REKLAMI GEÇ

Veremden korunmanın yöntemleri neler?

Veremden korunmanın yöntemleri neler?

Bir toplumun veremden korunmasının en etkili yolunun verem hastalarının erken teşhis edilmesi olduğuna dikkat çeken Denizli Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, sigara, alkol, madde bağımlılığının bırakılması, düzenli yaşam, temizliğe önem vermek, yeterli beslenmenin hastalığın kontrol altına alınması ya da başlamaması için önemli olduğunu vurguladı.

/ DENİZLİHABER / 3 Ocak 2012 Salı, 17:12

Denizli Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, 1–7 Ocak tarihleri arasında kutlanan Veremle Savaş Haftası dolayısıyla bir açıklamada bulundu. Verem hastalığının, soluduğumuz hava ile akciğerlere giren verem bakterisinin (mikrobunun) yol açtığı bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirten Uz. Dr. Berna Öztürk,  veremin dünyada ve ülkemizde çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini söyledi.

Dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin tüberküloz mikrobu ile enfekte olduğunu ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk bu insanların yüzde 10’unun, yaşamlarının bir döneminde vereme yakalanma ihtimallerinin olduğunu söyledi. Öztürk: “DSÖ tarafından her yıl dünyada yaklaşık 9 milyon kişinin verem hastalığına yakalandığı ve 2010 yılında 1,5 milyon insanın bu hastalıktan öldüğü belirtilmiştir. Ülkemizde tüberküloz hastalığı, 20. yüzyılın ilk yarısında çok büyük bir salgın yapmıştı. Bir numaralı ölüm nedeni idi. Yürütülen yoğun verem savaşı çabaları sonucunda bu durum değişmiştir. Tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni değildir. Fakat Dünya Sağlık Örgütü 2011 Raporu’na göre Türkiye’nin 2010 yılında verem savaşı dispanserlerine (VSD) kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 16 bin 551, yeni vaka sayısı 15 bin 183’tür. Bu hastaların yüzde 60’ı erkek, yüzde 40’ı kadındır” dedi.

Öztürk, verem hastalığının akciğerlerde yüzde 70–80, akciğer zarı, lenf bezleri, beyin zarı, kemikler, böbrekler ve kalp zarı gibi diğer birçok organda ise yüzde 20–30 oranında görülme olasılığının olduğunu belirtti. Verem mikrobunun, aktif verem hastalığı olan bir kişinin öksürmesi, hapşırması ya da konuşması ile havaya yayıldığını ve vereme genellikle verem hastası birisi ile uzun süre kapalı bir yerde birlikte bulunmak ile yakalanıldığını söyledi. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk: “Toplumda vereme yakalanma riski fazla olan bazı gruplar vardır. Bunlar; Sağlık görevlileri, alkol bağımlıları, yaşlılar, tutuklu ve hükümlüler dahil, çeşitli kurumlarda (yurt, huzur evi, ıslah evi, koğuşlar vs.) kalan ve çalışan kişiler, kalabalık ortamlarda yaşayan kişiler, HIV virüsü taşıyan ve AIDS olan kişiler, şeker hastaları, bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, ağır böbrek ve karaciğer hastalığı olan kişilerdir” dedi.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Öztürk, verem hastalığına yakalanma olasılığını ve belirtilerini ise şöyle anlattı: “Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda, havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Veremin bulaşması, hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların sağlam kişiler tarafından solunması ile olur. Çatal, kaşık ve eşyalarla hastalık bulaşmaz. Öksürürken ağzımızı kapatmalı, yerlere tükürmemeliyiz. Çünkü verem hastası her öksürük ile 1–5 mikron çapında 1–3 basil içeren 3500 kadar bulaştırıcı parçacığı etrafa saçar. Akciğer veremi kilo kaybı, iştahsızlık, hafif ateş, özellikle geceleri artan terleme, halsizlik gibi genel belirtilerin yanı sıra akciğerde meydana gelen doku reaksiyonu ve harabiyet neticesinde öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, ilerlemiş olgularda nefes darlığı gibi akciğere özgü belirtiler ile kendini gösterir. Bu belirtilerin hiçbirisi verem hastalığına özgü değildir ve birçok akciğer hastalığında aynı semptomlar vardır. 3 haftayı geçen öksürük, kan tükürme, gece teri, hafif ateş, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerin varlığında derhal Verem Savaşı Dispanseri veya başka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir. Ayrıca hastanın yakınları, özellikle de aynı evde birlikte yaşayanlar Verem Savaşı Dispanserlerine başvurmalıdır.  Hasta yakınlarının taramaları dispanserlerde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Verilen ilaçlar her gün içilmez veya bir kısmı içilip kalanı unutulur içilmez ise direnç gelişir. Bu durumda ilaçlar tüberküloz basilini öldüremez ve hastalık devam eder. Hastalar bu mikrobu sağlıklı insanlara da bulaştırabilirler. Dirençli verem hastalarının tedavisi çok daha pahalı, zor ve uzun sürede (iki yıl) mümkün olabilmekte ve bazen hasta kaybedilebilmektedir”

Bir toplumun veremden korunmasının en etkili yolunun verem hastalarının erken teşhis edilmesi olduğuna dikkat çeken Öztürk, çevresinde veya ailesinde verem hastası olanların kontrol altında olması, gerekli tetkikleri yaptırması gerektiğini söyledi. Sigara, alkol, madde bağımlılığının bırakılması, düzenli yaşam, temizliğe önem vermek, yeterli beslenmenin hastalığın kontrol altına alınması ya da başlamaması için önemli olduğunu vurguladı.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı