REKLAMI GEÇ

İhracattaki düşüşte azalma var diye seviniyorlar

İhracattaki düşüşte azalma var diye seviniyorlar

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Masum Türker, DSP Genel Sekreteri ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin kızının düğününe katılmak için ilimize geldi. Parti binasında basın mensuplarıyla bir araya gelen Türker, ihracat rakamlarını değerlendirdi.

/ DENİZLİHABER / 1 Ağustos 2009 Cumartesi, 16:00

DSP Genel Başkanı Masum Türker, Denizli’de açıklanan Temmuz ayı ihracat rakamlarının, ihracattaki düşüşün devam ettiğini gösterdiğini ifade ederek, ”Rakamlardan görüldüğü gibi ihracat yine düşmeye devam ediyor. Bu ay düşüş biraz daha az olmuş diye seviniyorlar. Türkiye ekonomisinde eskiden büyüme olduğunda seviniliyordu. Gerileme oranının ivmesi azalmış diye sevinir hale geldik” dedi.
DSP Denizli İl Başkanlığı binasında basın toplantısı düzenleyen Türker, krizden etkilenen gelişmekte olan ülkelere, gelişmiş bazı ülkeler tarafından 10 trilyon dolar yardım yapıldığını, ancak Türkiye’nin bunlardan istafe edemediğini söyledi.
Bunda hükümetin yaklaşımının olumsuz yönde etki ettiğini belirten Türker, şöyle konuştu:
”Şu anda dünyada kirzden zarar görenlere çeşitli gelişmiş ülkelerin yapmış olduğu yardım 10 trilyon dolar civarında. Türkiye’deki krizde faturanın ödenmesinde maalesef devletin diğer ülkelerdeki gibi rolünün olmadığını görüyoruz. Bunda hükümetin olumsuz yaklaşımı önemli. Hükümet, icraatlarında taraflı davrandığını görüyoruz. Özellkle son çıkarılan teşvik programında, Denizli’nin elindeki olanaklarının, daha da daraltıldığını görüyoruz. Gelişmeyi bir tarafa bırakın, buradaki bazı tesislerin civardaki illere taşınmasına neden olabilecek bir yapı ortaya çıkmıştır. Denizli’ye bu kadar acımasız davranan hükümet, gelişmekte olan bölgelere de acımasızca davranmakta ve taraf tutmaktadır.”
Denizli’nin, Türkiye’nin ekonomisine değerlendirilmesinde önemli illerden biri olduğunu vurgulayan Masum Türker, Denizli’ye bakarak Türkiye ekonomisinin nerede olduğunu görmenin mümkün olduğunu, bu ilden bakılınca durumun olumsuz olduğunun hissedildiğini savundu.
Konuşmasında, son dönemde Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile ilgili tartışmalara da yer veren Türker, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Güneydoğu Anadolu bölgesindeki sorunda, bir dar noktada kürt sorunu şeklinde değerlendirerek çözümlerin arandığı bir noktadayız. Biz DSP olarak ekonominin herşeyin damarı olduğunu herşeyin ana kaynağı olduğunu bilen bir parti olarak, şu anda güneydoğu anadolu da özelde kürt sorunu olarak nitelendirilen sorunun çözümü için iki temel çözüm önerimiz vardır.”
DSP’nin birinci önerisinin bölge ekonomisinin iyileştirilmesine yönelik olduğunu anlatan Türker, ”Bu bölgede ekonominin iyileştirilmesi yönünde devletin yatırımcı olarak rol almasıdır. Yapacağı yatırımlar başka yatırımları üreten nitelikte olmalı ki oralarda iş ve mülkiyet anlayışı gelişince, hem yaşayan kürt kökenli vatandaşların sorunu çözülür, hem de insanlar iş aş sahibi olup, mülkiyet edinme anlayışı edinince de, törer kendiliğinden çözülür. Bizm 1999-2002 yılları arasında uyguladığımız politika bu idi. bu politika sonuç vermeye başlamıştı. Bu politika sosyal politikalarla desteklenmesi gerekir” diye konuştu.
Türker, partisinin ikinci çözümün önerisinin, örgütlenerek ifade etme özgürlüğü ve seçimlerdeki barajların düşürülmesine yönelik olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
”Türkiye’de kökeni ne olursa olsun, insanları kendini ifade etme ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanması gerekir. Bu konudaki özgürlük siyasal alanda olur. Siyasal özgürlükte seçim barajlarının indirilmesiyle olur, sıfıra indirilmesiyle olur. Seçim barajlarını sıfır tutarsak, insanların ifade etme özgürlüğünü sağlarsak, bu takdirde Türkiye’de herhangi bir sorundan söz edilemez. Siyasi olarak milletvekili çıkarır duruma geldiklerinde, mecliste kendilerini ifade edebilir konuma geldiklerinde, sorunların tamamı demokratik yöntemlerle çözülmüş olur. Ekonomide özgürlük, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ele alınmazsa geri kalan tüm çözümler, gerçek çözüm olmaz. Ulusual birliği bozan sorunlar olur, başka bölgelerin, başka unsurların tahrik olmasına yol açar. Sayın Cumhurbaşkaşkanıyla görüşmemde bunları dile getirdim. Geri kalmışlığı yenmenin tek yolu, insanların kendini ifade etme, örgütlenerek talep etme özgürlüğünün sağlanmasıdır. Bu konuda siyaseten tıkanma olursa, araya başka talepler ulusal birliği bozmaya başlayan talepler gündeme gelmeye başlar ki, hükümet işi daha da çarpıtabilmek için bu yola başvurmaktadır.”

Masum Türker, basın toplantısının sonunda, bir gazetecinin ”Türkiye Büyük Mİllet Meclisi Başkanlığı seçimindeki tavrınız ne olacak?” şeklindeki sorusuna şu cevabı verdi:
”Önce adayları göreceğiz. Parti olarak bağlayıcı karar alamıyoruz. Yasaktır iç tüzük gereği. Arkadaşlarımız kendi aralarında görüşbirliği oluşturabilmek için görüş alış verişinde bulunacaklar. Adayların belirlenme saatine kadar bekleyeceğiz. Acele etmiyoruz. DSP’den aday çıkarma konsunda bir değerlendirme yapacağız. Aday mı çıkaracağız, yada arkadaşlar bir adaya mı yönlenecekler, şartlar oluşunca buna karar vereceğiz. Geçen seçimde arkadaşlarımız Köksal Toptan’ı desteklediler.”
Bir başka gazeticinin, ”hakim ve savcı atamaları ile ilgili olarak yaşanan krizi nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki sorusunu cevaplandıran Türker, yaşanan bu süreç sebebiyle Adalet Bakanı’nın istifa etmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle dedi:
”Bu tartışmlar sonucunda Adalet Bakanının istifa etmesi gerekir. Hakim ve Savcılar Kurulu’nun işleyişinde sekreterya işlevini, atama ile ilgili ilk önerileri Adalet Bakanlığı hazırlar. Hakimler ve Savcılar Kurulu hiç bir zaman noter değildir. Çoğunlık sende diye, Cumhurbaşkanı noter gibi davranırsa Türkiye’de bir kaos yaşanır. Hakimler ve Savcılar Kurulu’ndaki liste ile ilgili, eğer Başbakan açıklama yapıp, ‘bu listeyi onaylamaları gerekir’ diyorsa, bilmemesi gereken, gizli olarak hazırlanması gereken Adalet Bakanlığı’ndaki listeleri onayladımı ki Hakimler ve Savcılar Kurulu tartışmadan, kamuoyu ile paylaşmadan bir duruş sergiliyor. Bu son tartışmaların tamamının, yakın tarihte Türkiye’de atama bağlamında, yeniden yürütmenin emrine sokma tutumu ve davranışı olrak görüyoruz. Bunu son derece sakıncalı buluyoruz. Hakim ve savcı atamaları ile yaşanan tartışma sonucunda, daha yeni atanmış olsa da, Adalet Bakanı istifa etmelidir.’

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı