
DERSİM KESMİYOR
30 Eylül 2013 Pazartesi
Sinan Yerlikaya, baktı ki Tunceli’de ezeli ve ebedi rakibi Kamer Genç’ten kurtulup yeniden Meclis’in yolunu tutmak olası değil, siyasi kulvar değişikliğine gitti.
Kartvizitinde geçmişe dair CHP eski milletvekili…
Bugüne dair AKP Tunceli İl Başkanı yazıyor.
Siyasi evrimin tamamlandığına göre, sıra ilgi çekecek açıklamadaydı.
O konuda da zorlanmadığı ortada.
İlk açıklama:
“Tunceli’nin adı Dersim olacak.”
Selamlama şekli seslenmek istediği kitlede kabul görebilir.
Ne var ki hikaye eski.
Oradan ekmek çıkar mı?
Bekleyip göreceğiz.
Halbuki yeni bir adres.
Yeni bir titr.
Ama kafa geçmişe takılı.
Oysa ne diyor Mevlana?
“Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”
****
Ha diyelim ki Yerlikaya’ya “hoşgeldin” hediyesi vermek…
Onun TBMM’nin demirbaşı Kamer Genç’le rekabet etmesinin yolunu açmak…
Bir de bu ilden artık milletvekili çıkarabilmek için Dersim ismi parlatılmak istenebilir.
Peki bu mesaj verilmek istenen kitleyi keser mi?
Kesmez dostlar kesmez!
Nereden mi çıkardım?
Bakınız BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın Elazığ konuşmasına.
Diyor ki:
“Eski isimlerin iade edileceğini, her yerin eski isimleriyle anılacağını söylüyorlar. Tunceli, Dersim olacak. Kürdistan Kürdistan olacak mı?”
Hadi buyurun bakalım, verin sorunun yanıtını.
E boşuna dememişler “elini verirsen kolunu kaptırırsın” diye…
YENİDEN MERHABA
F klavyeli daktilolarda başlamıştık yazmaya.
Haberler “entertip” denilen makinede kurşun üzerine satır satır, başlıklar hurufatla yazılıyordu.
Fotoğrafın karşılığı klişeydi.
Çünkü Anadolu’nun matbaayla geç buluşması gibi, ofset teknikle gazete hazırlamayla da Denizli hayli geç tanışmıştı.
İzmir’deki bölge bürolarına haber ancak PTT’den “beklemesiz ödemeli” kayıt yaptırarak telefonla geçilebiliyordu.
Faks makineleri yaygınlaşınca ne de rahatlamıştık bu konuda.
Haber tamam da ya fotoğraf?
Haberin fotoğrafını yaygın medyaya ulaştırmanın en kestirme yolu İzmir’e otobüsle göndermekti.
Bu sıkıntıdan da “telefoto” denilen cihaz kurtarmıştı. Öyle ki onun kulak tırmalayan sesini çok da tınlamamıştık.
Sonrası mı?
İnternet denilen ağla dünyaya bağlanır olduk.
Fotoğraf filmlerinin yerini dijital teknoloji aldı.
Eskiden otobüsle gönderilen maç fotoğrafları kale arkasından, haber fotoğrafları olay yerinden geçilir oldu.
Üç dakikalık haber görüntüsü birkaç dakika içinde haber merkezlerine düşüyor artık.
İşte böyle bir kuşaktı bizimkisi.
Sevgili Sedat, “Abi, Denizli Haber’de yazar mısın” dediğinde bunları anımsadım.
E bir de yazmaya alışmışız.
Öyle kös kös otur, biz gazeteci milletine uygun değil.
İşte dostlar yeniden yazmanın kısa öyküsü bu.
Günümüz Türkiye’sinde yaşananların işsiz bıraktığı gazetecilerin yeni sığınağı internet medyasına merhaba…
Denizli Haber’e ve takipçilerine merhaba…