“İrticayla korkuttular”

AK Parti Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel, il teşkilatında İl Başkanı Bilal Uçar, Merkez İlçe Başkanı Uğur Erdoğan ve partililerin de katıldığı bir basın toplantısı düzenledi. AK Parti Denizli İl Başkanı Bilal Uçar ve Merkez İlçe Başkanı Uğur Erdoğan’ın Denizli’deki referandum sonuçları ile ilgili değerlendirmelerde bulunduğu toplantının ardından söz alan AK Parti Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel, referandum öncesi yaşadıkları ve duyduklarının kendisini şaşkına çevirdiğini söyledi. Referandum öncesi bir mahallede bayanların kendilerine, “Başbakan her gece Denizli’ye gelip Belediye Başkanı Nihat Zeybekci ile birlikte nerede arsa varsa kapatıyormuş doğru mu?” sorularıyla karşılaştıklarını belirten Yüksel, “Böyle bir ucubeyi muz cumhuriyetinde konuşsan inandıramazsın. Böyle bir şey olabilir mi? Başbakanın işi yok da, günde iki yerde miting yapacak, akşam Denizli’ye gelecek yer kapatacakmış. Yeni otele başbakan ortakmış. Ya hiç mi yer kalmadı da Denizli’ye gelecek? Herşey yalan iftira” dedi.

12 Eylül referandumunda Ege ve Trakya’daki kırmızı şeridin sebebinin irtica olduğunu belirten Mehmet Yüksel, şöyle konuştu: “Bu insanları okulları otobüsleri haremlik selamlık yapacaklar diye korkuttular. Ben Anavatan Partisi’nden geliyorum, 5 yıldır bu partideyim. Ben böyle bir şey görmedim. İnsanları korkuta korkuta nereye varacaksınız.”

Tüm fikirlere saygıları olduklarını belirten Yüksel, sözlerine şöyle devam etti: “Benim kızdığım ve üzüldüğüm, yıllardır fikir ve düşünce özgürlüğü diye sol elini havaya kaldıranların kendilerinden başka hiç bir fikre tahammülleri yok. Acı tarafı bu. Yıllarca sokaklarda yürüdüler. 141 ve 142. maddeye hayır dediler. Bu yasağı rahmetli Turgut Özal kaldırdı. Yine onlara nasip oldu. Onların sadece söylemlerinde bu var, gerçekte bu yok. Kendi düşüncelerinden başka düşünceye tahammülleri yok. Böyle bir demokratlık, sosyalistlik olmaz. Zaten Avrupa’daki sosyalistler Türkiye’deki sosyalistlere şaşırıyor. ‘Sizin yapmanız gerekeni AK Parti hükümeti yapıyor’ diyorlar. Yıllardır öyle olmuş. Önce Özal yapmış şimdi AK Parti yapıyor. Bütün değişim ve devrimleri merkez sağ partiler yapmıştır. Tahammülsüzlük burada.”

Sürekli olarak bölücülük ve irtica konularının gündeme getirildiğini kaydeden AK Parti Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de bölücülükle ilgili tehlikeler var. Bu konuda da elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu defa onla görüştün bunla görüştün bilmem ne yaptın diyorlar. Ama bu meselenin çözülmesi lazım. BDP diye bir parti resmi ve legal olarak şu an mecliste. Ana muhalefet ve diğer partiler baraj yüzde 5’e düşsün diye bağırıyor. Daha çok parti girsin diye. O zaman BDP’nin mecliste olmasını yadırgamamak lazım. Seçimle geliyor, legal bir parti. Ben onla görüşmeyip kiminle görüşeceğim? O zaman BDP’yi meclise girmesini yasaklayalım varsa öyle bir şey. Bir yandan yüzde 5’e indir diyorsun barajı. Herkes temsil edilsin diyorsun, bir taraftan da BDP ile görüştüğümüz için hain ilan ediyorsun. Böyle bir mantık olabilir mi? Kan dursun diyorsun, hain ilan ediyorsun. Bu kan durmalı mıdır? Durmalıdır. Yazıktır, günahtır. Doğudaki, güneydeki vatandaş benim de vatandaşım. Ama bu hiç bir zaman Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan Türk vatandaşların hakkı yoktur anlamına gelmez. Ama gündemde bugün bu var. Şu an dış güçler ve onun içindeki yardakçıları Kürt vatandaşlarımız üzerinden siyaset üretiyor. Birileri de farkında olmadan onların değirmenine su taşıyor. Acı olan bu. Paçamızdan çekmeyi bıraksınlar, bu ülkeyi abat edelim.”

Türkiye’yi köyüyle, ilçesiyle, kentiyle kalkındırmaları gerektiğini ifade eden Yüksel, şunları söyledi: “Yıllarca beraber yaşadığımız bu insanlarla bir sıkıntımız yok. Ama çeşitli hile ve tahriklerle, falan yerde insanları tahrik etmek için bombaladık, bu sistemin içinde vardır diyebiliyor insanlar. Bunu söyleyebiliyor. Çok iyi niyetle yapılmış olabilir ama bugün öyle algılanmıyor. Biz huzur istiyoruz. Biz barıştan, insanların dertlerinin sona ermesinden yanayız. Türkiye Cumhuriyeti’nde bütün insanların gelişmiş ülkelerdeki gibi, müreffehlik, refahlık anlamında ne varsa onları o hale getirmek istiyoruz. Ülkümüz idealimiz budur.”