“Katliamdan biz de sorumluyuz”

AYSİAD (Avrasya Yönetici Sanayici ve İşadamları Derneği) Denizli Şubesi Başkanı Mustafa Koç, Doğu Türkistan’da, 169 Uygur Türkü’nün kurşuna dizilmesinin ardından yaptığı açıklamada, bu katliamdan Türkiye’nin de sorumlu olduğunu söyledi. Koç, “Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türklerinin hak arama çağrısı ölümle sonuçlandı. Çin polisi dünyanın gözüne baka baka çocukları, kadınları, gençleri öldürdü. Müdahalenin ardından 1500 kişi akşam evlerinde çaresiz otururken yapılan ev baskınlarında gözaltına alındı. Birçok konuda olduğu gibi dış politikada da pek başarılı olamayan Türkiye’den cılız birkaç ses yükseldi. Fakat olaylara karşı Çin yöneticileri hemen sert cevap verdi ve ertesi gün olayların sorumluları idam edilecek dedi. Türkiye olarak laftan öteye gidemedik. Dost ve bu konulara duyarlı ülkeleri harekete geçiremedik. Çin ilan ettiği kararına toplu bir eylem veya itiraz gelmeyince yeniden atağa geçti. Ve 18. Temmuz Cumartesi sabahı 196 suçsuz Uygur Türkü kurşuna dizildi” dedi.

Koç, “196 Uygur Türkü’nün kurşuna dizilerek hunharca katledilmesinde Türkiye olarak en çok bizim beceriksizliğimiz yatmaktadır. Dünya ile entegre olmuş, Asya’da, Balkanlar’da ve Orta Doğu’da Liderliğe oynayan bir Türkiye’nin artık Türk Dünyası politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve uzun vadeli stratejik hedeflerini belirlemesi gerekir. Türkiye bu bölgenin adı konulmamış lideridir. Türkiye bilerek veya bilmeyerek lider olma arzusunu da birçok politikasında da sergilemektedir. Ancak eylem ve uygulamaları halen çok zayıftır” dedi

Koç, “Uygur Türklerinin tamamen haklı oldukları bu davalarında dış politika uzmanlarımız Çin’in çok net açıklamaları karşısında bile sessiz kalmışlar, bir plan geliştirmemişler ve Türk Dünyasında, İslam Dünyasında, Avrupa’da kamuoyu oluşturamamışlardır. Halbuki sıkı bir telefon trafiği sonucunda Türk Cumhuriyetleri, Rusya, Balkan Ülkeleri, İslam Konferansı Örgütü üyesi ülkeler bu konuda bilgilendirilebilir ve Çin’e toplu bir tepki, deklarasyon ve hatta uyarı bile verilebilseydi, bu Uygur fidanları bugün kurşuna dizilmeyecek, hatta akibetleri halen belli olmayan 1500 Uygur Türkü serbest bırakılacaktı. Böyle başarılı ve toplu bir tepki sonrası çok merak ettiğimiz ve Çin’e karşı kaybetmekten korktuğumuz ticari itibarımız, kamuoyu yarattığımız ülkeler nezdinde yükselecekti. Yeni pazarlar ve ticari ortaklar kazanacaktık” dedi.

Koç, “Sadece her yıl Çin’den aldığımız 15 milyar dolarlık adi Çin mallarından vazgeçecektik. Bundan mı korktuk. Bundan korkması gereken aslında Çin’dir. Çünkü biz Çin’e sadece 1 milyar dolarlık mal satıyoruz. Geçen ay Sayın Cumhurbaşkanımızın da katıldığı Çin gezisinden sonra bu satışları 2 milyar dolara çıkarmayı hedefledik. Bunun için mi bunca sessizlik ve zulmü görmezden gelen bekleyiş” diye konuştu.

Koç, “Aynı zamanda haklının yanında olmanın da kuralları göz ardı edilmemelidir. Evet. Uluslararası tepki, mitinglerle, Türkçe yazılarla, şiirlerle kalmamalı bu tepki! Hemen müşterek bir Doğu Türkistan deklarasyonu yayınlanmalı. Israrla orası Türk toprağıdır, Uygur Türklerinin toprağıdır ve öyle de kalacak denilmelidir. Asya, Orta Doğu, Rusya ve Balkan ülkelerini sürekli bilgilendirelim, İnternet sayfalarına mesaj bırakalım, bu ülkelerin destek olduğu Tibetliler ve Dalai Lama’yı desteklediğimizi açıklayalım. Açlıkla, krizle boğuşan Çin Türk Dünyasına ihracat yapmak isteyecektir. Ticari ilişkilerimiz bundan zarar görmeyecek, aksine kısa ve orta vadede Türk üreticisi fayda görecektir. Avrupa’nın sokmadığı Çin’in adi, işe yaramaz malları ülkemize de girmemiş olacaktır. Üzerinde ´ P.R.C, Made in China´ yazan bütün eşyalardan uzak durmayı özendirmeliyiz, bunları ithal etmekten, toplum olarak almaktan vazgeçelim. Aldığınız her Çin malı, kan ve gözyaşı olarak Doğu Türkistan´a ve Tibet’e geri dönecek” dedi.