REKLAMI GEÇ

696 SAYILI FERMAN-I ŞAHANE

28 Aralık 2017 Perşembe

Milattan önce Ankara’da hukuk okuduğumuz, Türkiye’de bugünkü gibi gelişmiş ve ileri demokrasinin olmadığı, Evren’in Cumhurbaşkanı, Özal’ın Başbakan olduğu yıllarda hukuk deyince sırasıyla Anayasa, Yasa, Tüzük, Yönetmelik, filan anlardık.

Her biri kendinden öncekine aykırı olamazdı. Her konuya ilişkin en genel düzenleme Anayasa idi. TBMM’de her konuya özel ayrı bir kanun çıkardı. Sonra sırasıyla kanuna uygun ve detayları gösteren tüzük, yönetmelik, genelge. Misal Belediye Kanunu çıkıyorsa, sırf belediyeler olurdu içinde. İçinde polislerin görevleri veya araba vergisi olmazdı.

TBMM’de iktidar çoğunluğu olsa da kanun çıkarmak kolay iş değildi. Kanun tasarısı gelince komisyonu var, genel kurulu var, oylaması var, müzakere üstüne müzakere. Cumhurbaşkanının geri göndermesi var.

Bir de ilkel dönem olduğu için medyanın çoğu iktidardan çekinmez, en küçük hatayı bile affetmezlerdi. Demirel, Ecevit, Özal, Hatta Evren ne çektiler birader? Demirel’in yeğeni mobilya yerine sunta gönderip vergi iadesi alınca Dünya ayağa kalktıydı. Yolsuzluğu ortaya çıkınca Özal akrabası bakanı kendi eliyle Yüce Divan’a göndermiş, adam hapis yatmıştı. Semranım’a ve çocuklara hiç acınmaz, özel hayat dinlenmez, Davulcu Asım ve Zeynep aşkı boy boy yazılırdı. Tansu Hanım başbakanken tam sayfa bikinili fotoğraflarını çekip bastı vicdansız gazeteciler.

Sonra nasılsa AKP mucizesi gerçekleşti. Sadece 15 yılda Erdoğan riyasetinde bambaşka, modern ve ileri bir demokrasiye kavuştuk. Önce edepsiz medyanın çoğunluğu hizaya sokuldu. Artık edepli ve özgür yayın yapabiliyorlar. Misal reis herhangi bir yerde konuşmaya başlasın, anında hepsi birden canlı yayına geçiyorlar, özgürce.

Kendi icatları ‘torba kanun’ mucizesini keşfettiler. Getir meclise bir kanun tasarısı, içine cam filmi koy, vergi koy, güzellik uzmanlarının görevlerini koy, belediye zabıtasını koy, ne canın isterse. Koy Allah koy! Fakat bu iş de biraz sıkıntı yarattı. Yeterince demokratik değil. Neticede TBMM’de kanun yapıyorsun yani. Komisyon, genel kurul, müzakere oylama derken gerek ana ihanet partisi, gerek yavru muhalefet, hatta bazen hükümet sözcüsü Devlet Bey bile ters köşe yapıp takoz koyabiliyor.

Bir buçuk sene önce ilan edilen OHAL sayesinde Reis ve hükümeti KHK çıkarma yetkisini alınca sorun kökünden çözüldü. Gerçek hukuk devleti ve özgür demokrasiye kavuştuk. KHK demek; Özgürce karar almak, kanun çıkarmak, kelle almak (yanlış anlamayın işten atmak manasına) veya affeylemek demek. Veya ertesi gün hepsinden vazgeçebilmek demek. İşte ayak bağı olmayan özgür ve ileri demokrasi bu. Kardeşim adam seçildi mi? Seçildi. Milletin kahir ekseriyeti arkasında değil mi? Daha ne? Elbette Reis ne derse o.

696 sayılı son KHK tam da bu ileri demokrasinin ürünü işte. Tek imza ile tam 137 madde ve bir o kadar sorun anında çözülüverdi. Neler var neler. Dev bütçeli Savunma Sanayi’nin Reis’e bağlanması var, Yargıtay’a ‘bizden’ 100 yeni hakim atanması var, 2.756 ihraç var, taşerondaki sadık elemanların kadroya alınması var, Şeker Kurumu’nun kapatılması var, tutuklulara ‘badem kurusu rengi’ tek tip tulum var, askeri fabrikaları ve tersaneleri ele almak için şirket kurup, o işleri de bağlamak var. Var oğlu var.

696 sayılı Ferman-ı Şahane’de en çok ne tartışıldı? 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması için hareket eden sivillerin bu fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmayacak. Bu düzenleme Devlet Beyi çok memnun etti. Fakat Gül dahil birçok kişi, kurum itiraz ediyor. Milislere yetki kanunu diyen var, örtülü af diyen var. Hukuki, idari, cezai, tamam elemanlar suç işlerse ceza almasın, hapse girmesin, görevinden olmasın da…

“Mali sorumluluğu doğmayacaktır” nedir arkadaş? Elemanlar vergi de vermeyecek, he mi?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı