalırlar bu yüzden. Saf ve yalın söyleyip geçerler… Ne kadar kızsak bile sonra çok hoşumuza gider onların bu dürüstlükleri, hatta bazen gülümsetir bile bizi…                                         

Yalanın hızı da gerçeklerden farklıdır. ” Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür. Fakat gene de vaktinde yetişir” derler Norveçli’ler… En güzelini de Marc Twain söylemiş: ” Gerçek pabuçlarını giyerken, yalan bütün dünyayı dolaşır gelir”.                    

Bütün bu bilgelerin güzel yorum ve güzel sözlerine benim ilave edeceğim en önemli uyarı ise; Yalan, inanılmaz bir “enerji blokajı ve tıkanıklığı” yapar. Sağlık şifa bolluk bereket mutluluk ve huzur olmaz yalanın olduğu yerde. Hiç bir şey için yalan söylemeye değmez ve kendi hayatımızı bloke etmeye değmez. Belki biraz kızabilir insanlar gerçekler acı verebilir, ama yalan ortaya çıktığında vereceği acıdan ve öfkeden daha az iz bırakacaktır insan hayatları üzerinde. Ne başka insanlara ne kendimize bunu yapmaya hakkımız yok.            

Dünya yaratıldığından bu güne kadar, var olan tüm küçük büyük dinlerde ve kutsal kitaplarda, İlahi yaratıcı olan Allah’ında ilk yasaklarından biridir yalan.                                                        

Mesnevi’de okuduğum en çok sevdiğim hikayelerden birini anlatayım size: Hz Muhammed’in yanına giden bir sarhoş demişki:” O kadar kötü bir insanım ki ben, yola girmem çok zor. Hiç ayık gezmem, kumar oynarım, hırsızlık yaparım, zina yaparım, yalan söylerim”.. ” Ben iyi insan olmak istiyorum ama bunlardan sadece birini bırakabilirim”. ” peki o zaman, sadece yalan söylemeyi bırak” demiş Hz. Muhammed. Aradan zaman geçmiş bu adam yine karşılaşmış peygamberle. ” Nereden geliyorsun böyle kan ter içinde?” diye sormuş peygamber. Yalan söylemeyi bıraktığı için donup kalmış adam. Komşu obadaki bir garibanın devesini çaldım diyememiş.”peki o vakit” demiş. “Artık çalmayı da bırakıyorum”…

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Adile ÇAKA   -  Bağlantı 25 Mayıs 2022, 09:52

Teşekkürler bu güzel yazı için!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı