KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK!

Günlerdir televizyonlarımızda, dünkü sosyalistlerin ve bugünkü liboşların yönettiği programlarda Anayasa değişikliği adı altında MHP adeta yargılanıyor.
“Eski” apoletli kişiler ülkücüleri yerden yere vuruyor. Birileri de onlara çanak tutuyor.
Ama 40 yılı aşkın süredir Türk siyasi tarihine damgasını vuran bir ideolojinin, bu tür laf salataları ile yıkılmayacağını ve yara almayacağını bütün kesimlerin bilmesi gerekir.

Dünya üzerinde Ülkücü ideolojisi gibi ikinci bir ideoloji yoktur. Olmadığı gibi, köklerinin derinliği, yapay siyasi oluşumlar tarafından asla bilinemez. Zaten siyasi oluşumlar, kökleri olmadığı müddetçe yaşayamazlar. Anavatan Partisi bunun en güzel örneğidir.
Hal böyle olunca, “4 eğilimi bünyemizde barındırıyoruz” diyerek; ulefa dağıtarak insanları bir arada tutmaya çalışan siyasi oluşumlar ise, hem yok olmaya mahkumdur; hem de o beğenmedikleri ideoloji partilerinin her zaman bir adım gerisinde kalırlar.

İktidar olmak her şey demek değildir. Bu köksüz partiler her hükümet olduklarında ülkemizin kimyasını bozmuşlar ve düzeltmek yine ideoloji partilerine kalmıştır.

Ben, bunu Kürşad ve 70 Türk gencinin Çin sarayını basmasına benzetiyorum…
Türlü entrika ve hilelerle Türkleri esir alan, Onları en acımasız işkenceler altında öldüren, olmayacak işlerde çalıştıran, kadınlarını cariye olarak pazarlayan Çin iktidarı; yozlaşmanın verdiği rehavet içinde eksikliklerini göremeyince Türk gençleri Çin sarayında korku salmışlardır.
Bu baskın neticesindedir ki, Türkler birlik olmuşlar ve yine Dünya’nın en kudretli imparatorluklarını kurmuşlardır. Tarihe bakınız, kendi ellerimizle kurduğumuz imparatorlukları, yine kendi ellerimizle tarih sayfalarına gönderen Türklerdir. Bunun dünya üzerinde ikinci bir örneği yoktur.

Biz Türkler, cesur ve gözü kara olduğumuz gibi, sabır denilen nazlı duyguyu her zaman en sonuna kadar iltimas geçerek kullanmışızdır. “Sabır taşı çatlardı! Sözünün Türkler için geçerliliği “Bıçak kemiğe dayandı.” Veya “Sonuna kadar sabrımı zorladım” anlamlarına gelmektedir.

Demek istediğim şu ki; rüzgar kaya parçasından sadece toz götürür. Solcular dahil, AKPliler ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar MHP kayasından küçük bir parça bile koparamazlar. Eskisi ile yenisi ile ülkücüler yeri ve zamanı geldiğinde gereken cevabı vereceklerdir. Bundan hiç kuşkum yok.
Ancak, Ülkücü geçinen, Eski ülkücü apoletlerini “paye” gibi taşıyan; hani ülkücü olamayıp ta, Ülkü ocaklarında pişen “aş”lardan yeterince alamayanlar, o halleri ile diğer partilerin zirvesinde yöneticilerdir. Ve onlar, düzenlerinin bozulmasını istemedikleri için hep etraflarına ulefa dağıtmaya, korku imparatorluğu içinde yaşamaya ve yaşatmaya çabalarlar.

AKP’nin bugün yaptığı budur.
Ama erimeyi ve yozlaşmayı önleyemezler. Eğer AKP kurulduğu yıllardaki konumunu koruyabilseydi bugünkü ortamda olmazdı.
Ama ikbal peşinde koşanların, “vatan, millet” destanlarını “angarya” olarak görenler ceplerini doldurmak için yıllardır parti parti dolaşanlar, bugün AKP kurucularından ve sevdalılarından daha fazla AKPli olmaları yüzünden AKP bu hallere gelmiştir.

Ama 40 yılı aşkın Türk siyasetine damgasını vuran ülkücüler ve MHP hala yozlaşmadan, eğrilmeden dimdik ayaktadır.
Üzerlerinden 12 Eylül gibi tanklar geçmesine rağmen, bugün hala ayakta olan Ülkücü İdeoloji son olaylarla üzerindeki “Eski apoletli” tozlarını silkelemiş, geleceğe umutla bakmaktadır.
Kim ne derse desin, Güneş balçıkla sıvanmaz..
Ve.. Korkunun ölüme faydası yoktur…