REKLAMI GEÇ

SEVGİ ÇAĞINA HOŞGELDİNİZ

28 Kasım 2014 Cuma

Maya takviminin bittiği tarih. Kıyamet dedik, dünyanın sonu dedik, Şirince’ye kaçtık, korktuk, meraklandık. Ne dünya sona erdi ne kıyamet koptu. Gerçekte maddi bir bitiş değildi bu, yanlış yorumlandı. Bir çağın sona erişi, yeni bir çağın ya da altın çağ denilen başka bir çağın başlangıcıydı.

2015 inanılmaz güzel bir dönemin başlangıcı belki de. Altın çağ adı verilen sadece sevginin yaşatılacağı, kötülüğün kötünün son bulacağı bir döneme giriyoruz ve bu dönemde yaşadığımız için çok şanslıyız. Bazı inanışlara göre saf sevginin galip geleceği muhteşem bir dönem başlıyor. Son yıllarda iyi düşünce, secret, kuantum, enerji vb. başlıklar altında bütün dünya kuantumcu, düşünürleri ve yaşam koçları, insanları bu güzel çağa hazırlıyor. Ve artık, insanlığın dibini görmüş dünyamızı, kurtarma çabasıyla yazıyor çiziyor dünyayı geziyor ve uyarmaya çalışıyorlar.

Ve evet, sevgi çağı başlıyor. Saf sevginin yaşayacağı, savaş, çatışma ve kıyımların son bulacağı. Rekabet, hırs, öfke, kıskançlık, düşmanlık, güç isteminin son bulacağı sevgi çağı. Korkunun ve hazzın prim yapmadığı ve yalnızca sevginin dolup taşacağı altın çağ… Bu bir ütopya, bu bir paradoks değil… Artık bu geminin bu limandan kalkma zamanı geldi. Gemi bu limandan kalkacaksa limandaki halatı çözmek ya da kesmek gerek… Kalplerimizi aşkınlığa, aşkın olana açmak zamanı geldi. Peki bu nasıl olacak?

İlk önce geçmişimizde yaşadığımız tüm kötü olay, fenomen ve insanları affederek ve arınarak olacak. Boşa inanılmaz bir enerji çıkacak. Geçmişe takılıp kalmak enerjimizin büyük bir çoğunluğunu yok etmekte. Enerjimizin %30’u geçmişte ve geçmişin olumsuz anılarında iken, %30’u gelecek kaygısı ve endişesi içinde olur. Çünkü hayat daima kendini dengede tutar. Ve kalan %40 enerjiyle hayatta kalmaya ve yaşamaya çalışırız.

Ve evren her an ve her zaman fırsatlar ve şanslar sunar sırayla… Bunları görebilmek ve farkındalığında olabilmek için anda olmak gerekir. Bu tıpkı arandığımızda cep telefonumuzun meşgul çalması gibi, ya da mesaj gönderildiğinde mesaj kutusu dolu olduğu için mesajın geri gitmesi gibi. Evrenin gönderdiği mesajları alabilmek için önce mesaj kutusunu boşaltmak, enerjiyi boşa çıkarmak gerekir. Geçmiş olay ve insanlar için duyulan kızgınlık, pişmanlık, öfke ya da gelecek kaygısından kurtulup hayatı akışına bırakmak… anda kalmak…

Hayatı akışına bırakmak ne demek? Akıntıya karşı kürek çekmemek, rüzgara karşı tükürmemek. Akışa karşı çabalamak yerine bir ağaç dalı gibi, bir yaprak gibi bırakıvermek kendini akışın yönünde. Doğa ne kadar bilge… Bize öğretecek ne çok şeyi var.

Hiç bir ağacı ya da bir çiçeği oturup saatlerce seyrettiniz mi? Hiç bir çam ağacıyla tek bir bütünün parçası olduğunuzu hissettiniz mi? Bir çam ağacı siz baktığınız ve onun güzelliğini, bilgeliğini hissettiğinizde kendi farkındalığında olur. Aksi halde onların bilinci yoktur. Siz su verdiğinizde toprakla beslediğinizde yaşarlar. Verirseniz alırlar, vermezseniz kaygılanmazlar endişelenmezler. Siz sevginizi verirseniz çok daha güzelleşirler.

Bir lotus çiçeğini incelediniz mi? Uzak doğu dinlerinin, lamaizmin, budizmin, eski Mısırlıların kutsal bilge çiçeğini? Budizmin bodhisattvalarına ilham veren lotus çiçeği lamaizmde farklı kullanıldı. Tibet’te, Lhasa’da bir tapınağa girip lama olabilmek için öğrenci adaylarının önce tapınağın dışındaki merdivenlerde lotus oturuşunda aç ve susuz üç gün üç gece oturmaları gerekir. Sonra ikinci sınav için denemeye alınırlar.

Bataklıkta yetişen muhteşem güzellikteki lotus çiçeği, uzak doğunun o en kasvetli kasırgalı fırtınalı havalarında, ağaçlar köklenir, evlerin çatıları, gemiler uçarken, onlar sağa sola öne arkaya eğilip yumuşak yumuşak fırtınaya uyum sağlayabildikleri için hayatta kalırlar… Oysa ki bir elin iki parmağıyla tutup yumuşakça çektiğinizde köküyle elinize gelecek kadar naif yapıda çiçeklerdir…

Fırtınaya karşı durmamak, hayatı akışına bırakmak bunun gibi bir şey… Dengede olmak, dingin olmak böyle bir şey… Evrenin ilahi akışına güvenmek böyle bir şey… Konfüçyus’u çok severim. Der ki; su gibi dingin ve su gibi derin olun. Su gibi bilge olun. Su bilgedir en muhteşem bitki ve yosunları saklar içinde, en çeşitli balık ve canlılara yuva olur, en sert havalarda bile yumuşaktır. Ve her kalıbın şeklini alabilecek kadar esnektir. Ama su sabırlıdır aynı zamanda. En sert kayalıkları bile oyar yıllar içinde. Sert olmak bilgelik olsaydı kayalar oyulmazdı…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Adile ÇAKA   -  Bağlantı 25 Mayıs 2022, 09:57

Muhteşem bir yazı,teşekkürler!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı