REKLAMI GEÇ

Toker, Denizli’den ülke gündemini değerlendirdi

Toker, Denizli’den ülke gündemini değerlendirdi

Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker, CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın başına gelen durumun utanç verici olduğunu belirterek, ”Bence hükümet, ahlaksızca işlenen bu insanlık suçunu Ergenekon’u kovaladığı zihniyetle sonuna kadar kovalamalı” dedi.

/ DENİZLİHABER / 12 Mayıs 2010 Çarşamba, 17:31

Partisinin Denizli İl Temsilcisi Hakan Kaya ile birlikte Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenleyen Toker, gündemdeki konuları değerlendirdi.

Deniz Baykal’ın başına gelen olayda bir insanlık suçu işlendiğini savunan Toker, bu görüntüyü elde edenlerin, ilgililerin telefonlarını da dinlediklerini, bunun sonucunda da mekanı da bilerek oraya kamera yerleştirebildiklerini söyledi. Toker, ”Deniz Baykal’ın başına gelen durum utanç verici. Bir insanlık suçu işlendi. Bu görüntüyü elde edenler, demek ki, telefonları da dinledi ki, mekanı da biliyorlar. Öyle bir çalıştılar ki, o mekana kamerayı da yerleştirebildiler. Bence hükümet, ahlaksızca işlenen bu insanlık suçunu, ergenekonu kovaladığı zihniyetle sonuna kadar kovalamalı. Adeta iktidar partinin bir üyesinin başına gelmiş gibi tarafsızca ve hırsla bunu yapanları ortaya çıkarmalı, araştırmalı, ibreti alem olacak şekilde de cezalandırmalı” dedi.

Böyle bir durum kendisinin başına gelseydi, istifa etmeyi düşünmeyeceğini belirten Cem Toker, şu anda ”Ankara’da en az 550 kişinin de paçaları tutuştuğunu” ileri sürerek, yaşanan bu durumun ahlak anlayışı ile de bir alakası olmadığını, böyle ahlak dışı bir şantaja her politikacının maruz kalabileceğini vurguladı.Son 8 yılda yasadışı telefon dinlemelerinde büyük bir artış yaşandığını iddia eden Toker, şunları kaydetti: ”Yargıçlar, farkında olmadan kendi numaralarının bile dinlenme emrini imzaladıkları bir dönem geçiriyoruz. Yalnız telefon dinleme değil, ortam dinleme araçlarının ithal edildiği, hükümet tarafından da, bunların her alanda kullanıldığının meclise bilgisi verilmediği bir dönem yaşıyoruz. Bu sadece görüntü alma ile sınırlı bir şey değil. Yasadışı ses dinleme de yapılmış. Hükümeti bu konuda hassasiyetle, hızla, azimle bu işin takipçisi olmaya davet ediyorum. Kendi başlarına gelmiş gibi” dedi.

Konuşmasında, anayasa değişikliği çalışmaları konusuna da değilen Cem Toker, gelişmeleri ilgi ile izlediğini, Türkiye’de bu kadar çok siyasi parti olmasını rağmen, anayasa değişikliği paketini sadece AK Parti ve Saadet Partisi’nin bir demokratik reform olarak değerlendirdiğini öne sürdü. Toker, ”Ne sağdan, ne soldan başka hiç bir parti demokrasinin D’sinden anlamıyor, reform nedir bilmiyoruz ki, hiç bir parti bu değişikliğe bu şekliyle onay vermiyoruz” diye konuştu. Türkiye’de anayasayı değiştirmekten ziyade, kanunları özgürlükçü bir gözlükle değerlendirecek yargıçlara ve savcılara ihtiyaç olduğunu dile getiren Toker, şöyle dedi:
”HSYK’yı değiştirmek bir şeyi ifade etmez. Yargıçların ve savcıların kafalarını değiştirmek lazım bu ülkede. Yargıçların ve savcıların daha özgürlükçü gözlükle yasaları yorumlayarak, temel hak ve özgürlükleri savunarak, ‘devletten maaş alıyorum, o nedenle devleti korumalıyım’ zihniyetini terk ederek karar vermeleri lazım. Onun için yargı da kafa reformu lazım. HSYK’nın yapısıyla, Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla oynamak bir şeyi değiştirmez. Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Rusya ile birlikte en çok mahkum edilen ülke, en yüksek tazminatı ödemeye mahkum edilmiş ülkedir. Bunlar, yargıçlarımızın temel hak ve özgürlükleri göz ardı ederek verdikleri kararlardan meydana gelmektedir” dedi.

AK Parti’nin reform yapacaksa, öncelikle adaletsizlik içeren kanunları değiştirmesi gerektiğini belirten Toker, LDP’nin, hatta bir zamanlar büyük olan DSP ve DP gibi partilerin, yüzde 10 barajı, hazine yardımı gibi olumsuzlukların düzeltilmemesi halinde, yavaş yavaş siyasi hayattan silineceğini iddia etti. Toker, konuşmasını şöyle tamamladı:”LDP ve bizim gibi partiler, hatta bir zamanlar büyük olan DSP, DP, bunların hepsi yavaş yavaş silinecekler. Çünkü Türkiye’de, her ne kadar anayasada siyasi partiler demokratik sistemin vazgeçilmez unsurudur dense bile, o kağıt üstünde yazılmış, ama uygulanmayan bir maddedir. mevcut şartlarda, hem yüzde 10 barajı, hem de hazine yardımı rezaletiyle CHP, MHP ve AK Parti dışında bütün partiler, pusulada artık sembolik olarak yer alacaklardır. AK Parti’ye 2009 yılında Türk halkının vergilerinden kesilerek, saatte 12,5 milyar, günde günde 300 milyar3 günde 1 trilyon para verildi. CHP’ye ve MHP’ye bunun yarısı kadar verildi. Kalan 13 partiye de bir tek kuruş verilmedi. Bizim elimiz kolumuz arkamızdan bağlı, ringe çıkmışız, gel maç yapalım diyorlar. Benim partimin isminde adalet ismi yok. Adalet ismi olanlar çaresini bulsunlar bunların. Yüzde 10 barajı, hazine yardımı, siyasi partiler kanununu, seçim kanununu hiç değiştirmeyi ağzına almadan demokratik reform yapıyorum demek, Türk halkının hafızasına hakarettir.”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı