REKLAMI GEÇ

SEÇİMLER ÜZERİNE.1.

Yaklaşık 30 yıldır basın mesleği içinde siyasi haberlerde pişmiş, siyasetin nabzını iyi bilen birisi olarak son seçimlere kadar hep yanılma paylarım yüzde 2 veya 3 gibi oldu. Gerçi bu 2002 seçimleri, 2007 seçimleri ve 12 Haziran seçimlerinde de “acabalar” içindeki görüşlerim pek öyle yanılgı içine düşürmedi beni. Ama yorum yapmaya da fırsat bırakmadı. Yaşadığımız Referandum ve Mahalli İdareler seçimlerinin sonuçlarına bakarak, 12 Haziran 2011…

/ DENİZLİHABER / 16 Haziran 2011 Perşembe, 15:17

Yaklaşık 30 yıldır basın mesleği içinde siyasi haberlerde pişmiş, siyasetin nabzını iyi bilen birisi olarak son seçimlere kadar hep yanılma paylarım yüzde 2 veya 3 gibi oldu. Gerçi bu 2002 seçimleri, 2007 seçimleri ve 12 Haziran seçimlerinde de “acabalar” içindeki görüşlerim pek öyle yanılgı içine düşürmedi beni. Ama yorum yapmaya da fırsat bırakmadı.

Yaşadığımız Referandum ve Mahalli İdareler seçimlerinin sonuçlarına bakarak, 12 Haziran 2011 Genel seçimlerini okumaya çalışan meslektaşlarım gibi yanılgılar içine düşmedim. Onlar gibi belirli bir partinin hegomanyasında veya desteğinde yorumlar hiç yapmadım. Ama AKP’nin iktidar olduğu 2002 seçimlerinden bu yana hep yanılgılar içinde oldum.
Bu yanılgıları düşündükçe içim içimi kemiriyor. Çünkü, yıllardır siyaseti takip eden insanların, İstanbul’da masa başında Anadolu’daki oyların dağılımını yapan basın mensuplarının, Televizyon ekranlarında AKP’ye methiyeler düzen spiker ve yazar eskilerinin paylaştıkları ile, sandıktan çıkan oyların hemen hemen aynı çıkması beni kara kara düşündürdü.

Fatih Altaylı’nın, ısrarla “MHP baraj altında kalır” diyenlere “MHP barajı rahat geçer. Masa başında oy dağıtımı yapmasınlar” sözleri, Araştırma şirketi sahiplerinden Hakan Bayraktar’ın “AKP bu seçimlerde yüzde 38 oranlarında kalır. Bu da 240 ile 280 arasında milletvekili eder” demesi gibi alışılmışın dışındaki birkaç sözün takipçisi oldum.

Seçim süreci ilerleyip, sona yaklaştıkça bu söylemler hep geride kaldı. Son 10 güne kadar diğer televizyon kanallarına çıkarılmayan Bayraktar, nedense hemen AKP yanlısı bir kanala çıkarıldı. Şirketinde mali sorunlar olduğunu belirtilen Bayraktar, bu kez kendini bile yalanlarcasına yüzde 40-50’lerden bahsetmeye başladı.

Ve, ardından 17 milyon fazladan oy pusulasının basıldığı haberi basınımızda küçük sütunlarda yer aldı. Cumhuriyet tarihinde şimdiye kadar fazladan olarak yüzde 2 veya yüzde 3 oranlarında fazla oy pusulası basılıyordu. Ama son iki seçimdir basılan fazladan oy pusulaları neredeyse yüzde 40 oranlarında olmaya başladı.

Dikkat edin; 17 milyon oy pusulası. MHP bile 5 milyon oy ile yüzde 13 oranlarında oy alarak meclise girdi. Basılan fazla oy pusulaları MHP’nin oylarının 3 katı. Yani yüzde 39’lara varan bir meblağ.
Üstelik, 2002 yılından bu yana çöplüklerde, bazı siyasi partilerin içlerinde üzerine mühür basılmış oy pusulalarının bulunması ile bu fazladan basılan oy pusulalarını bağdaştırdığımızda mükemmel bir organizasyon olduğu insanın aklına getiriliyor.

Burada amacım kimseyi suçlamak, sorgulamak değil. Benim aklımın almadığı olayları sorgulamak.
Çünkü insan aklının alamayacağı, mantıklı olmayan nitelikteki bazı olaylar, insana ister istemez “acaba?” sorusunun cevabını aramaya yöneltiyor.

Bir arkadaşım, sandık görevlisiydi. Akşam saatlerinde oy verme işlemi bitip, sayım yapıldıktan sonra Yüksek Seçim Kurulu’nun toplanma merkezine gittiğinde, sandık teslim etmek isteyen 150 görevlinin sırada olduğunu, üstelik sandık sonuçlarını yaklaşık 10 dakika işlem yapılarak teslim ettiklerini, sırada olduğu zaman (saat 18.45 sıralarında) seçim sonuçlarının açıklanmaya başladığını ve ilk etapta sayılması mümkün olmayacak bir şekilde yüzde 17 oranlarında oyun sayıldığının televizyonlardan ilan edildiğini söyledi. Ve bunun mümkün olmadığını; doğu ve güney doğu illerindeki oy sayımının bir saat erken olmasına rağmen, yüzde 17 oranlarında sayımın bu bölgelerimizdeki şartlar sebebiyle gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını söyledi.

İşte bunları aklım almıyor. Lütfen birileri çıksın ve bunun sırrını anlatsın.

İşlemler bu kadar yavaş işlemesine rağmen, nasıl oluyor da yüzde 17 dolaylarındaki oylar aşağı yukarı 45 dakika içersinde hemen sayılıyor ve açıklanıyor? Fazladan basılan bu oy pusulaları ne işe yarıyor? Sandığa giren oy pusulaları, (geçtiğimiz yıllardaki seçimlerde) çöplüklerde ne arıyor?
Bütün bunların mantıklı bir açıklaması olmalı.
Benim aklım almıyor, aklı alan birisi varsa, bana açıklasın lütfen…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı