GÜVEN KAZANMAK!!!

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaş, dost meclisinde sohbet ediyorduk.

Her zaman olduğu gibi sohbetin konusu dönüp dolaşıp siyasete, dolayısı ile hükümet taraftarı olan sivil toplum kuruluşlarının, üye kazanmak için ellerindeki bütün iktidar nimetlerini koz olarak kullanmaları konuşuldu.

Özellikle son 10 yıl içersinde kurulan pek çok sivil toplum örgütünün, kemikleşmiş bir üye yapısı olan eski sivil toplum kuruluşlarını ele geçirme planı tutmayınca kurulduğunu iddia eden arkadaşlarım bile vardı.

Ancak; konuşmanın eğitim camiası ile ilgili olanı ise oldukça çarpıcı idi. Türk Eğitim Sen Sendikasına üye olan arkadaşlarım ile Eğitim Bir Sen sendikasına bağlı olan arkadaşlarımın da içinde bulunduğu bu topluluk, “Yetkili sendika” sohbetinde olayın boyutlarını tatlı sert bir tartışmaya kadar götürdüler.

“Senin sendika şöyle, benim sendika böyle” muhabbetinden ziyade; son 10 yıllık periyot içersinde Türk Eğitim Sen’e üye olan, ancak çeşitli sebepler –burada bu sebepleri yazamıyorum- yüzünden Eğitim Bir Sen’e kaymış eğitimcilerin “dostça” muhabbetinin içeriği her iki sendikanın da son yıllardaki tatlı sert mücadelesinin sert boyutlara doğru kaymış olduğunu da gözler önüne seriyordu.

Aslında, geçtiğimiz aylar içersinde Eğitim Bir Sen’in basın toplantısı düzenleyerek “Yetkili Sendika biziz” açıklamasının “ilimiz bazında” gerçekleri yansıtmadığı, ilimizde yetkili sendikanın Türk Eğitim Sen olduğu ortaya çıktı.  Hem de fark atarak birinci olan Türk Eğitim Sen eğitim camiasının kilit sendikası, en büyük sendikası ve güvenilir sendikası olduğunu ortaya koymuş durumda.

Geçtiğimiz yıla nazaran, bu yılki üye kayıtları ile Türk Eğitim Sen’in ilimizde; Eğitim Bir Sen’e 387 üye kaydı ile fark attığını dile getiren bir arkadaşım, “Yerel yönetimlerin, idarecilerin bütün engellemelerine, baskısına rağmen, bazılarının bulundukları makamları kendi büroları gibi kullanmalarına inat, hatta -duyumlara göre- bazı yerlerde sahte üyelikler yapmalarına rağmen (ki bu durum yargıya yansımış durumda) Türk Eğitim Sen ezici bir çoğunlukla ilimizde yetkiyi aldı”  dedi.

Ben, “Oldukça ilginç şeyler anlatıyorsunuz. Örnek verin bakalım” dedim.

Arkadaşım, basında çıkan haberleri misal gösterdi.

Honaz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yaşanan -toplu mail-  olayını anlattı.

Anlatılanlara göre; –basında da yer alan- olay ise şöyle “Honaz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü toplu mail sistemi Eğitim Bir Sen için kullanılmış. Honazlı idareciler tarafından, tüm okul müdürlerinin elindeki eğitimci listeleri Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bildirmeleri istenmiş. Sonra da ardından işlemler gerçekleştirilmiş. Honaz’da bütün bu baskılara rağmen, TES 105 üyede kalırken, 140 üzerindeki üye de Eğitim Bir Sen’e geçmiş.”

Duyumlarımıza göre, Honaz’daki bu durum yargıya intikal etmiş durumda.

Bir başka arkadaşım ise, Aktif Sen Sendikasının kendisini fesh etmesi ile ortada kalan üyelere Eğitim Bir Sen’in teklif götürdüğünü, 400’e yakın üyeden 300 kadarı Eğitim Bir Sen’e dönmesine rağmen Türk Eğitim Sen’in fark attığını ve eğitim camiasının güvenini kazandığını dile getirdi.

Gerçekten eğitim sendikaları arasındaki bu çekişme eğitim öğretim yılı boyunca sürüp gidiyor. Öyle ki, iktidara yakın sendika, ikbal bekleyen pek çok eğitimcinin “aldığı vaat” iddiaları üzerine üyelerini elinde tutarken, Türk Eğitim Sen’in –iktidar gibi- böylesine güçlü bir desteği olmadan eğitimcileri üye yapmasının ve elinde tutmasının düşünülmesi lazım.

Ne diyeyim?,

Bazen güçlü olan da, desteği olan da kazanamıyor.

Anlaşılan sendikalar arasındaki bu üye kapma rekabeti sanırım yıllarca sürecek.

Bizde dost sohbetlerinde üye kapma yarışlarının perde arkasını böyle yazacağız.