REKLAMI GEÇ

BEYAZ KURDELE

16 Ağustos 2013 Cuma

Aslında affetmeyi, arınmayı anlattıktan sonra anlatacaktım. Ancak sizinle konuşmadığımız son 2 hafta içinde öyle ilişkiler ve olaylar yaşadım ki tekrar tekrar kendi içime dönmek, düşünmek ve arınmak durumunda hissettim kendimi. Önce kendi içine bakmalı insan ve sorumluluk almalı. Ben ne yapmış olmalıyım ki hayatımda hiç görmediğim insanların saldırılarına maruz kalıyorum. Çünkü buna neden olan şeyin geçmişteki düşünce ve eylemlerimin olduğunu biliyorum.

Hz. İsa’nın bir sözü vardır: “Birisi sağ yanağına mı vurdu, ona sol yanağını uzat!”. Ah egom! Öyle kocaman ki! Yıllardır meditasyonlar ve kitaplar içinde kaybolduğum halde bunu yapmak bana zaman zaman öyle imkansız görünüyor ki! Echart Tolle’e göre: “Ego dağ olmak ister, onu vadi yapabilirseniz derinlik oradadır, huzur oradadır. “. Her zaman affetme ve arınma meditasyonları yaparım, huzura niyet ederim. Ancak sosyal varlıklar olduğumuz için sürekli olarak “enerji vampirleri” denilen, enerji ve huzurumuzu bloke edilen olay ve insanlarla karşılaşırız. Bu olay ve insanlar esasen bize bir şey anlatmak ve öğretmek için karşımıza çıkan öğretmenler olarak kabul edilir. Bizi inciten, üzen her kim ve ne olursa olsun dersimizi alıp, teşekkür edip, şükran duyup, sevgiyle göndermeliyiz ve özgürleşmeliyiz. Aksi halde bizi incitip üzmeye devam etmesine izin vermek, enerjimizi bloke etmek dışında, ders almadığımız ve öğrenmediğimiz için, benzeri başka olaylar ya da insanlarla tekrar karşımıza çıkacaktır. Affetmeyi reddettiğimizde geçmişe saplanıp kalırız, geleceğimizi bloke ederiz.

Affetmek kendimize verdiğimiz bir hediyedir. Bizi geçmiş olay, deneyim ve ilişkilerden özgürleştirir. Kendimizi, başkalarını ve yaşananları atfettiğimizde özgürleşiriz. Affetmek demek yaşanan olay ya da o kişiyi sevmek demek değil; konuşmak, onaylamak, haklı bulmak, suçsuz bulmak, görüşmek değildir. Zihinsel olarak unutmak hiç değildir. Affetmek, duygusal anlamda kendini özgür bırakmak, seni engelleyen bütün negatifliklerin hapishanesinden kurtulmaktır.

Affetmek için görmeniz veya konuşmanız gerekmez, gelecek yazımda anlatacağım bir yöntemi kullanın ve önerdiğim şu olumlamayı her gün ve her fırsatta tekrarlayın: “Geçmişte yaşadıklarımı kabul ediyorum, farkında olarak veya
olmayarak yaşadığım bütün blokajları şu andan itibaren iptal ediyorum, serbest bırakıyorum ve evrene sevgiyle gönderiyorum, sevgiyle özgürleşiyorum.”.

“Nasıl affedeceğimizi bilmek zorunda değiliz, tek yapmamız gereken affetmeye istekli olmaktır. Nasıl olacağıyla evren ilgilenir.” (Louise Hay). Hemen şimdi! Kendi ruhunu hafiflet, yüreğini sevgiyle şifalandır ve affetmenin huzurunu yaşa! Kendini affet, herkesi affet! Tüm geçmişini affet ve özgürleş! Bunu hak ediyorsun!

Bir gün trenle seyahat eden bir adam, tesadüfen son derece huzursuz görünen genç bir adamın yanına oturur. Bir süre sonra genç adamın uzak bir hapishaneden henüz çıkmış bir mahkum olduğunu öğrenir. Genç adamın mahkumiyeti, ailesine o kadar utanç vermiştir ki ne bir mektup yollamış, ne de ziyaretine gelmişlerdir. Genç adam ailesinin cahil oldukları için mektup yazamadıklarını, yoksulluktan ziyaret edemediklerini umuyor; her şeye rağmen kendisini affetmiş olmalarını hayal ediyormuş. Ailesinin düşüncesini anlamak için, onlara mektup yazıp istasyonu tepeden gören çiftliklerinin yanındaki ceviz ağacına bir işaret koymalarını istemiş. Eğer onu affetmişlerse beyaz bir kurdele bağlamalarını ama geri dönmesini istemiyorlarsa hiçbir şey yapmamalarını söylemiş. O zaman trenden inmeyecek ve batıya doğru devam edecekmiş. Tren kasabaya yaklaşırken heyecanı o kadar artmış ki pencereden dışarı bakmaya cesaret edemiyormuş. Adam eski mahkumla yer değiştirip onun yerine ceviz ağacına bakmayı önermiş. Birkaç dakika sonra adam, gözlerinden yaşlar boşanarak: “Şuraya bak! Ceviz ağacı çiçek açmış!” diye bağırmış. Eski mahkum ceviz ağacının bütün dallarının bembeyaz kurdelelerle bezenmiş olduğunu gördüğü anda bir ömrü zehirleyen bütün acıları bir anda eriyip gitmiş…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Nur Cem   -  Bağlantı 19 Eylül 2013, 11:57

“Affetmek” kelimesi çoğu kişi tarafından yanlış anlaşılıyor. Bu nedenle affetmek hepimize de zor geliyor.
Siz affetmeyi doğru anlattınız, teşekkürler.

Püren Figen Uzkut   -  Bağlantı 4 Eylül 2013, 18:32

Mukaddescim yazdıklarını sevgiyle okudum.Şu egoları sarımsaklasakda mı saklasak ,sarımsaklamasakda mı saklasak ?

Semra   -  Bağlantı 2 Eylül 2013, 14:22

Mukaddesciğim gerçekten kalemine ve yüreğine sağlık. Yazını keyifle okudum.. Ama sana bir soru: ya ben hata yapanı gerçekten affetmek istemiyorsam?

Yaşadıklarımı kabul ediyorum ama bana haksızlık yapanları affetmek istemiyorum. Yureğim buna el vermiyor. Ne kadar zaman gecerse gecsin affedersem kendime haksıLık yaptığımı dusuneceğim..

Affetmeyi denediğimde kafamda ki haksızlıklar yine beni özgür bırakmadılar:(

İlknur Sönmez   -  Bağlantı 30 Ağustos 2013, 11:32

Mukaddes hnm cgm;
Sevgımle…”Isık “olan kalbınıze saglık…İlknur

A. GÜMÜŞ   -  Bağlantı 27 Ağustos 2013, 16:55

evet gününümüzün insanınını hoşgörüye affedilmeye birleştiriciliğe yapıca davranışlara ne kadar çok ihtiyacı var sizlerde bu konuları dile getirir bizlerle paylaştığın için teşekkür ederim.bazen insana bir musubet bin nasihattan iyidir.yaş ilerledikçe insanlar olgunlaşır.bizlere yeni ufuklara götürdügünüz için bir kez daha teşekkür ederiz…

Y.Güngör AÇIKGÖZ   -  Bağlantı 27 Ağustos 2013, 08:09

Bir çocukluk, gençlik arkadaşım vardı bana ilham veren. Bizim çocukluk yıllarımızda sistem tek düzen idi. Ya uyacaksın, ya uyacaksın. Yoksa yaşama şansın yoktu. O arkadaşım, bayan olmasına rağmen, bayanların ikincilleştirilmiş statülerine rağmen, o katı düzen içinde, tüm haksızlıklar ve mantıksız davranışlar karşısında, bir kardelen gibi boy gösterir bir selvi gibi yükselir, bir ceviz ağacı gibi sapa sağlam direnirdi. O arkadaşımın değişen Dünya düzeni içinde hala aynı direnci gösteriyor olması, hatta artık etrafına da ışık saçıyor olmasını görmek benim için büyük bir mutluluk. İyi ki varsın arkadaşım. Sakın ola yolundan dönme. Yolun ışıkla dolsun.

Ebru GENÇTÜRK   -  Bağlantı 22 Ağustos 2013, 06:11

Her zaman hakettiğini yaşayamıyor insan enerji vampirleri enerjimizi sömūrūrken , sömürmeyi bırakın sizi uçurumun kenarına kadar getirirken, bazen de herseyden vazgeçeceğiniz anda işte tam o anda; Allah size bir hediye verir birisini çıkarır karşınıza o birisi unuttuğunuz şeyleri hatırlatır size ve der ki,”biz bu dünyada herşeyiz bazen de hiç birşeyiz”vardır bir sebebi yaşananların Allah’ın affettiğini sen mi affetmeyeceksin ondan çok mu büyüksün affedemiyorsun….O hediye sizsiniz iyki hayatımda varsınız,iyiki sizi tanımıştım sizi çok seviyorum…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı