ELEKTRİK ÖYLE BİR ZAMLANACAK Kİ!
22 Ağustos 2010 Pazar
Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş’ye (TEDAŞ) bağlı dört dağıtım bölgesinin özelleştirilmesi için satış ihaleleri bir kaç gün önce gerçekleştirildi. TEDAŞ’a ait Boğaziçi (İstanbul Rumeli yakası), Gediz (İzmir ve Manisa), Trakya (Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ) ve Dicle (Diyarbakır, Urfa, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak) elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi için yapılan ihalelerde, toplam satış geliri 5 milyar 670 milyon dolara ulaştı.
Böylece İstanbul ve İzmir bölgeleri ile birlikte 21 elektrik dağıtım bölgesinin 16 tanesi özelleştirilmiş oldu.
Bu ihaleleri alan şirketler açısından duruma bakalım;
Kazanan şirketlere özelleştirme bedellerini taksitle ödeme imkânı tanınmakta. Şartnameye göre yüzde 20’si peşin geri kalanı taksitle ödenebilecek.
İşte bu şirketler gerekli ödemeleri yapabilmek için ya öz sermayelerini kullanacaklar, ya dışarıdan kredi bulacaklar veya yabancı ortaklar edinecekler…
Dağıtım işini yapabilmek için ekip oluşturacaklar…
Kayıp kaçak oranını minimize etmek için gayret gösterecekler, hatlara yeni yatırımlar yapacaklar…
Ve sonra da özelleştirme bedelini ve kullanmışlarsa kredinin ana para ve faizini ödemek için tüketicilerden para toplayacaklar ve tabiî ki, bunun üzerine özel şirket oldukları için kâr da ekleyecekler.
Devletin penceresinden olaya baktığımızda ise şunları görüyoruz;
Devlet bu güne kadar ne yapıyordu.
Elektriği de üreten oydu, dağıtımını da yapan oydu, tahsilâtı da yapan oydu.
Yani aslında devlet üretiyordu, ürettiğini satabiliyordu ve kayıp ve kaçakları saymazsak tahsilâtını da yapabiliyordu. Her üç bacakta da bir sıkıntısı yoktu.
Peki, bu özelleştirme ile ne elde etti.
Piyasa tabiri ile elindeki senedi kırdırdı yada müşterilerinin faturalarını bir anlamda faktöring yaptı.
Bir başka deyişle devlet, gelecek yıllarda toplayacağı gelirlerini, peşin fiyatına kırdırıp, tahsilâtı özel firmalara ihale etti.
Bu işte devletin kârı ne oldu?
Aslında devletin kasasına daha öncede bu para giriyordu ama taksit taksit giriyordu.
Şimdi toplu bir para elde etmiş olacak.
Buradaki asıl amaç, en kısa sürede en büyük parayı toplayarak bu paralarla hem kamu borçlarını azaltmak hem de yapabiliyorsa yeni projeler finanse edilmesine katkıda bulunmaktır.
Bunda ne yanlış var diye sorulabilir.
Birincisi, bu ihalelerle kamunun iç borcu azalmakta, buna karşılık özel sektörün dış borcu
artmaktadır. Ancak, kümülâtif anlamda Türkiye’nin toplam borcu azalmamakta hatta artmaktadır. Çünkü devletin müstakbel gelirleri, ihaleyi alan şirketler aracılığıyla, yabancı finansörlere temlik edilmektedir.
İkincisi bu yolla ülkemize, kredi olarak ta olsa gereğinden fazla döviz girmesi ve bunun sonucunda TL’nin haddinden fazla değerlenme ihtimalinin bulunmasıdır. Bu sebeple sanayinin rekabet gücü azalmakta, cari açık büyümekte, istihdam yeterince artmamaktadır.
Gelelim vatandaşın durumuna;
EPDK’nin “piyasa reformları” tamamlanınca Perakende Satış, Toptan Satış, Üretim, Dağıtım şirketleri üzerinden elektrik kullanacağız, bu şirketlerin hepsi kâr edecek. Elektrik üretiminde kullanılan yakıt üretim şirketleri’ni de katarsak evimize gelen elektrik faturası içinde en az 5-6 şirketin kârı olacak.
Yasal mevzuata göre özelleştirilen dağıtım bölgelerinde kısa süre sonra elektrik fiyatları serbest bırakılacak.
Tüketiciler alternatif hat çekemeyeceklerine ve kendi enerjilerini üretemeyeceklerine göre, zorunlu olarak dağıtım şirketlerinden elektrik alacaklar.
Acısı halktan çıkacak…
İhaleleri değerlendiren ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Osman Sevaloğlu ihalelerde gerçekleşen yüksek fiyatlara atıfta bulunarak büyük bir tehlikeye işaret ediyor;
Diyor ki; “Bu rakam tehlikeli bir rakam. Kamu biraz daha fazla kazansın diye firmalar akıl ve mantık dışı rakamlara gidiyorlar. Böyle bir ihale olmaz. Elektriğin bedeli 16.62 sent/kws çıkıyor. Bugüne kadar çıkanların hiçbiri bu düzeyde değil. Bu ihaleyi alan firmanın kendisini, devleti, aboneyi zorlaması lazım. Bu paranın geri dönmesi çok zor, bunun acısını abone çekecek.”
Özetle, anlaşılıyor ki devlete ödenecek bu milyarlar, sonunda halkın cebinden çıkacak.