REKLAMI GEÇ

Denizli ihracatı alkış aldı

Denizli ihracatı alkış aldı

DETKİB Başkanı Süleyman Kocasert, DETKİB tarafından, Ocak-Temmuz 2010 döneminde kayda alınan ihracat rakamının, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39.60’lık artış gösterdiğini söyledi. Kocasert, tekstil ve konfeksiyon ihracatında da artışın sürdüğünü belirtti.

/ DENİZLİHABER / 3 Ağustos 2010 Salı, 17:06

Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (DETKİB) Başkanı Süleyman Kocasert, DETKİB Yönetim Kurulu Üyeleri Arif Şensöz, Ahmet Zora, Veli Oğuz, DETKİB Genel Sekreteri Levent Öztaç, DETKİB Şube Müdürleri Şadiye Baykent ve Mustafa Önkü ile birlikte yaptığı basın toplantısında, Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendirdi.

Denizli ihracatında artış
Kocasert, DETKİB tarafından kayda alınan, Ocak-Temmuz 2010 döneminde yapılan ihracatın, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39.60’lık artış göstererek, 719 milyon 111 bin 946 olarak gerçekleştiğini söyledi.

Tekstil ve konfeksiyon ihracatında
yüzde 19.4’lük artış
Kocasert, DETKİB tarafından, Ocak-Temmuz 2010 döneminde kayda alınan tekstil ve konfeksiyon ihracatının ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19.4’lük artış gösterdiğini ve 603 milyon 723 dolara ulaştığını, Temmuz ayında yapılan ihracatın ise geçen yılın Temmuz ayına göre yüzde 23.3 artarak 103 milyon 353 dolar olduğunu söyledi. Kocasert, “Temmuz ayında, Türkiye’de tekstil ihracatı yüzde 21, hazır giyim ihracatı yüzde 14 artmışken, otomotiv ihracatı yüzde 9 gerilemiştir. Bu durum, tekstil ve konfeksiyon sektörünün hala ülkemiz için ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Ayrıca tekstil ve konfeksiyon sektörü adına vurgulamamız gereken bir diğer nokta da, sektörün hem Temmuz ayında, hem de Ocak-Temmuz döneminde, Türkiye’nin genel ihracat performansından daha iyi bir performans sergilediğidir. Türkiye genelinde tekstil ve konfeksiyon sektöründeki artış oranının yüzde 15.3 olduğunu düşünürsek DETKİB olarak başarılı bir performans sergilediğimizi ifade edebiliriz” dedi.

DETKİB, Çin’e açılacak
DETKİB Başkanı Kocasert, DETKİB Yönetim Kurulu olarak, Rusya, Hindistan ve Çin gibi pazarları masaya yatıracaklarını belirterek, “Çin, son 10 yıldır her yıl 2 haneli büyüme kaydediyor ve dünyanın parlayan yıldızı oldu. Çin nüfusunun yüzde 5’inin alım gücü çok yüksek ve bu yüzde 5’lik kısım da 50 milyonluk bir nüfusu ifade ediyor. Çin’de eğer doğru pazarı yakalarsanız, Çin’e her türlü ürünü satabilirsiniz. Çin’de, Alman malı araba kullanan, İtalya’dan mermer getirten, Çin tişörtü giymeyen bir nüfus var. Rusya, Hindistan ve Türki cumhuriyetler de cazibesini sürdürüyor. Bu ülkelerde ne tür fırsatlar var, fuarlar ne zaman, oralarda ne tür çalışmalar yapabiliriz bunları tartışacağız” dedi.

“DENİB levhasını Başbakan asabilir”
DETKİB Başkanı Kocasert, Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin, Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (DENİB) olması için yürüttükleri çalışmalarını tamamladıklarını belirterek, “O iş bitti. Artık sıra levha asmaya geldi. Yeni adımızın yazılacağı levhayı belki de Başbakan Erdoğan asacak. Bununla ilgili program, 48 saat içerisinde belli olacak” dedi.

“Eksen kayması değil, yörünge gelişmesi”
Geçen yıla damgasını vuran ekonomik krizin etkilerinin azaldığı, ihracattaki ve ekonomideki toparlanma sürecinin devam ettiği bir dönemin içerisinde olduklarını ifade eden Kocasert, “Sadece yerli ekonomistler değil, ülkemizi yakından takip eden yabancı uzmanların da ortak kanısı Türkiye’nin sağlıklı bir toparlanma süreci içersinde olduğu yönünde. Bütün bunlara rağmen geçtiğimiz günlerde bir araştırma vakfının raporunda, Türkiye ihracatında bir eksen kayması olduğundan bahsedilerek, Avrupa’ya yapılan ihracatın zayıfladığı yönünde bir yorum yapıldı. Orta Doğu’ya, Afrika’ya, Rusya’ya yapılan ihracatın, toplam ihracatımızda oransal olarak ağırlık kazanması bir eksen kayması olarak değerlendirildi. Küresel mali krizin etkilerinin azalmaya başladığı bir noktada, Avrupa’nın kendi krizinin ağırlığının altında kalması, Avrupa’daki talebi oldukça olumsuz etkiledi. Komşumuz Yunanistan’da yaşananları hep birlikte gözlemledik. Yunanistan’dan sonra bu sıkıntılar diğer Avrupa ülkelerine de yansıdı. Böyle bir ortamda, ihracatçının Avrupa dışındaki pazarlara yönelmesi bir başarı hikayesi olarak karşımızda dururken, ‘ihracatta eksen kayması’ olarak nitelenmesini manidar buluyoruz. Ne yapmalıydık? Ürettiklerimizi stoklayarak, Avrupa’nın krizden çıkmasını mı beklemeliydik? Bu konuyla ilgili olarak TİM’den yapılan açıklamada da belirtildiği gibi gelişmeler, uluslararası ticaretimizdeki bir eksen kayması olarak değil, ihracatımızdaki bir ‘yörünge gelişmesi’ olarak tasvir edilebilir. Kaldı ki, Avrupa bizim için bir uluslararası pazar olmanın çok ötesindedir. Avrupa Birliği’ne üyelik hedefimizi gerçekleştirmek için ülke olarak sürekli bir çalışma içerisindeyiz” dedi.

“Kur politikalarında etkin düzenlemeler bekliyoruz”
Kocasert, Merkez Bankası’nın kur politikalarında etkin düzenlemeler beklediklerini söyledi. Kocasert, “İhracatçılar olarak her toplantıda dile getiriyoruz. Kurlar… İnanın bu konu sadece ihracat için değil, tüm ülke için önemli bir konudur. İhracatçılar olarak bu sorunun üstesinden son yedi sekiz yıldır “verimlilik” politikaları ile gelmeye çalıştık. Ama artık verimlilik, tek başına bir çözüm değil. Ayrıca, yakın zamana kadar ihracatımıza etkisi olumlu olan euro/dolar paritesi artık bize yardımcı olmuyor. Merkez Bankası’nın kur ile ilgili politikalarında, etkin düzenlemeler bekliyoruz. Bu konuda geçtiğimiz hafta içerisinde, ‘yabancı para cinsinden zorunlu karşılık oranı’ yüzde 9.5’ten yüzde 10’a yükseltildi. Bu artışla piyasadan yaklaşık 720 milyon dolarlık döviz likiditesinin çekileceği öngörülüyor. Fakat bu düzenleme tek başına yeterli değil. Bizim talebimiz, Merkez Bankası’nın günlük 30 milyon dolar olan döviz alımının, 50 milyon dolar ve 50 milyon euroya çıkartılmasıdır. Burada dikkat çekmek istediğim bir diğer nokta, geçtiğimiz günlerde hazinenin 11 yıl vadeli 700 milyon dolarlık borçlanma talebine, 5 milyar doların üzerinde talep gelmesidir. Çok açık ifade etmek gerekiyor, Türkiye sıcak para için artık güvenli ve kazançlı bir liman halini almıştır. Bu talep patlaması bunun bir göstergesidir. Uluslararası piyasalarda, lehimize böyle bir algılama varken, neden sıcak parayla gelen yatırımcıya fazla para kazandırıyoruz? Tam bu noktada Merkez Bankası faiz oranlarında indirime gitmeli, hem ülkemiz daha ucuza borç bulabilmeli hem de dolaylı olarak TL’nin aşırı değerliliğinin önüne geçilmelidir” diye konuştu.

Kur İstikrar Fonu istiyorlar
Kur İstikrar Fonu’nu sürekli gündemde tutmak istediklerini dile getiren Kocasert, “İhracatçının kurdaki dalgalanmalara karşı daha korunaklı olmasını sağlayacak politikaları üretmek kaçınılmaz. Bu konuda yetkililerin en kısa zamanda yeni politikalarla ihracatçıya arka çıkmasını ümit ediyoruz. Türkiye ekonomisinin sürekli büyümesini sağlayacak tek lokomotif ihracattır. Bizim kendimiz üretip, kendimiz tüketerek büyümemiz mümkün değil. Sadece iç talep Türkiye’nin büyümesini tek başına sağlayamaz. Onun için ekonomi politikaları üretilirken mutlaka ama mutlaka ihracat odaklı olması şarttır. Ancak bu yolla işsizlik oranlarını düşürebiliriz, ekonomik ve sosyal refaha ulaşabiliriz” dedi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı