REKLAMI GEÇ

DENİZLİ’NİN SUYUNU İÇEN…

9 Mayıs 2014 Cuma

Bizim sitede, denizlihaber.com’da, farklı bir “Denizli refleksi” var.
“Denizli” denildi mi akan sular durur.
Bir haber, bir köşe yazısında Denizli adı geçmeyedursun.
Hep birlikte o konuya odaklanıyor haber merkezi.
Ya da uzak diyarlardan bir Denizlili mi aradı?
Bizim baş tacımızdır, onunla bir daha bağı koparmayız.
Denizli’nin suyunu içip, ekmeğini yiyen bu kenti nasıl unutmuyorsa, biz de onları unutmuyoruz.

İşte en yeni örnek!
Avukat Şule Nazlıoğlu Erol…
O’nu tüm Türkiye, Anayasa Mahkemesi önünde gerçekleştirdiği “Adalet Nöbet” ile tanıdı.
Biz de Hürriyet’te Yılmaz Özdil’in köşesinde, “eş durumu tayiniyle Denizli’ye gittiler” bölümünü cımbızlayarak Denizli ile bağının peşine düştük.
Avukat olduğuna göre, Denizli Barosu’na kaydı olmalıydı.
Baro Başkanı Müjdat İlhan’dan rica ettik.
Duyarlılığı için teşekkür ediyoruz. Kayıtlara baktı, 15.03.1978 tarih ve 352 sicil numarasıyla baroya kaydının yapıldığını bulup çıkardı.
Sonrası da bizim işimizdi.

Cep telefonuna mesaj gönderdim, görüşmek istiyoruz diye…
O yoğunluk içerisinde duyarlılık gösterip dönüş yaptı ama öyle gürültülü bir ortamdı ki, birbirimizin söylediklerini anlamakta güçlük çektik.
Daha sakin bir anda görüşmek üzere telefonu kapattık.
Akşam bir daha konuştuk.
Eylemiyle ilgili söylediklerini ”Adalet Nöbetçisi’nden Denizli’ye selam var” haberimizde okuyabilirsiniz.
Buradan aracı olacağımız ise Denizli ile ilgili sözleri.
Bir Denizlili olarak, bu topraklarda doğup büyümeyen birisinde böylesine güzel izler bırakan bir kentin ferdi olmaktan dolayı gururlandım.

Dedi ki;
Denizli benim hafızamda “yalan söylemeyenlerin memleketi” olarak yer etti.
Bir davada sanık vekiliydim, taksici bir tanığımız vardı.
Duruşma öncesi yanıma gelip, “Avukat Hanım, kusura bakmayın içeride ne gördüysem onu söyleyeceğim” açıklamasını yaptı.

Dedi ki;
Kızım Dicle…
Denizli doğumlu.
“Nerelisin” sorusuna “Denizliliyim” yanıtını veriyor.
Zaten sarışın, tam Egeli…

Dedi ki;
Eşim savcıydı, tayinle Çorum’dan Denizli’ye geldik.
Sonra il içi sürgünle Çal’a gönderildik.
Denizli’de üç yıl kaldık.
Sonra 2. MC Hükümeti’nin bir kez daha hışmına uğradık, yolumuz Muş’a düştü.
Ben, Denizli’de kalmak istedim ama olmadı.

Dedi ki;
Çal’dan Muş’a gönderilmemizde ilginç bir anekdot vardır.
Adalet Partisi’nin Çal İlçe Teşkilatı, kendilerinden olmayanlarla ilgili bir “sürgün listesi” hazırlamış.
O listede 49 kamu görevlisinin adı vardı, hepsi sürgün yedi.
Ve yine o liste daha sonra sıkça kullanılan sürgün yöntemi için Türkiye’de hazırlanan ilk listedir.

Dedi ki;
MC Hükümeti’nin hışmına uğramamızın sebebi, benim “sol militanlarla işbirliği yaptığım” iddiasıdır.
Oysa görüştüklerim benim üniversite arkadaşlarımdı, CHP yönetiminde yer alan arkadaşlarımdı.
Bu nedenle oradan oraya gönderildik.
Gönderildiğimiz yerlerden bende iz bırakanlar Denizli ve Muş’tur.

Sıra Denizli’de hala görüştüğü meslektaşlarına geldi.
Dedi ki;
Yıldırım Aycan…
Mehmet Korkutalp…
Neşe Göksel…
Neşe Kanbakan…
Hala görüştüğüm meslektaşlarım.
Sonra sesi duygusallaştı.
Ve tüm dostlara, Denizli’ye selam olsun diye veda etti.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı