REKLAMI GEÇ

GERÇEKLER ACIDIR

14 Ocak 2013 Pazartesi

Toplumsal olaylarda hızlı bir değişimi yaşıyoruz. İktisadi, sosyal ve siyasal gelişimler her gün yeni bir sürece giriyor, dün olan olayı, bugün unutuyor, bir ay öncekini biraz hatırlıyoruz, bir yıl evvel olanı hiç hatırlamaz hale geliyoruz. Sonunda kendi kendimizi yargılıyor, bize bir şey mi oldu, nedir bu diye soruyoruz.

Bir görüşe göre ülke büyüdü gelişti, dünyanın en huzurlu ve sorunsuz ülkesi, işçinin memurun ve emeklinin geliri iyi, milli gelir on bin doların üzerinde, ihracat rakamları 150 milyar dolar ve dış politikada etkili ve lider ülkeyiz.

Diğer bir görüşe göre, teröre boyun eğmiş, çalışanlar ve emekli enflasyona ezdiriliyor. Hukuk işlemiyor, ithalat 240 milyar dolar, işsizlik ve yoksulluk var ve dış tehlikeler var.

Bir taraftan insanımız gerilmiş, farklı algılamalar nedeniyle toplum adeta ikiye bölünmüştür. Bizden-sizden. Doğulu-batılı, alevi -sünni, Kürt-Türk, laik –anti laik gibi kavramlar keskin hale getirilmiştir.

Siyaset, gerçek anlamda göstermelik olarak yapılmaktadır. Tercih imkanı olmayan ve oy vermede adayı belirlemede hiç etkisi bulunmayan insanımızı suçlamayı da doğru bulmuyorum. Seçim kanunları değişmemiş. Yüzde 10 seçim barajını aşamayan parti meclise giremiyor ve yüzde 7’nin altında oy alan partilere hazine yardımı yapılmıyor. Para olmadan ne parti kurulur ve ne de binanın kirası ödenir. Her yıl mecliste grubu bulunan partilere trilyon trilyon hazine yardımı yapılan yerde haydi bu olumsuz şartları aşıp meclise girin bakalım.

Anketlere göre halkın yüzde 60-65 i yeni bir partiye oy verebileceğini söyleyebilmektedir. Bu ortamlara kendiliğinden gelmedik. 1994 -2001 krizleri, yüksek faiz ve enflasyonlar. İMF ve Dünya Bankası ile anlaşmalar, mafya-siyaset-ticaret ve faili meçhuller, milletvekilleri sıralarının satılması, transferler ve 28 Şubat olaylarını unutmadık.

Bugünleri hazırlayan Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Yıldırım Akbulut ve Ahmet Necdet Sezer gibi devlet adamları ve kadrolarıdır. Bu devlet adamları bugün herhangi bir konuda konuşmamaktadır.Yüksek maaşları, makam araçları, korumaları her türlü imkanları devlet tarafından karşılanan bu kişilerin Ülkenin geldiği nokta konusunda söyleyecek bir sözleri yok mudur? ve ülke nereye gidiyor. Bu gün konuşmayacaksınız da ne zaman konuşacaksınız?

Halka musallat olan yeni hastalıklar peyda olmuş. Onları terör, kredi borçlarının, işsizliğin ve fakirliğin ve sosyal patlamanın ortasına bırakmışız. Eski yıllarda toplumu yönetmenin yöntemleri farklı idi. Bugün televizyonu olanın, gazetesi var, uluslar arası şirketleri var ve egemen güçler var.

Ülkemizde belli sayıda insanın rol aldığı televizyon programları, köşe yazıları ve tek taraflı haberlerle gündem oluşturulmaktadır. Magazin programları, diziler, haberler, maçlar aynı amaca hizmet etmektedir. Bazı Televizyon sunucuları, mankenler, futbol adamları ve evlenme programları yapan çöpçatanlar, aydın ve sanatçı geçinenler, siyaset analistleri, anketçiler, her şeyi bildiğini sanan kanal kanal gezen bazı gazeteci ve akademisyenler bu halkı gerçekten kör sağır ve dilsiz hale getirmiştir.

Artık bu ülkeyi hizaya getirmek için topa tanka ve savaşa ihtiyaç kalmamıştır. İnsanların düşünce yapısını ve psikolojisini değiştirmek mümkün hale gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri eski başkanı Bush diyor ki “Dünyanın tarihini bundan sonra ABD yazacak” derken yukarıda bahsedilen yöntemlere güveniyor. Gelinen noktaya bakıldığında, insanlar siyasetten uzaklaşmış, üretmeden tüketen hale gelmiş, örf ve geleneklerinden uzaklaşmıştır. Vatan, millet ve bayrak gibi devlet olmanın hasletlerini unutmuştur. Toplumun temeli sayılan aile kurumu yara almış, eskiden her yüz aileden 4-5 i boşanırken bugün her yüz aileden 30’u boşanmaya başlamış ve aile içi şiddet sonunda binlerce şikayete dönüşmüştür. Tüketici anlayışın yerleşmesi sonucunda üretmeden tüketen ve kolaycı bir insan tipi yaratılmış, borç ve iflasların önü alınamaz hale gelmiştir. Her gün yeni yeni icra daireleri ve mahkemeler kurularak işin içinden çıkmaya çalışılmaktadır.

Bu anlattıklarımız elbette dünyanın sonu değildir. Bu gerçekler hatırlanır ve çare üretilirse bunların üstesinden gelmek mümkündür. Önemli olan gerçeklerin bilinmesidir. Ülkemizin binlerce yıla dayalı birikimleri ve kaynakları sayesinde, bu sorunların çözümlenip, üstesinden gelebileceğimizi de göz ardı etmemek gerekir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

KEMAL MUTLU   -  Bağlantı 7 Mart 2013, 23:22

sayın AĞAR;ülkemizin ve toplumsal sorunlarımızın yine objektif bir şekilde değerlendirmesini yapmış ve mevcut durumumuzun hiç iç açıcı oladığını ortaya koymuş.Sonunda bu sorunları aşacak devlet geleneğimizin olduğunu vurgulayarak moral bozukluğuna gerek olmadığını tarihe not düşmüştür.Kalemine sağlık.

Cemal Uysal   -  Bağlantı 13 Şubat 2013, 11:52

Sayın yazarı içtenlikle kutlarım. Her harfine imzamı atarım.

İsmail ERBİL   -  Bağlantı 23 Ocak 2013, 23:24

Sayın İsmail AĞAR’ın bugüne kadar tüm yazılarını büyük beğeni ile okudum.Yazarı ve Gazetenizi yürekten kutlarım.Bu yazılar ele geçecek yazılar değil,Bunları kitap haline getirin de gelecek nesillere ışık tutsun.

coşkun özcan   -  Bağlantı 16 Ocak 2013, 13:10

Bizim ailenin de büyüğü,abisi ,arkadaşı olan İsmail Ağar bey Denizli özelinde Türk Milletine kral çıplak diyor.Çanlar kimin için çalıyor diyor.Gündüz elinde fenerle dolaşan filozof Diyojen gibi halkı uyarıyor.Anlayna ,anlamak isteyenlere…

Kemal Mutlu   -  Bağlantı 14 Ocak 2013, 20:37

DenizliHaberi içtenlikle kutluyorum.Sn İsmail Ağar gibi ön görüsü çok yüksek bir değeri ailesine katmış.Bizlerde bu öngörülerden yararlanıyoruz.Buggünkü yazı ülkemizin fotoğrafını bütün çıplaklığı ile otaya koymaktadır.Giderek kötüleşen durumumuzun düzlüğe çıkmasında ileride Sn.Ağar gibi değerlere ihtiyacımız olacaktır.Zihinlerine ve Denizlihaber portalına sağlık.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı