ÇOK YEMEK ŞİŞMANLATIYOR

Son zamanlarda bakıyorum, hemen hemen her gazetede, haber sitelerinde ve bazı ulusal kanallarda memur ve emeklilerin zamdan nasibini almadığı, hükümetin çok az zam verdiği yazılıyor.

Hele son enflasyon rakamlarının açıklanmasından sonra verilen zamların 1.5 oranlarına düştüğü, daha maaşı almadan eridiği konuşuluyor.

Kanımca, insanımız balık hafızalı olduğundan geçmişlerini çok çabuk unutarak, çuvaldızın ucu kendilerine dokununca akılları başlarına geliyor.

Oysa, ülkemizde yıllardan beri hükümetler kaşıkla verdiklerini kepçe ile alma konusunda pek maharetlidir. Vergi cenneti olan ülkemizde elbette hazırlardan vergi almak kolay olduğundan, siyasilerimiz yeni vergi projeleri üretemediğinden bu tür vergileri hemen koyuyorlar. Ya da enflasyona endeksli ve halkımızla içli dışlı olan kalemlerin yerine, ayda bir, yılda bir alınan veya satılan kalemlerin enflasyon hesaplamasına dahil edilmesi bir gelenek halini aldı.

Yine, mevsimlik meyve ve sebzelerin fiyatlarındaki oranların düşüşü de zaten biliniyor. Böyle mevsimsel döngülerin arkasından verilen zamlar eriyorsa, haliyle zamlarda erime olacaktır.

Memur ve emekliler, halinize şükredin!

Bu enflasyon belası, ya dometesin 1.5 Tl.yi gördüğü kış aylarında olsaydı ne olurdu? Sanırım bir yarım puan daha gider ve alınan zam yüzde 1 oranlarına düşerdi.

Peki.. Memur ve emekliler bu kadar kendilerini düşünüyor da, 700 Tl. asgari ücretle yaşama savaşı veren, cambazlık yaparak geçim sıkıntısını atlatmaya çalışan açlık sınırındaki insanlarımız ne yapsın? Sizin sendikalarınız var, üstelik hükümete yakın sendikalar yetkili konumda. Onlar da ancak yüzde 4 oranında zam alabildiler. Ve onların haklarını alabilecek, seslerini duyurabilecek ağababaları olmadığı için çaresiz hallerine şükrediyorlar.

Bu memlekette memur en düşük 1200 lira almaktadır. Asgari ücretlenin iki katı. Üstelik asgari ücretle çalışan insanlar gibi bedenen ve fikren yapranma fazla değil. İşinizi yapın, fazla bağırmayın beyler!

Başbakan ne dedi, hatırlayınız. “Fazla verirsek, Yunastan konumuna düşeriz” demedi mi?

Neden anlamıyorsunuz beyler? Başbakan yalan mı söylüyor?

Çok sağlam ve hızlı büyüyen bir ekonominin krize düşmesini istermisiniz? Üç kuruş zam alacağız diye, koskaca ekonominin çökmesinin faturasını yüklenmek istermisiniz?

Bazı vakıflar başta olmak üzere, çeşitli kuruluşlar tarafından “sizin kesintilerinizden” iktidar tarafından “oy uğruna” çalışmayan ve çalışmak istemeyen kimselere verilen yardımlara niye engel olmak istiyorsunuz?

Devletin pekçok kurumu tarafından gerçekleştirilen projelere akıtılan ödeneklerin niçin önünü kesmek istiyorsunuz?

Hep kendinizi düşünmeyin. Biraz da, sizin dışınızda olan ve sosyal yardımlarla kahve köşelerinde “okey” oynayanları düşünün Memur ve emekliler!

Halka sormadan kömürü yasaklayan, klimalı odalarda bacak bacak üstüne atarak bizlerin adına karar veren kişilerce kalitesiz kömür dağıtılan garibanları da düşünün. İktidar size fazla zam verirse, halkın geri kalanı aç kalır.

Bu verdiğim örnekleri çoğaltmak mümkün. Önemli olan anlayabilmektir. Hem sonra Fazla zam, fazla yemek demektir. Bu da şişmanlık yapıyor.

2002 yılında bu iktidara oy veren sizler değilmisiniz? AKP ülkeyi çok iyi yönetir, kriz bizi teğet geçer diyen sizler değilmisiniz? Geçtiğimiz yıl da aynı oranlarda zam verdiği için hükümete teşekkür eden sizler değilmisiniz?

Kimse, “biz teşekkür etmedik” demesin. AKP’nin hiç fire vermeden oylarını yükseltmesi teşekkür anlamına gelmektedir. Şimdi bazı sendikalar çıkmış, hesap soracaklarını söylüyor. Sanırım, AKP yüzde 60 oranlarında oy ile tekrar gelecektir. Sizin hesab sormanız, ancak bu kadar olur.

Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a Allah gani gani rahmet eylesin. O olmasa, bugünkü maaşları bile alamazdınız. Bunlar da onların çırakları…

Yatıp, kalkın AKP iktidarına dua edin.