HADİSLERDE TÜRKLER-1

Biz, yeri geldiğinde Hz. Peygamber tarafından övgüye mazhar olan bir Millet olduğumuzu, hatta İslamın kılıcı olan bir millet olduğumuzu zaman zaman söyleriz. Ve bunun la da övünürüz.
İşte MHP eski milletvekili adaylarından Nebi Çubukcu, bana bununla ilgili uzunca bir yazı göndermiş. Benim hoşuma gitti. Ve bazı gerçekleri öğrenmek için de bu yazıyı yayınlamak istedim.
Ama uzun bir yazı olduğu için de iki makale olarak yayınlayacağım. Umarım sizinde hoşunuza gider ve kulaktan dolma bildiğimiz bazı gerçekleri, belgeli bir şekilde öğrenmiş olursunuz.

PEYGAMBERİMİZİN TÜRKLER HAKKINDA HADİSLERİ

Bu yazıyı Türk Milletinin yok sayılmak istendiği ve İslamı Araplaşmak olarak anlayanlara, bunun beraberinde Türk Milletini de Araplaştırma yaklaşımı gösterenlere, İslamiyet’te Türk Milletinin ne kadar özel bir konumunun bulunduğunu anlamaları ve İslam dinini gericiliğin sebebi sayanların da yeniden düşünmelerine vesile olması dileğiyle kaleme aldım.

Hadisleri değerli bilim adamı Prof. Dr. Zekeriya KİTAPÇI’nın kitabından naklettim. Hz Peygamber efendimizin hayatının birçok evresinde Türklerle olan münasebetlerinden de misaller vermek istiyorum.

Hz. Peygamberin amcası HARİS’in himayesinde yaşayan Süreyc ailesi Türk asıllıdır. Süreyc ailesi demircilikle uğraşmaktadır ve Müslümanların savaşta kullandığı miğfer, kalkan, zırh ve kılıçları bu aile yapmıştır.

Rüstem Paşanın (Tevarih-i Al-i Osman) KURAN da bahsi geçen ZÜLKARNEY’den maksat OĞUZ HAN olduğunu söyler.

Muhammet ümmetinin, ilk şehit kadını SÜMEYYA Yemenli bir Türkdür.

Tarihçi Diyarbekirli Hüseyin b.m.b. El-Hasan: Mısırdan Hz. Peygambere gönderilen MUKAVKIS’ın takdim ettiği 4 Türk cariyesinden MARİYE HATUN Hz. Peygamberle evlenip oğlu İbrahim’i dünyaya getirmiştir. MARİYE oğlan çocuğu dünyaya getirdiği için özgürlüğüne kavuşmuştur.

Hz. İBRAHİM’in 4 eşinden birisi KANTURA Hanımdır. KANTURA HANIM Oğuzhan’ın kızıdır. Dolayısı ile OĞUZHAN HZ. İBRAHİMİN kayınbabasıdır.

Peygamber efendimizin Türklerle münasebeti kullandığı eşyalarından da anlaşılmaktadır.
Hz. Peygamber efendimiz Türk Çadırına Türk Kubbesi adını vermiştir.

İBN-İ CERİR’den rivayet. Hz. Peygamber Hendek ve Mekke’nin fethinde Türk çadırı (Türk Kubbesi) kullanmıştır. Hz. Peygamber (11 Ocak 630) Mekke’nin fethinden sonra Mekke’ye başında Türk Miğferi, sırtında Türk Zırhı ile girdi.

İmamı Müslimin kaydettiğine göre EBU SAİD EL HURURİ’den. Hz. Peygamber ramazanın ilk on gününde itikâfa çekildi. Sonra ortasındaki on günde keçeden mamul Türk Kubbesinde itikâf buyurdu. Çadırın giriş kapısı yerinde bir hasır bulunuyordu.

Tarihçi İ.Hami Danişmend, Hz. Peygamberin bu davranışını Türklere karşı özel bir teveccühü kabul etmekte ve şöyle demektedir. Bu teveccüh o kadar büyüktür ki Hz. Peygamber bir kadir gecesi geçirmiş olduğu keçeden bir Türkmen çadırında itikâfa çekilmiş, bu suretle Türk kavmine verdiği ehemmiyeti göstermiştir.

Hz. Muhammed’in Türkler için söylediği hadisleri birlikte okuyalım.

Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse, Allah Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, kendisinin onları seveceği, onlarında kendisini seveceği bir kavim getirir ki; Onlar Allah yolunda savaşırlar ve hiçbir kınayanın kınamasından çekinmezler Bu Allah’ın lütfu inayetidir ki, onu kime dilerse ona verir Allah ihsanı bol olan, en çok bilendir (Maide suresi:54)

Bu ayet-i kerimenin, başta Vani Mehmed Efendi, Elmalılı Hamdi Yazır, Ömer Nasuhi Bilmen, Bediüzzaman Said-i Nursi ve Celal Yıldırım Hoca başta olmak üzere bir çok İslam alim ve mütefessire göre Türkler’i işaret ettiği kabul edilmektedir

Kostantiyye (İstanbul) mutlaka feth olunacaktır Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır ve o asker ne güzel askerdir Buhari (et-Trah-ul Kebir, cilt 1, kısım 2, sayfa: 81) Ahmed bin Hanbel (Müsned IV/42, kahire 1313) El-Hakim (el-Müstedrek IV/42-422, Haydarabat 1335)

Türk dilini öğreniniz, çünkü Türlerin çok uzun sürecek bir hâkimiyetleri vardır (Kaşgarlı Mahmut, Divanı Lügat-it Türk, C 1 ,s:3 -1333 İst basımı)

Benim ümmetimi öyle bir kavim sürüp, kovalayacaktır ki; onların yüzleri (yuvarlak ve) enli, gözleri (çekik ve) küçük, çehreleri sanki üzeri derilerle kaplanmış kalkanlar gibidirler Onlar üç defa Arabistan yarımadasına kadar ilerleyeceklerdir İlk istilada onların önlerinden kaçanlar kurtulacaktır İkinci istilada hücuma uğrayanlardan bazıları helak olacak ve bazıları da canlarını kurtaracaklardır Üçüncü istilada ise onların kökleri kesilecektir (Artık istilalar son bulacaktır) işte onlar Türkler’dir Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Türkler (çok yakın bir gelecekte) atlarını Müslüman mescidlerinin direklerine bağlayacaklardır Ebu Davud (Nuseym b Hammad, Kitabü’l Fiten, Atıf Ktp No: 602, V 121122)