REKLAMI GEÇ

GÜVEN VE TESLİMİYET

28 Aralık 2020 Pazartesi

Teslimiyet, isyan, umutsuzluk ve nihilizm olmaksızın hayatın çözülmezliği ve anlamsızlığından insani ve onurlu tek çıkış yoludur.
(Aliya İzzetbegoviç)

Güvenmek ve teslim olmak birbirine benzer. İkisi de akışta olmakla ilintilidir.
Teslimiyet olduğunda; yaşam ne olursa olsun mükemmeldir, olan her şey sadece var olur. Anlam yüklemeden alıp kabul ediş vardır. Neon’a atılan mermiler misali, eğilip bükülürsün ve mermiler sana değmeden sağından solundan geçer giderler. Mermileri kişisel olarak algılamazsın.

Hatta farkındalık, beden-zihin bilgeliğine uyumlandığında, yargılama ve analiz etme entelektinden, bilgisinden çıktığında, bunların tekamülün için tasarlanan bir oyundan ibaret olduğunu anlarsın ve mermileri avucunun içiyle durdurup yere dökebilirsin artık.

Bu sistem gereğidir ve senin ve diğer herkesin tekamülü içindir bilirsin.

Gördüğün her şeyin, ya da göremediğin, işittiğin işitemediğin, kokusunu aldığın ya da alamadığın, 5 duyu ile algılayabildiğin ya da algılayamadığın her şey, kendi titreşiminin ve enerjisinin içerdiği anlam dışında bir anlamı olmayan enerjilerdir. Buna duygular, düşünceler ve korkular da dahildir.

Bir böceğin anlamı böcek olmasıdır. Bir sepetin anlamı da sepet olması. Korkunun anlamı onun sadece bir korku enerjisi olmasıdır. Bir güvensizlik duygusu da bir duygu olmasındadır. Bu şu demek; her şey bir enerjidir ve bize zarar vermek, ya da keyif vermek için tasarlanmamıştır. O sadece vardır.

Güven ve teslimiyet, aklın ve bilginin ötesinde ilahi sistemin bilgeliğine erişmekle ilgilidir. Allah’ın kurup düzenlediği bu sistemin bilgisi, her birimizin tüm varoluş kodlarında ve hatta hücrelerimizde kayıtlıdır üstelik. Bu sistemin bizi koruyup gözeteceğine ve yaşamın evrensel düzeninde her şeyin mükemmel olduğuna inanmaktır teslimiyet. Olan her şeye gönüllü olmaktır ve ne olursa olsun hayr için olduğuna ve olacağına güvenmektir.

Yavru balık, doğduğu anda yüzebileceği bilgisi ile doğar, tıpkı yavru bir kuşun uçacağını bilmesi gibi. İlahi sistem onun uçmasına izin verecektir o bunu bilir ve hisseder. Uçmaktan korkmaz.

İnsanlar da her şeyi bilir kendi varoluşu ile ilgili olarak, ama unutmuştur. Bu unutuş onu korkuya iter. Bütün travmaların temelinde bu korku ve unutuş vardır. Dolayısıyla, iç içe geçen travmalar ve karmalar silsilesi doğarda doğar, büyürde büyür. İç içe geçen ruhsal, duygusal ve fiziksel hastalıklar, blokajlar, acılar, mutsuzluklar çıkar ortaya.

Bu nahoş ve acı verici karma ya da inayet yoluyla şu ya da bu biçimde çözülünceye kadar doyum bulmaz.

Amalar, keşkeler, geçmişin acıları ve anıları, geleceğin endişeleri, korkular, güvensizlikler teslimiyet içinde olmadığımızı gösterir ki, teslimiyet kontrolü elimizde tutma ihtiyacından kurtulmak an’da olmak ve akışta kalmak anlam arayışından sıyrılmaktır. Bu sıyrılma bir çeşit özgürlüktür ve bir çeşit huzurdur.
Çünkü ancak o zaman, bizi diğerlerinden ve bütünden ayıran her şeyin bir halüsinasyon olduğunu keşfederiz. Birliğimizi fark ettiğimizde teslimiyet kendiliğinden gelmeye başlar.

Yaşamın anlam arayışı budur. Tekamülün yolu da budur. Çevremizdeki her şey içimizdeki şey ise, zaten var olanı arıyor olmaz mıyız? Evrensel bilgelik içimde saklı ise, neden teslim olmam olana ve bitene?

Tehlike sandığım şey, kılık değiştirmiş bir armağan olabilir mi? Aslında tehlike sandığım şey bir illüzyon olabilir mi?

Bilgiyi yani entelekti biz bilgelikle karıştırıyor olabilir miyiz?

Evrensel bilgelikte, iyi kötü, doğru yanlış, güzel çirkin, faydalı zararlı yoktur. Evrensel bilgelikte düalite yoktur. Her şey iyidir, doğrudur, güzeldir. Kıskançlık, korku, öfke, güvensizlik, rekabet, haksızlık, nefret gibi korkuya dayanan duygular yoktur.

Olana teslim oluş, yaşamın akışıyla akış, çabasızca ve kolaylıkla akışı arkana alarak birlikte bir OLUŞ vardır. Bu bazen inişli çıkışlı, taşlı topraklı, engebeli, bol çağlayanlı ve uçurumlu olduğu kadar; sakin, dingin de olabilir. Bazen tersine de akabilir, hatta yokuş yukarı. Bazen aynı yerde döner durur kendi çevresinde. Bazen okyanusa kavuşmak için yol uzun da olabilir. Ama teslimiyette, her yerde güvenlik vardır. Her akış uygundur ve güvenlidir.

Dersler bizim ve herkesin, öğrenimi gelişimi ve tekamülü içindir, dersler bizi incitmek ve acıtmak için değildir. Tüm yaşam realitesi sadece bir okuldur ve bizler de gözlemcileriyizdir hepsi bu…

Yeter ki, evrenin ve ilahi sistemin bilgeliğine güvenin…

Yeter ki, koşulsuz sevginin mutluluk ve huzurla uyumlu olduğunu bilin ve daha fazla, daha daha daha fazla teslim olun…

Çünkü isteklerimizi, hedeflerimizi ve arzularımızı gerçekleştirebilmemiz için, insanlar ve olaylar uygun zamanda ortaya çıkarlar. Bunlar, ancak sistemin sonsuz zaman bilgeliğinde kusursuz bir biçimde düzenlendiklerinde verileceklerdir; bunun için de eşzamanlılık gerekir. Eş zamanlılık ise, akışa güven, sabır ve teslimiyet gerektirir…

Sabır, şükran ve teslimiyetle…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Adile ÇAKA   -  Bağlantı 23 Şubat 2022, 14:03

“Olmakta olanı” sevgiyle alıp kabûl edebilmenin teslîmiyeti ancak bu kadar öz anlatılabilirdi,teşekkürler!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı