“Hayvanların korunması yönündeki eksikler giderilemedi

4 Ekim Hayvan Hakları ve Hayvanları Koruma Günü nedeniyle yazılı açıklama yapan Uzakgider, Bütün dünyada 4 Ekim “ Hayvan Hakları ve Hayvanları Koruma Günü ” olarak değerlendirildiğini belirterek, “Gün dolayısıyla tüm dünyada hayvanların uğradığı mağduriyetler gündeme getirilerek neler oluyor ve ne yapılması gerektiği hususunda insanların dikkati bu yöne çekilmeye çalışılmaktadır. İnsanoğlu yaradılışından itibaren varlığını sürdürebilmek içgüdüsünün dışında içindeki dürtülerini tatmin edebilmek için çevresindeki canlılara karşı zalimliğe varan davranışlar sergilemiştir ihtiyacın ötesinde daha lüks yaşama arzularıyla katliamlara varan toplu hayvan ölümlerini gerçekleştirebilmiştir. Çevresinde ne varsa ele geçirmiş, hükmetmiş, olmuyorsa yok etmiştir. Muazzam bir denge üzerine kurulu dünyamızda her türlü tahribatı yaparak eko –sistemi bozmuş, birçok canlının yaşam alanlarını ortadan kaldırmıştır. Binlerce yıldır devam eden bu uygulamalar zamanla insanların vicdanlarında rahatsızlıklar yaratmıştır. Bu noktadan hareketle 1825 yılında ilk defa İngiltere’de hayvanları koruma derneği kurulmuştur.Daha sonraki yıllarda dünyanın değişik ülkelerinde kurulan bu dernekler bir araya gelerek Federasyon oluşturmuşlardır. 1931’de bu federasyon 4 Ekim’i Hayvanları Koruma Günü ilan etmiştir” dedi.

EŞİT YAŞAMA HAKKINA SAHİP
Hayvanlara kötü muamele edilmemesi gerektiğini dile getiren Uzakgider, “Tüm canlılar eşit doğar ve eşit yaşama hakkına sahiptir. Bütün canlılar biyolojik denge kavramı içerisinde var olmak bakımından eşit haklara sahiptir. Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Hayvanlara kötü muamele edilemez veya zalimane davranışlarda bulunulamaz gibi birçok madde içeren Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi tüm insanlara büyük sorumluluklar ve görevler yüklemektedir. Bütün dünyada olduğu gibi geç de olsa ülkemizde de hayvan hakları ve hayvanları koruma hususunda 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu 2004 yılında çıkarılmıştır. Bu kanuna ilişkin çıkarılacak yönetmelikler henüz tamamlanamamıştır. Ülkemizde ilki 1955 yılında kurulan dernekler ülke genelinde hızla yayılmışlar ve toplumda bilinçlenme, bilgilenme, kamuoyu oluşturmada önemli görevler ifa eder hale gelmişlerdir.Diğer bir husus AB müktesebatında önemli yer tutan Hayvan Sağlığı, Hayvan Refahı ve Gıda Güvenliği kapsamında hayvanların korunmasında önemli yenilikler bulunmaktadır.Hayvan Refahı başlığı içinde hayvanların barınma, beslenme şartlarından başlayarak hayvanların uygun şartlarda naklini, kesim şartlarına kadar birçok hususa açıklık getirmektedir. Ülkemizde de yeni çıkarılan ve 2011 yılı başında yürürlüğe girecek olan Veteriner Hizmetleri, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında bu konu yasalaşmıştır.Ancak bu kanuna ilişkin çıkarılacak yönetmelikler büyük önem arz etmektedir” diye konuştu.

EKSİKLİKLERİMİZ VAR
Veteriner hekimlerin daha önceki yıllarda hayvan hakları ve hayvanların korunmasına yönelik dile getirdikleri eksikliklerin giderilmediğinin altını çizen Uzakgider şunları söyledi: “Ayrıca Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin ülkemizde de kabul edilmiş olması sevindiricidir. Bu sözleşme insanlarla aynı ortamı paylaşan hayvanların korunması ve sahip olması gereken hususları kapsamaktadır. Bütün bu gelişmeler ışığında önceki yıllarda dile getirdiğimiz eksiklikler giderilememiştir. Gerek 5199 sayılı Kanunun sekreterya görevini yürüten Çevre ve Orman Bakanlığında, gerekse kanun kapsamında birçok görev verilen yerel yönetimler Veteriner Hekim istihdam etmemişlerdir. İlçelerde hiçbir teşkilatı ve Veteriner Hekimi olmayan Çevre ve Orman Bakanlığından bu görev alınarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verilmelidir. Bütün belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlükleri kurularak gerek bu kanun kapsamında gerekse gıda güvenliği, çevre sağlığı, hayvan sağlığı gibi önemli görevler için yeteri kadar Veteriner Hekim istihdam etmelidir. Hayvan hakları gündeme geldiğinde başıboş sokak hayvanları ile kurban bayramlarında yaşanan olumsuzluklar göz önüne gelmektedir. Bu konularda yıllar itibariyle bir bilinçlenme ve duyarlılık oluşmaya başladıysa da bu yeterli değildir. Şüphesiz her konuda olduğu gibi insanların bilgilendirilmesi, eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi çok önem arz etmektedir. Dinimizin de bizlere bu konularda birçok görev yüklediği aşikardır. Yapılacak bir iyiliğin ve yapılacak bir kötülüğün karşılıksız kalmayacağı bildirilmektedir. İnsanı yüksek manevi duygulara gark edecek bu davranışlar büyük bir vicdan yüceliği gerektirmektedir. Onurlu bir insan olmak sadece insan haklarını değil, her türlü canlının haklarını korumaktan geçer. Dili, ağzı söylemeyen canlılara yardım etmek, onları korumak, onların her türlü problemiyle uğraşmak kamil insan olmanın erdemlerinden olduğunu düşünüyoruz.”