REKLAMI GEÇ

ANKARA’DAN DENİZLİ’YE…

Siyasetin gariplikleri ve cilveleri bilmeyen insanlar için çok büyük şeyler ifade eder., Bir bakarsınız sizin düşündüğünüz, birileri tarafından dile getirilince şaşırmadan “Ben demiştim” dersiniz. Bir bakarsınız, sizin yazdıklarınız birileri tarafından aylar sonra dile getirilince de bıyık altından gülersiniz. İşte, basın mensubu bir arkadaşımızın dile getirdiği Ankara-Denizli hattındaki siyasette buna benziyor. Yıllar önce, bir belediye başkanı ve milletvekilinin ülkeye hizmet edebilmesi için en az iki…

/ DENİZLİHABER / 20 Ağustos 2013 Salı, 11:20

Siyasetin gariplikleri ve cilveleri bilmeyen insanlar için çok büyük şeyler ifade eder., Bir bakarsınız sizin düşündüğünüz, birileri tarafından dile getirilince şaşırmadan “Ben demiştim” dersiniz. Bir bakarsınız, sizin yazdıklarınız birileri tarafından aylar sonra dile getirilince de bıyık altından gülersiniz.

İşte, basın mensubu bir arkadaşımızın dile getirdiği Ankara-Denizli hattındaki siyasette buna benziyor.
Yıllar önce, bir belediye başkanı ve milletvekilinin ülkeye hizmet edebilmesi için en az iki dönem seçilmesini, aksi taktirde hiçbir çalışmanın yararı olmayacağını yazmıştım. Çünkü seçilenler zaten o ilk yıllarında siyaseti ve çalışmaları öğreniyorlar. Verimli olabilmeleri içinse, ikinci dönemlerinin olması şart gibi gözüküyor. İlimizde belediye başkanlığı yapan bazı isimlerin iki dönem başkanlık yapmalarındaki başarı, bazı kendini bilen milletvekillerinin ilimiz adına başardıkları bu iki dönem formülünde yatmaktadır.

O zamanlar 57. hükümet dönemi milletvekili olan Av. Salih Erbeyin ile sohbetimiz sırasında, MHP’nin iktidar olmasına rağmen çalışmalarını tabana yansıtamadığını dile getirmiştim. Salih Erbeyin ise bana, “Denizli’nin siyaseti ile Ankara’nın siyaseti bir değil. Burada tabanı, Ankara’da ise tavanı düşünürsünüz” demişti.

İşte, basın mensubu arkadaşım; benim yıllar önce kaleme aldığım bu gerçekleri şimdi yeni imiş gibi bizlere sunuyor. Oysa, milletvekillerinin sigara paketlerinin üstüne vatandaşın isteklerini not ettiğini, paketteki sigara bitince vatandaşın isteğinin de çöpe atıldığını bilmeyenimiz var mı?

Ankara ne kadar kendini düşünürse düşünsün. Ben Denizli’yi ve Denizli’nin çıkarlarını düşünürüm. Bundan dolayıdır ki; siyasetin Ankara ayağını benim buradan vekil olarak gönderdiklerim düşünmek zorunda. Çünkü ben; onları beni temsil etsin diye gönderiyorum. Bu yüzdendir ki, Ankara siyaseti beni ilgilendirmiyor.

Ankara’daki siyasetin Anadolu’daki neferlerin çalışmalardan güç aldığını unutanlar, Ankara’dan icazet bekledikleri müddetçe bu asla değişmeyecektir. Ankara ile Denizli arasında hep böylesine fark olacaktır elbet.

Ancak.. Siyasi partilerimizin il bazındaki yönetimlerinde basiret söz konusu olmayınca genel merkez kendini bizim yerimize koyuyor. Bunu istemiyorsan, Ankara’ya sesini duyurmak istiyorsan dik duracaksın, adayını destekleyeceksin ve Ankara’ya anlatacaksın ki, başarılı olacaksın. (Adnan Keskin’in taban yoklamasına CHP genel merkezi çoğunluk isteyince ses çıkardı mı?) Bütün mesele Genel merkezin tabandan destek aldığını ve kendisinin var olma sebebinin çalışmalarınla kendin olduğunu anlatabilmektedir. Yoksa Ankara bizden farklı düşünemez.

Hatırlar mısınız? Geçtiğimiz mahalli seçimlerde kimin tarafından dağıtıldığı belli olmayan, ama benim “fikri ortaya atan ve dağıtanlarını dahi isim isim” bildiğim, hani şu meşhur MHP-CHP birleşmesi konusundaki formül var ya, birileri yine bunu ısıtmaya başladı.
AKP’lilerin “Gördünüz mü sizinkiler solcularla işbirliği yapıyor” imajı vererek, MHP ve milliyetçi tabanın oylarını alabilmek için ortaya attıkları bu fikir, şu sıralarda yine gündeme getirildi. Üstelik ısrarla vurgulanıyor. Kimler tarafından? AKP’li yandaş medya tarafından..
Mesele, MHP ve CHP’nin önünü kesmek, AKP’nin ekmeğine yağ sürmektir.
Bir anket şirketi ilimizdeki mahalli seçimlere yönelik olarak Haziran ayı içersinde yaptığı anket çalışmasında AKP ile CHP arasında 3 puanlık bir farkın olduğunu ortaya koydu. Bu fark kapanmayacak bir fark değildir. Üstelik, AKP ile CHP çekişirken; iyi bir aday ile MHP’nin aradan sıyrılması mümkün gözükmektedir.

Böyle bir ortamda iki partinin tabanını küstürmek niye?
Halkımız, artık eskisi gibi körü körüne parti de tutmuyor. Adayın kalitesine bakıyor. Mahalli seçimlerde adayın önemi ön plana çıktıktan sonra CHP-MHP birleşmesinin kime yarayacağını herkes çok iyi biliyor ve ben buna şiddetle karşıyım.

Artık bu ayakları bırakın. Artık özünüze dönün. AKP’ye formül üretmek sizlerin işi değildir. Onların sizin kadar aklı yok mu? Ülkeyi bu hale getirirken akılları vardı da, mahalli seçimlerde başarılı olmak için akılları mı durdu?
Sizlerin, AKP döneminden sonra kimlere yamanacağınızı çok merak ediyorum doğrusu…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı