REKLAMI GEÇ

NEREYE GİDİYORUZ?

Bu yazıma kimse alınmasın, kimse kızmasın. Sadece okuduktan sonra biraz düşünmenizi istiyorum. Çünkü, eğitim ve kültürel olaylarda, ya biz çağın gerisinde kaldık; ya da, eskiden “eğitim aileden başlar” düsturunun unutulmaya yüz tuttuğunu bilmenizi istiyorum. Ve, okullarımızda da öğrenciler yarış atlarına döndürüldüğünden, eskisi gibi birey ve ailenin ahlaki yapısına yönelik bir eğitimin verilmediğini düşünüyorum. Bu yazımı, birkaç olay ile yazı dizi gibi aktarmak istiyorum. Öncelikli…

/ DENİZLİHABER / 13 Aralık 2010 Pazartesi, 14:53

Bu yazıma kimse alınmasın, kimse kızmasın. Sadece okuduktan sonra biraz düşünmenizi istiyorum. Çünkü, eğitim ve kültürel olaylarda, ya biz çağın gerisinde kaldık; ya da, eskiden “eğitim aileden başlar” düsturunun unutulmaya yüz tuttuğunu bilmenizi istiyorum.
Ve, okullarımızda da öğrenciler yarış atlarına döndürüldüğünden, eskisi gibi birey ve ailenin ahlaki yapısına yönelik bir eğitimin verilmediğini düşünüyorum.
Bu yazımı, birkaç olay ile yazı dizi gibi aktarmak istiyorum.

Öncelikli şunu belirtmek isterim ki; yeni yetişen nesil, gerçekten bomboş, haylaz ve başkasının haklarını çiğneyen ve vurdumduymaz bir şekilde yetişiyor. Aile terbiyesinden yoksun, iki veya üç arkadaş bir araya gelince istediğini yapan, ihtiyarlara, kendisinden büyüklere saygısı olmayan, küçüklerini korumayan bir nesil olarak geliyor.
Geçtiğimiz günlerde Belediye otobüsünde geliyorum. Arka sıralarda birkaç tane okul öğrencisi genç hem şakalaşıyorlar, hem de yüksek sesle müzik dinliyorlar.

Arka taraflarda oturan birkaç kişi, gençlerin bu durumundan rahatsız oldular ki, geriye doğru sert bakışlar gönderdiler. Tabi okullu gençlerimiz buna aldırış bile etmeden yüksek sesle küfürlü şakalarına ve müzik dinlemelerine devam ettiler.
Üstelik, ayakta olan birkaç yaşlıya, bırakın yer vermeyi, şakalarının arasında ince ince espri bile yapıyorlardı.
5 dakika sonra gençlerin bu hareketlerinden bunalan orta yaşlı bir vatandaş, ayağa kalkarak, “Gençler ayıp oluyor ama. Bu belediye otobüsü. Seslerinizi alçaltın ve şu müziği kesin” dedi.

Ama kimin umurunda. Gençler tabi caiz ise, tınlamadı bile. Aynı şekilde hareketlerine devam ettiler. Belli ki, her gün onları taşıyan şoförler bıkmışlardı. Ondan dolayı da ses bile etmiyorlardı. Alışkanlık yani..
Bayramyerine kadar öylece geldik. Gençlerin taşkınlığı koca otobüs içindeki insanları bıktırmasına rağmen, korkudan mıdır, yoksa boş vermişlikten midir bilmiyorum, o orta yaşlı beyden başka kimsenin sesi çıkmadı.
Bu gençler, otobüs içindeki lakayıt durumlarını evlerinde yapıyorlar mı acaba, çok merak ediyorum. Çünkü kıravatları bellerinde, yaka paça açılmış, çantaları yerlerde sürünüyor. Ellerinde sesi açılmış, müzik dinlenen cep telefonları ile bana ABD’nin ünlü Harlem’ini hatırlattılar.

Birden kendi öğrencilik yıllarımı düşündüm. Kaldırımda yürürken bile, öğretmenimi görünce kaldırım değiştiren ben, acaba gençliğimi yaşamadım mı? Bizim öğretmenlerimize, büyüklerimize olan sevgimiz ve saygımız korkudan mı ibaretti?
Bizler de, otobüslerde taşkınlık yaptık mı? İhtiyarlara yer vermeden, şakalarımıza onları konu yaptık mı?
Düşündüm hep.
Ama inanın bulamadım.

Bu gençler gibi, taşkınlıklar yapmadık. İnsanları hor görmedik. Üçümüz beşimiz bir araya geldiğinde, çete oluşturur gibi hareket etmedik.
Çünkü bizler; başı boş bırakılmadık. Ailelerimiz toplum ahlakını öğretti bizlere. Öğretmenlerimiz ailemizin verdiği öğütleri ve eğitimi pekiştirdiler.
Sanırım mesele burada başlıyor…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı