REKLAMI GEÇ

VAY HALİMİZE(!)

4 Kasım 2009 Çarşamba

Dünya medyasında köşe yazarlığı çok ciddi bir iş olarak algılanır. Her canı isteyene köşe açılmaz. Çünkü köşe yazarlığı birikim ister, okumak ister, imla ister, sağlam bir dünya görüşü, evrensel ve tarafsız bir bakış ister…

Biz de ise bu kriterlerin hiçbir önemi yoktur. Herhangi bir medya kuruluşunda dayınız, eşiniz, dostunuz ve ahbabınız olması yeterli. Buna bir de siyasi altyapınızı da eklediğinizde, muzlu pastanın kreması gibi olur…
Kısacası yeme de yanında yat…

Yaygın medyada adam gibi köşe yazarı bulup okumak, artık ayrı bir maharet gerektirir oldu. Yerel medyada ise durum çok çok daha berbat durumda…

Özellikle ‘dar alanda paslaşmalara’ müsait bir zemini olan yerel medyada köşe yazarı olmak, sokakta simit satıcısı olmaktan daha kolay…

Çünkü simit satıcısından bile belediyeler ruhsat istiyor. Bununla da kalınmayıp belirli hijyenik kurallara göre satış yapılması şart koşuluyor.

Köşe yazarlığı içinse hiçbir kriter yok.
Okuman önemli değil…
Yazman varsa, elin de “tek tek basarakdan” nağmeleriyle tuşlara dokunabiliyorsa mesele yok…
Yaz babam yaz…
İçerik, nitelik, okuyucuya bir şeyler aktarma sorumluluğu hak götüre…

Özellikle yerel gazeteleri takip edenler, son yıllarda fütursuzca artan köşe yazarlığı seviyesizliğini kahrolarak izliyorlardır sanırım…

Bu seviyesiz köşe yazarları takımının, beni en çok kızdıran kısmı ise kendisine ayrılan sütunlara, kendisinden tek bir kelime bile yazmayıp(yazamayıp), en son okuduğu kitabın bir bölümünün yeni baskısını yapmasıdır.

Bu arkadaşlara önerim, okuduğundan bir şeyleri kılavuz olarak önüne al; ama olduğu gibi noktası virgülüne dokunmadan “benim köşem” diyerek insanların önüne koyma.
Biraz utan. İstersen biraz da sıkıl…

Diğer bir bölümü ise “yayın organı benim kardeşim” edalarıyla hareket edip köşe yazarlığı yerine, rezalet yaşatanlar.

Bu tiplerin, özellikle dil bilgisi ve imla kuralları konusundaki cehaletini “Ben yerel dille yazıyorum(!) kardeşim…” diyerek örtbas etmeye kalkması, mizah dergilerine köşe konusu olabilecek potansiyeli taşıyor.

Bir de gaza gelip kasıtlı bakanlar ve köşe yazarlığının üreten insanlara hakaret etmek olduğunu sananlar var ki, bunların açtığı yaraları tedavi etmek hemen hemen imkansız gibi bir şey…

Bereket versin ki bu memleketin okuyan insanları, bu tipleri yakından tanıyorlar; adam olanla, olmayanı, gazeteci olanla olmayanı, yazar olanla olmayanı AYIRABİLİYORLAR…

Yoksa vay halimize…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı