REKLAMI GEÇ

EGO ÜZERİNE

12 Aralık 2013 Perşembe

Ego, doğduğumuz andan itibaren (form boyutumuzla) bilincimizle birlikte bizimle var olan yol arkadaşımız…
Saf bilinç, süper bilinç ve bilinçaltı ile birarada varlığımızda taşıdığımız bilinç boyutumuzdaki benlik…
Olmazsa olmaz, yok sayamadığımız, tatile çıkmayan, istifa etmeyen, emekli olmayan bir şey. Düşman olamadığımız, dost hiç olamadığımız…

Ego hep vardır ve kendisini tekrar yaratır. Bütün duygular, arzular, korkular, öfke, kıskançlık, kızgınlık, fesatlık, böbürlenme, kendini beğenmişlik, yakınma gibi tüm duygu durumları ve tepkiler onu besler, güçlendirir.
“Ben” dediğimizde işte o egodur, zihin ürünü bir “ben” dir. Zihin ürünü olduğu için insana eksik ve güvenilmez gelir. Bu yüzden korkmak ve istemek onun ağır basan duyguları ve güdüleridir.

Krishnamurti egoyu “Kafamızda biz’miş gibi davranan ve asla susmayan bir sestir” olarak tanımlıyor ve “İşte bu sesin farkındalığında olmak özgürlüktür” diyor.
Ego hep arar, daha çoğunu, daha iyisini ki kendine katıp tamamlanabilsin.Bu yüzden hep gelecekle meşgul olur.An’da yaşamak egosal zihnin dışına çıkma yollarından biridir.

Egosal zihin bizi geçmiş ya da gelecekte tutarak kendini güvende hisseder.
Yakınma, tepkisellik, kendini haklı başkalarını haksız çıkarma çabası, üstünlük duygusu, aşağılık duygusu, kendimizi başkalarıyla kıyaslama, bencillik ile yaşayan ve beslenen egomuzdur.Zihinsel- duygusal faaliyetlerimizin büyük bir bölümü egomuzun DOYUMSUZLUK OYUNUDUR.

Bazı insanlarda ise “kurban kimliği” vardır. Kendileriyle ilgili güçlü bir kurban duygusuna sahiptirler ki egolarının merkezi haline gelir, içerleme ve yakınma onların benlik duygularının temeli olur.Kurban öykülerine öyle bağlıdırlar ki, çözüm istemezler.

Rekabet duygusu ve kıskançlık egonun bir yan ürünüdür. Egonun kimliği kıyaslamaya dayanır ve bu kimlik daha çok “şey” le beslenir.O herşeyi kapmaya çalışacaktır.
Egosal benlik, yapısal olarak varlığını sürdürebilmek için karşı koyma, direnme ve dışlama ihtiyacı duyar.Bu yüzden o değil ben, onlar değil biz vardır.Hep bir şeyle ya da birisiyle çatışma ihtiyacındadır.

Tam da bu sebepten; egomuzla dost olamayız, kavga edemeyiz, görmezden gelemeyiz, her şekilde beslenir ve büyür.Sağlıklı olan; egoyu dengede tutmak ve farkındalıktır.
Tüm dikkatimizi an’a verdiğimizde, kafamızdaki “o ses” i farkettiğimizde ve egonun farkındalığına vardığımızda özgürleşebiliriz.

FARKINDALIK OLDUĞUNDA, ARTIK EGO EGO DEĞİL, ALIŞKANLIK KALIBIDIR SADECE.
Egomuz jokey, biz at olursak her yola koşar bizi. Biz jokey, egomuz at olursa kontrol bizde olur, dengede kalabiliriz.
EchartTolle der ki; “Ego dağ olmak ister kocaman olmak, ama siz egoyu bir vadi yaparsanız, işte derinlik oradadır! Huzur oradadır!”

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

müslüm hartavi   -  Bağlantı 12 Ocak 2014, 00:18

Kıymetli arkadaşım batılı felsefecilerden ve pozitivistler den çok güzel özetler çıkarmışsınız.Oryantalist düşünürlerin kitaplarında ego=nefis olarak ele alınır.Birde batı filozoflarının yok saydıkları ruh denilen varlığın kuvvetidir huzur.

İlknur Sonmez   -  Bağlantı 25 Aralık 2013, 23:07

Son söz herseyi tam olarak özetlemis.Kaleminize saglik
Sevgimle

Erdem Hayta   -  Bağlantı 19 Aralık 2013, 11:18

egoyu vadi yapmak…çok doğru bi tez.Teşekkürler engin bilginize.

Püren Figen Uzkut   -  Bağlantı 18 Aralık 2013, 10:16

Mukaddescim her zamanki gibi güzel paylaşımların ,yazıların için teşekkürler.Başarılarının devamını dilerim.

Ebru GENÇTÜRK   -  Bağlantı 17 Aralık 2013, 19:42

Hepimizde olan o iç sesi EGO yu neguzel anlatmıştınız.Bazen bizi rezil bazen de vezir eden egomuzun farkına varmamız icin yazdıklarınıza teşekkürler :)sizi cok seviyorum.

yılmaz   -  Bağlantı 13 Aralık 2013, 13:36

tebrikler ve başarılar

Gülen   -  Bağlantı 13 Aralık 2013, 04:19

Yazılarınızı çok beğenerek okuyorum. Çok teşekkürler..

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı