REKLAMI GEÇ

MESLEK HASTALIĞI KADER DEĞİL

MESLEK HASTALIĞI KADER DEĞİL

Güneş Ortak Sağlık Güvenlik Birimi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Muharrem Güney, meslek hastalığının kader olmadığını, periyodik ve kontrol muayenelerine zamanında gidilmesi halinde tümüyle önlenebildiğini belirterek, işverenleri ve çalışanları meslek hastalıkları konusunda duyarlı olmaya çağırdı.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 5 Mart 2015 Perşembe, 11:32

Meslek ve işle ilgili hastalıklar, işçi sağlığında önemli bir yer tutuyor. Bunu anlatmak için Uluslararası (ILO) verilerine göz atmak yeterli. ILO’nun 2005 yılı verilerine göre, bir yıl içerisinde dünyada 2.2 milyon insan iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmekte. Yine ILO verilerine göre, dünyada her yıl 11 milyon yeni meslek hastalığı vakası meydana gelmekte ve bunların 700 bini hayatını kaybetmekte.

Yarattığı işgücü ve beraberinde gelen milyarlarca liralık maddi kaybıyla önemli bir problem olan meslek hastalıklarını Güneş Ortak Sağlık Güvenlik Birimi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Muharrem Güney’e sorduk. İşte Dr. Güney’in uyarı ve önerileri…

ic-2

MESLEK HASTALIKLARININ TANIMI
DENİZLİHABER: Meslek hastalığı nedir, bir tanımını yapar mısınız?

DR. MUHARREM GÜNEY: Meslek hastalıkları, işyeri ortamında bulunan faktörlerin etkisi ile meydana gelen hastalıkların ortak adıdır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 14. maddesinde ise meslek hastalığı, “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir” şeklinde tanımlanmıştır.

DENİZLİHABER: Hastalığın ortaya çıkmasında belirli bir süre var mıdır?

DR. MUHARREM GÜNEY: Meslek hastalıkları, ona yol açan etkenler ile çalışanın ilk temasından itibaren bir hafta içinde de ortaya çıkabilir, 30 yıl sonra da.

İŞLE İLGİLİ HASTALIKLARIN TANIMI
DENİZLİHABER: Mesleki hastalıkların yanı sıra işle ilgili hastalıklar da görülüyor. Bunun da tanımını yapar mısınız?

DR. MUHARREM GÜNEY: “Çalışma koşulları nedeniyle doğal seyri değişen hastalıklar” diye özetleyebiliriz.İşle ilgili hastalıklarda temel etken işyeri dışındadır. İşe girmeden önce var olan, ancak çalışırken ortaya çıkan herhangi bir sistemik hastalık, yapılan iş nedeniyle daha ağır seyredebilmektedir. Çalışanın uygun işe yerleştirilmemesi ya da sistemik hastalığın ilerlemesine yol açan etkenlerin çalışma ortamında olması nedeniyle mevcut hastalığın şiddetlenmesi söz konusudur .

denizli-muharrem-guney-ic

BU HASTALIKLAR SIK GÖRÜLÜYOR
DENİZLİHABER: İşle ilgili görülen hastalıklar nelerdir?

DR. MUHARREM GÜNEY: Kalp hastalıkları, kronik obstrüktif akciğer hastalıkları, kas iskelet sistemi hastalıkları gibi kronik ve dejeneratif hastalıkları, işle ilgili sık görülen hastalıklar olarak sıralayabiliriz. Bu hastalıkların oluşumunda birçok faktör rol oynamaktadır. Bazı mesleklerde çalışıyor olmak bazı hastalıklar için riski artıran faktör olabilmektedir.

MESLEK HASTALIKLARININ TARİHÇESİ
DENİZLİHABER: Meslek hastalıklarının yüz yıllarla ifade edilen geçmişi var değil mi?

DR. MUHARREM GÜNEY: Çalışma koşulları ile çalışanın sağlığı hep gündemde olan bir konudur. Örneğin Hipoccrates (M.Ö. 460-370), kurşun zehirlenmelerinin belirtilerine, Juvenal (M.S. 60-140) ayakta durarak çalışanların varislerine işaret etmiştir .

XV ve XVI’ncı yüzyıllarda yaşayan Agricola ve Paracelsus, meslek hastalıklarının boyutları ve şiddeti konusundaki çalışmalarıyla, madencilerin sosyal durumlarında olumlu değişiklikler sağlamışlardır..

İsviçreli Paracelsus , üç ciltlik kitabında madencilerde görülen akciğer hastalıkları ile madenlerin eritilmesi işlerinde çalışanların sorunlarına ve civaya bağlı olarak gelişen sağlık sorunlarına yer vermiştir.

İş sağlığının babası” olarak anılan İtalyan Dr. Bernardini Ramazzini, meslek hastalıklarıyla ilgili ilk kapsamlı kitabı yazan kişidir. Hasta muayenesi sırasında “ne iş yapıyorsun?” sorusunun yerleşmesini sağlayan hekim olarak tarihe geçen Ramazzini’ye göre, sağlığı yitirmek pahasına elde edilen kazanç, pis-kirli bir kazançtır.

Ülkemizde çalışma koşullarını düzenlemeyi hedefleyen ilk yazılı metin 1865’de yayınlanan ve kömür madenlerindeki çalışma koşullarını düzenleyen Dilaver Paşa Nizamnamesi’dir. 1930 yılında yayınlanan Umumi Hıfzısıhha Kanunu önemli düzenlemelerden biri olup, çalışma hayatına sağlık ve güvenlikle ilgili düzenlemeler getirmiştir. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, halen halk sağlığı, iş sağlığı ve güvenliği alanlarında önemli bir yaptırım aracı olarak kullanılmaktadır.

Ülkemizde 1960 yılından itibaren “Benzen”in sebep olduğu kan hastalıkları ve özellikle lösemi sorunu üzerinde çalışmaya başlayan Prof. Dr. Muzaffer Aksoy, 1974’de “Leukemia in Shoeworkers Exposed Chronically to Benzene” isimli yazısı ile ABD’de benzenin yasal sınır değerinin 1 ppm’e düşürülmesini
sağlamış ve bu önemli buluşu ile dünya iş sağlığı ve güvenliği literatürüne geçmiştir .

MESLEK HASTALIKLARIYLA İLGİLİ SAĞLIK KURUMLARI
DENİZLİHABER: Ülkemizde meslek hastalıklarıyla ilgili hizmet veren sağlık kurumları var mı?

DR. MUHARREM GÜNEY: Ankara, İstanbul ve Zonguldak’ta meslek hastalıklarıyla ilgili hizmet veren üç hastane var.Bunların yanı sıra 2008 yılından bu yana devlet üniversiteleri hastaneleri ile 2011 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastaneleri, sigortalının çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranlarının tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemek üzere yetkilendirilmişlerdir.

2.2 MİLYON KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR
DENİZLİHABER: Meslek hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesi önemli problem. Hayatını kaybedenlerin sayısı milyonlarla ifade ediliyor. İstatistiki bilgiler var mı elinizde?

DR. MUHARREM GÜNEY: ILO’nun 2005 yılı verilerine göre, bir yıl içerisinde dünyada 2.2 milyon insan iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmekte. İşe bağlı ölümlerin beşte dördü meslek hastalığı nedeniyle meydana gelmektedir. 270 milyon kişi iş kazasına maruz kalmakta, yüzde 10’u kalıcı ya da uzun süreli sakatlıkla sonuçlanan 160 milyon meslek hastalığı vakası bildirilmektedir. Dünya iş gücünün yüzde 50’sinin istihdam edildiği tarım sektöründe, yılda 70 bin adet akut veya kronik zehirlenme vakası olduğu tahmin edilmektedir.

ILO’ya göre, halen işsiz olan işgücünün yüzde 30’u daha önceki işleri sırasında meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle yeniden iş bulmakta güçlük çekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tahminlerine göre, dünyada her yıl 11 milyon yeni meslek hastalığı vakası meydana gelmekte ve bunların 700 binihayatını kaybetmektedir.

Ülkemizde ise, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre, 2009 yılında 64 bin 316 iş kazası olmuş, 429 meslek hastalığı tespit edilmiş, bu iş kazalarının 1.171’i ölümle sonuçlanmış. Sürekli iş göremez hale gelen 1.885 kişiden 217’si meslek hastalıkları nedeni ile iş göremez hale gelmiştir.

RİSKLİ İŞ KOLLARI
DENİZLİHABER: Riskli iş kolları nelerdir diye sorsak…

DR. MUHARREM GÜNEY: Türkiye’de riskli iş kolları gelişmiş ülkelere göre oldukça yoğundur. Çimento sanayi, madencilik, dokuma sanayi, akü üretimi, pestisid ve diğer kimyasalların üretimi Türkiye’de ilk dikkati çeken riskli alanlardır. Türkiye’de meslek hastalıkları ile ilgili elde edilen veriler sadece SGK istatistikleriyle sınırlıdır. Sağlık Bakanlığı istatistikleri içerisinde meslek hastalıkları ile ilgili bilgiye rastlanmadığı gibi, henüz bu tür bir veri de toplanmamaktadır.

denizli-muharrem-guney-ic-1

MESLEK HASTALIĞI SAKLANABİLİYOR
DENİZLİHABER: Meslek hastalıkları önlenemez mi? Tüm bilgiler kayıtlara yansıyor mu?

DR. MUHARREM GÜNEY: Meslek hastalıkları tümüyle önlenebilir hastalıklardır. Yalnızca tek bir etmenin değil, bir çok etmenin bir arada etkilediği olgulardır. Bunlar arasında beslenme, bireysel duyarlılık veya varyasyonlar, kullanılan ilaçlar, sigara ve alkol alışkanlığı, şişmanlık vb sayılabilir. Meslek hastalıklarının ailevi, sosyal ve toplumsal sonuçları vardır.

Meslek hastalıkları tanılarının konulması için özgün örgütlenme ve düzenlemeler gereklidir. Çünkü meslek hastalıkları, ancak bilinçli olarak arandıkları zaman bulunabilirler. Meslek hastalıklarının, diğer hastalıklardan farklı, kendilerine özgü tanı ve tarama yöntemleri vardır. Mevzuatın öngördüğü periyodik ortam ölçümleri ve sağlık muayeneleri ile çalışanların herhangi bir şikayeti ortaya çıkmadan meslek hastalıkları tespit edilebilmekte ve gerekli önlemler alınmasına imkan bulunabilmektedir. Meslek hastalıkları konusunda işveren ve çalışanların bilgilendirilmesi ve duyarlıklarının sağlanması önemlidir.

Meslek hastalığı tanısı, o tanıyı alan çalışanın yakın çalışma arkadaşları için de erken tanı olanağı verir. Meslek hastalığı tanısı, beraberinde “tazminat”, “yüksek iş göremezlik ödentisi”, “çalışma ortamının geliştirilmesi için yatırım” ve “cezai sorumluluk” getirdiğinden, bir yanılgı ile saklanmaya çalışılabilmektedir.

PSİKOLOJİK DESTEK GEREKLİ
DENİZLİHABER: Meslek hastalığına yakalandığını öğrenen kişi için neler yapılmalı?

DR. MUHARREM GÜNEY: İşyeri hekimi meslek hastalığı tanısı alan kişiye hukuki hakları ve hastalığı hakkında bilgi vermeli, psikolojik olarak destek olmalı ve onu koruma altına almalıdır. O güne kadarki iş ve işveren ilişkisi ile orantılı olarak meslek hastalığı tanısı alan kişinin, işe devamı veya uzaklaştırma kararına karşı açıkça düşmanlık, kızgınlık, depresyon gibi psikolojik reaksiyonları olabilmekte ve tümüyle önlenebilir bir durum olan meslek hastalığına işverenin neden olduğunu düşünebilmektedir.

Meslek hastalığı tıbbi olduğu kadar yasal açıdan da bir sigortacılık tanımıdır. Bu tanı iş risklerinin işveren tarafından yönetilemediği ve çalışanın bu nedenle fonksiyon kaybına ya da hastalık durumuna uğradığını kanıtlamaktadır. Bütün bu nedenlerle, meslek hastalığı tanısı koyacak sağlık birimleri ve ekiplerinin konuyla ilgili iyi eğitimli ve yasal sürece hakim olması gerekmektedir.

MESLEK HASTALIKLARINDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ
DENİZLİHABER: biraz da mesleki hastalıklardan korunma yöntemleriyle ilgili bilgi verir misiniz?

DR. MUHARREM GÜNEY: Tümüyle önlenebilir hastalıklar olan meslek hastalıklarından korunmada kullanılan yöntemlerin başında, etkenin kaynağında yok edilmesine yönelik önlemler gelir. Havalandırma, yaş, ayırma ve benzeri önlemler ise ortama yöneliktir. Bunlara kişisel
korunma araçlarını da ekleyebiliriz.

İşveren sorumlulukları arasında yer alan sigortasız işçi çalıştırılmaması, işe giriş ve gerekli ise ağır ve tehlikeli işler raporu için gerekli muayeneler yapılmadan işçi çalıştırılmaması, işyeri ortamında gerekli hijyen koşullarının sağlanması, işyeri ortamında temiz hava sirkülasyonunun sağlanması, işlem sırasında ortaya çıkan zararlıların uygun yollarla uzaklaştırılması, periyodik muayenelerin zamanında yaptırılması, işyeri hekimi, sigorta ve iş müfettişi, İSGÜM ve Meslek Hastalıkları Hastaneleri görevlilerinin uyarı ve tavsiyelerinin yerine getirilmesi meslek hastalıklarının önlenmesinde çok büyük önem arz etmektedir.

Meslek hastalıklarının önlenmesinde sigortalılara ait sorumluluklar ise; kişisel hijyen kurallarına uymak, çay ve yemek molaları öncesi ellerini bol sabunlu su ile yıkamak, iş sırasında kesinlikle sigara içmemek, iş çıkışı duş almak, elbise dolabında iş kıyafetleri ile günlük kıyafetlerini ayrı bölümlere koymak, işverenin sağlık ve güvenlik talimatlarına uymak, gerekiyorsa kişisel koruyucu donanımları usulüne göre ve sürekli kullanmak, periyodik muayenelere, kontrol muayenelerine zamanında gitmektir.

Ülkemizde meslek hastalıkları sayılarının yetersiz oluşunda tıbbi, yasal ve ilgili sosyal taraflara ilişkin birçok neden sıralanabilir:
• Sağlık hizmetleri sunumunda koruyucu hekimliğin öncelikli olmaması,
• Sağlık profesyonellerinin eğitim politikalarında ve programlarında meslek hastalıklarının öncelikli alan olmaması,
• Hekimlerin bilgi ve duyarlığında yetersizlik,
• Meslek hastalığı tanı sürecinde yaşanan güçlükler,
• Meslek hastalığı tanısının işyeri ortam ölçümleri ve iş anamnezi ile desteklenmesinde yetersizlik,
• Meslek hastalığı tanı rehberlerinin olmaması,
• Meslek hastalığı kayıt sistemindeki yetersizlikler,
• Meslek hastalığı tanı standardizasyonunun mevcut olmaması,
• Birinci ve ikinci basamakta çalışan hekimlerin meslek hastalığı prosedürü konusunda bilgisinin yeterli olmaması,
• Çalışanın meslek hastalığı hakkında yeterli ve doğru bilgiye sahip olmaması,
• Çalışanın, meslek hastalığı tanısı sonucu hak ve pozisyon kaybına uğrama korkusu,
• Çalışanın, sakat ya da malul olarak ilan edilme korkusu,
• Çalışanın sigorta tazminatları hakkındaki bilgi eksikliği,
• Çalışanın, karşısında güven verecek sabit bir hekim ya da sendika desteğinin bulunmaması,
• Çalışanın, işverenle ilişkisinin bozulması ve işini kaybetme korkusu.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı