REKLAMI GEÇ

KIRLANGIÇLAR

21 Ekim 2019 Pazartesi

Bağ bozumları
Üzüm şıraları
Kış hazırlıkları
Tatlı esintiler
Naif geceler
Yağmurlar
Güzel başlangıçlar var
Bir de, mutlu şarkılar…

Ne güzel anlatır sonbaharı Özdemir Asaf…
“Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Akşam rüzgârları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir” der Ahmet Altan’da sonbahar için.

Sonbaharda ben de çok şey yazdım çizdim önceleri de, yine de yazmaya doyamıyor insan. En romantik ve duygulu mevsim bence sonbahar. Hazan ve hüzün mevsimi gibi gelir bazılarına belki ama hep söylerim benim en bir sevdiğim mevsim…

Beni tek ve en çok hüzünlendiren şey göçmen kuşların gidişidir. Hem hüzünlendirir, hem de düşündürür, derinden derinden…

Üstelik biraz da kıskandırır…

Onların mülksüzlüğü ve buna bağlı olarak özgüvenleri. Düşünsenize; ilkbaharda gelip, çamur balçık, emek emek yaptıkları yuvalarını sonbaharda terkedip gidişlerini…

Bu yıl onları biraz daha yakından tanıma şansı buldum üstelik. İlkbahar da, verandamın güneşten ve rüzgardan etkilenmeyen bir köşesinde, saçakların hemen altında kendilerine yuva yapan, küçük bir kırlangıç ailesiyle paylaştım yaz mevsimimi.

O sıralarda araştırdığıma göre, yuvayı dişi kuş, etraftan topladığı tozu, toprağı, otu çöpü, erkeğinin tükrüğü ile harç yaparak kuruyordu. Dümdüz olan duvara, harcı yapıştırıp, gagasıyla şekil veriyor, içini tüyle, kılla doldurup konforlu hale getiriyordu. Üstelik gerçek bir inşaat işçiliği ile temeli sağlamlaştırıp, evi güçlendiriyordu.

Öyle mutlu görünüyorlardı ki; Nihayet sonbahar geldi; onlar hiç tereddüt etmeden, ardına bile bakmaksızın, diğer bütün göçmen kuşlar gibi
çekip gidiverdiler. Arkalarında kocaman bir boşluk bırakarak içimde. Binlerce soru ve yüzlerce şaşkınlıkla…

Gezegen var olduğundan beri onlar bunu yaparlar oysaki. Hatta küresel iklim değişiklikleri ile zamansız yağmurlar, fırtınalar ve rüzgarlarla, yollarda telef olup gitseler de onlar buna aldırmaz, kalanları ile yollarına devam ederler. Aldırmaz derken, yollarından dönmezler demek istemiştim. Çünkü onlarında aileleri, çocukları var, kimbilir nasıl ve neler konuşuyorlardır, kimbilir belki de hissediyorlardır kayıplarını. Bugünlerde internette dolanan bir yazıya göre, bitkilerin bile duyguları olduğu ve acı çektikleri kanıtlanmış bilim adamlarınca. Ormanı yakan, ağaçları baltayla kesen insanlar ormana girdiğinde, bütün bitkiler susuyormuş ve enerjileri düşüyormuş hatta. Vay canına… İnsanoğlu ne kadar da acımasız…

Üstelik, bu dünyaya en son geldiği halde, çok kısa bir sürede, iklimi bile değiştirecek kadar gezegeni yok etmenin eşiğine getirse de, bu gezegenin gerçek sahibi bitkiler ve hayvanlardır bunu herkes bilmeli; artık ansiklopedilerimizin kapağını kaldırmasak da, belki internette biraz doğru bilgi bulabilirsiniz.

Her neyse. Beni asıl düşündüren bu göçmen kuşların verdiği mesaj. Müthiş bir rol model olabilirler mi?

Ne araba derdi var, ne ev. Ne daha güzel elbiselerim olsun, ne de en çok parayı ben kazanayım. Biriktirme derdi yok, doktor ilaç derdi yok. Doğ, doğur, doğal yaşa, zamanı gelince öl! Mülksüzlüğün özgürlüğü! Sahiplenme yok! Bağımlılık yok! Gelecek yıl dönünce yuvam yıkılmış olur mu, başkası kapar mı derdi yok!

Muhteşem bir özgürlük bu!
İnanılmaz bir akışta kalış bu!
Şairin dediği gibi:
Kuşlar
Geçiyor kuşlar
Aklı karalı kuşlar
Kanatları umut yüklü
Sevda yüklü
Özgür mutlu
Kuşlar
Durun
Alın kanatlarınızın arasına
Beni de götürün
Gittiğiniz yerlere…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Adile ÇAKA   -  Bağlantı 9 Mart 2022, 11:41

Doğadan öğreneceğimiz ne çok şey var ama gâlibâ en çok da “özgürlük”,sonsuz ve özgürce teşekkürler!

Ahmet soykan   -  Bağlantı 21 Ekim 2019, 12:02

Kalemine sağlık…

Beray yürek   -  Bağlantı 21 Ekim 2019, 11:34

Muhteşemsiniz Mukaddes hanımcım. Yazılarınız yüreğimi büyütüyor

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı