REKLAMI GEÇ

“Tarımda, AB ile rekabet şansımız yok”

“Tarımda, AB ile rekabet şansımız yok”

Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı İbrahim Gür, tarıma verilen yetersiz destekler ve her geçen gün artan girdi maliyetleri ile Türkiye’nin tarımda AB ile rekabet etme şansı olmadığını söyledi. Gür, “AB’ye uyum sürecinde, biz en kaliteli ve Dünya’nın en güzel ürünlerini de üretsek önümüze engel koyacaklar. Çünkü oyunu, oyunun kurallarını koyan kazanır” dedi.

/ DENİZLİHABER / 17 Kasım 2008 Pazartesi, 01:00

Denizli Ziraat Odası’nın koordinatörlüğünde Çameli’de gerçekleştirilen aylık Ziraat Odaları İl Koordinasyon Toplantısı’nda konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı İbrahim Gür, hükümetin tarım politikalarını eleştirdi.2006 yılında Tarım Kanunu’nun çıkarıldığını hatırlatan Gür, “Çıkarılan kanunla, tarıma yapılan desteklemelerin Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 1’inin altında olmayacağını taahhüt ettiler. Ancak bugün tarıma verilen destek GSMH’nin sadece 0.84’ü civarındadır. Tarıma verilen destek YTL bazında 5.4 milyar. Ben, tarım sektöründe yaşanan temel çelişkileri söylemek zorundayım. Bugün ülkemizde tarıma verilen destekler her geçen gün azalıyor. Ardından yurt dışından tarım ürünleri ithal ediyoruz” dedi.

‘Yılda 800 bin insan köyünden göçüyor’

Türkiye’de yılda, 800 bin insanın köyünden şehirlere göç ettiğini kaydeden Gür, “Girdi fiyatlarının artması, tarıma verilen desteklerin azalmasıyla birlikte insanlar, özellikle küçük arazi sahipleri, üretim sürecinden koparak şehirlere göç ediyor. Peki şehirlerde bu insanlar iş bulabiliyor mu? Hayır. Zor şartlarda sendikasız, örgütsüz hiçbir sosyal güvencesi olmadan yaşam mücadelesi veriyorlar. Oysa bu insanların bulundukları yerlerde, hem üretime devam edebilecekleri, hem karınlarını doyurabilecekleri hem de insanca yaşayabilecekleri sosyal kültürel alanların oluşturulması lazım” diye konuştu.    

‘Tarım ticarileştiriliyor’

Tarımın her geçen gün ticarileştirildiğini belirten Gür,“Önümüzdeki süreçlerde tarım şirketleştirilecek. Özellikle küçük çiftçilerimizin ırgat olarak, yani karın tokluğuna çalışabilecekleri ortam hazırlanıyor. Türkiye’de bir taraftan nüfus artıyor, diğer taraftan tarıma verilen destek ortada, yani sürdürülebilir bir yapı söz konusu değil. Çiftçiler bize, ‘Ne ekip de para kazanayım?’ diye soruyor. ‘Bir ürün ekip para kazanamadıysam gelecek yıl o ürünü ekmem’ mantığı var. Tarımda tam bir plansızlık söz konusu… Çiftçileri, ekip biçecekleri konusunda yönlendiren yok. Tamamen kendiliğinden yaşanan gelişmeler sonucu tarımımız şekilleniyor” dedi.

‘Yabancı sermayeye dikkat’

Son zamanlarda tarım sektörüne yabancı sermaye girişinin hızlandığını hatırlatan Gür, şöyle konuştu: “Yabancı sermayenin tarım sektörüne girme amacı, tamamen kar etmeye yönelik. Yabancı sermaye, tarımdan elde edeceği karı da üreticiye yansıtmayacak. Yani ileride transfer edecek. Bunun için de girdi fiyatlarını, piyasa koşullarını kendisi belirleyecek. Bugün tarımla ilgili bir sürü yasa ve yönetmelikler çıkarılıyor. Bu yasa ve yönetmeliklerin amacı tarımı tamamen piyasa koşullarına bırakarak, üreticiyi devlet gözetim ve korumasından çıkarmak. Devletin, Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT)vardı. TEKEL’ler vardı, TİGEM’ler vardı.Bunlar tamamen elde çıkarılıyor. Üreticimiz şimdi doğrudan tüccarla karşı karşıya kalıyor. Bakın bugün Denizli’de bin dekar Organize Seracılık Bölgesi kuruluyor. Siz zannediyor musunuz ki Organize Seracılık Bölgesi’nin kaymağını Denizli yiyecek.Bunun kaymağını kim yiyecek? Yabancı sermaye yiyecek.”

‘Kriz bizi kötü vuracak’

Bu karamsar tablonunkendisini de mutlu etmediğini dile getiren Gür, “Türkiye’de, maalesef yanlış rotada giden bir gemideyiz. ABD’de başlayan ve tüm Dünya’yı etkisi altına alan küresel krizin dalgası ülkemizi olumsuz etkileyecek. 29 Mart’ta yapılacak yerel seçimler sonrası, bu küresel krizin yansıması çok daha acımasızca oryaya çıkacak. Türkiye’ninsorunları belli, çözümleri de belli. İnsanlarımızın yararına, üreticilerimizin yararına hemen bir ulusal tarım politikası belirlenmeli. Tarımın altyapı sorunları çözülmeli. Tarıma ayrılan kaynak arttırılmalı. Tarımda yaratılan zenginliğimizi, insanımıza bırakan bir yapı kurulmalı. Maalesef bugün siyasi iktidarlar, dışarıya kaynak aktarmak üzerine kurulmuş.İktidar Türkiye’de kaynak yetersizliğinden söz ediyor. Bugün ülkemizin iç-dış borcu 500 milyar doları aştı. Bu ülke bir ayda 3 milyar dolar faiz ödüyor. Tarıma ayrılan kaynak ne kadar 5.4 milyar. Böyle bir şey olabilir mi? Bu sürdürülebilir mi?ABD’ye bakıyorsunuz 25 bin pamuk üreticisine ayrılan kaynak 3.5 milyar dolar. Avrupa Birliği, bütçesinin yarısını tarıma destekte kullanıyor. Türkiye bugün Yunanistan’dan 600 milyon dolarlık pamuk ithal edecek.Bizim Denizlimizin kaliteli pamuğuna ne oldu? Yarın AB’ye uyum sürecinde, biz en kaliteli ve Dünya’nın en güzel ürünlerini de üretsek önümüze engel koyacaklar. Çünkü oyunu, oyunun kurallarını koyan kazanır. Önümüzdeki süreçte bu yetersiz desteklerle, her geçen gün artan girdi maliyetleri ile bizim AB ile rekabet etme şansımız yok. Bu nedenle, bu ülkede yaşanlar olarak hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. Sorunlarımız belli.Çözümü de ortada.Hiç öyle kurtarıcı filanaramaya da gerek yok. Çözüm bizlerde aslında. Yan yana, omuz omuza bu sorunların üstesinde geleceğimize inanıyorum” dedi.    

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı