REKLAMI GEÇ

ANLAYAN, BANA DA ANLATSIN!

Milli Eğitim denilince, insanımızın aklına AKP iktidarı ile birlikte, “ücretsiz kitap ve parasız eğitim” olayı geliyor. Cumhuriyet kurulduğundan beri  “Sosyal devlet anlayışının” bir gereği olarak Anayasa tarafından güvence altına alınan “bütün bireylerin eğitim ve öğretim hakkının” ücretsiz olması beklenirken, ne hikmetse AKP öncesi iktidarlar bunu düşünmemişler. Hatta öyle ki, eskiden yakıt parası, milli bayramlardaki elbise parası, spor parası vs. gibi para toplama kalemleri her…

/ DENİZLİHABER / 24 Ocak 2012 Salı, 15:14

Milli Eğitim denilince, insanımızın aklına AKP iktidarı ile birlikte, “ücretsiz kitap ve parasız eğitim” olayı geliyor. Cumhuriyet kurulduğundan beri  “Sosyal devlet anlayışının” bir gereği olarak Anayasa tarafından güvence altına alınan “bütün bireylerin eğitim ve öğretim hakkının” ücretsiz olması beklenirken, ne hikmetse AKP öncesi iktidarlar bunu düşünmemişler.

Hatta öyle ki, eskiden yakıt parası, milli bayramlardaki elbise parası, spor parası vs. gibi para toplama kalemleri her yıl asgari ücretle çalışan ailelerin belini büküyordu. Ama, okul binalarını devlet yaptırdığı için bu tür bedelleri veriyorduk. Çünkü bize millet olarak, “Her şey devletten beklenmez” diye öğrettiler.  Ancak, son yıllarda hayırsever işadamlarımızın eğitime el atmaları, ardı ardına okul yaptırmaları eğitim ve öğretimdeki kalitenin artması beklenirken; (eğitimci sendikalarını n da açıklamalarına bakarak) ne yazık ki, hala yerimizde sayıyoruz.
Gönül isterdi ki, İşadamlarımızın yaptırdığı okulların ısıtma bedeli ve diğer harcamaları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılansın, ücretsiz verilen kitapların yerine misli misli çeşitli isimler adı altında velilerden paralar toplanmasın.
Bir kez alışmışız ya, Vermeye! Cepteki delik büyüse de, küçülse de veriyoruz işte. Kimimiz korkudan, kimimiz çocuğumuzun durumundan dolayı veriyoruz. Fakat, geçenlerde çocuğumun benden istediği “bedel”  Milli Eğitimin ne hallere düştüğünün en güzel göstergesi oldu.

Çocuğum,
-“Baba, okulumuzun ısıtma tesisatı arızalanmış. Onu yaptıracaklar. 15 TL. istediler” dedi.
-“Yavrum, onda bir yanlışlıklar olmalı” dediysem de, Çocuğum, “Baba, biz yıl içersinde deneme sınavı dahil, yazılı oluyoruz. Bu paranın içersinde yarım dönemlik yazılı kağıtlarının fotokopi bedelleri de var” dedi. Anlayacağınız, okulun kalorifer tesisatı onarılıyor. Ama onarım bedeli, fotokopi bedellerinin içersinde tahsil ediliyor. Tabi ki, ne kadarı onarım, ne kadarı fotokopi bedeli biz bilmiyoruz. (Okulda aşağı yukarı 2500’e yakın öğrencinin bulunduğu, her öğrenciden 15 TL. toplanacağı düşünülürse, rakamı siz değerli okuyucularımızın taktirine bırakıyorum. )Ve bu para isteme olayı, sınıfları bizzat odasına çağıran müdür yardımcısı tarafından söyleniyor. Şaşırdım.

Çünkü, bu memlekette 2002 yılından bu yana yüzlerce hayırsever iş adamı okul yaptırıyor. Malzemelerini alıyor.  Eee, bizde boya, badana ve tamir masraflarını veriyoruz.  Peki, bakanlık ne yapıyor acaba? Hiç mi ödenek göndermez müdürlüklere? Bina yapma derdi olmayan, okulların giderlerini velilerin karşıladığı bir sistem de eğitim öğretim ne kadar sağlıklı olur? Benim anlamadığım bir başka olay da; okullarımız sıkıştıklarında neden hep velileri yükleniyor acaba?

Ben bu işten bir şey anlamadım. Anlayan varsa, bana da anlatsın lütfen.. Ama bu olay bana, geçmiş yıllardaki bir sözü hatırlattı; Meşrutiyet döneminde iki defa Maarif Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı) görevine getirilen Emrullah Efendi, “Şu okullar olmasaydı, maarifi ne güzel idare ederdim” demiş.. Acaba, Eğitim sendikalarından geçerli not alamayan, karnesi kırıklarla dolu olan Milli Eğitim Bakanı da mı böyle düşünüyor, bilemiyorum…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı