REKLAMI GEÇ

12 EYLÜLLERİ HATIRLAMAK

5 Nisan 2012 Perşembe

Son elli yılda birçok siyasi olayı yaşarak geliyoruz.12 Martlar,12 Eylüller ve 12 Haziranları…

12 Mart 1971 de gençlik darbe yemiş ve bir hükümet iktidardan uzaklaştırılmıştır. Bu  olaydan dokuz yıl sonra 12 Eylül 1980 ihtilalı yaşanmıştır. Öncesinde ise ihtilalın alt yapısı hazırlanmış, gazeteciler, bilim adamları yüzlerce öğrenci katledilmiş, ülke sağda ve solda vuruşanların savaş alanı haline getirilmiştir. Sonra da ülke elden gidiyor denilip darbe yapılmıştır. Kurt kuzuyu su içerken görmüş kuzuya sormuş ne yapıyorsun orada diye, kuzu da su içiyorum demiş. Kurt ise hayır sen suyu bulandırıyorsun diyerek kuzuyu yemiş. Her zaman iç ve dış güçlerin niyeti belli ve durduk yerde darbe ve kargaşa…

Aradan geçti 32 sene ve 12 Eylül 1980 yine gündemde… Meğer 12 Eylül ihtilalı iki  kişiden ibaretmiş. Nerede o dönemin binlerce görevlisi. valisi, emniyet müdürü, karakolların, bölüklerin, alayların, tugayların, tümenlerin ve orduların komutanları. Bu davanın sonuçsuz kalacağı biline biline Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’yı yargılıyoruz.

2010 yılında yine bir 12 Eylül gününde anayasa değişikliğini halka soruyoruz o gün.

“ Darbecilerin anayasasından milletin anayasasına geçilsin mi ?”

“ İşçilerimiz birden fazla sendikaya üye olabilsin mi ?

“ Memurlarımız ve emeklilerimiz toplu iş sözleşmesine kavuşsun mu ?”

“ Kamu denetçiliği gelsin mi ?”

”Anayasa mahkemesine bireysel başvuru yapılabilsin mi ?”

“ Askerler, hakimler ve savcılar için yargı yolu açılsın mı ?”

“Anayasa mahkemesi ve HSYK ab standartlarına kavuşsun mu ?“

“ Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçilsin mi?”

“ Darbecilere yargı yolu açılsın mı?”

 

Bu referandumun en önemli sonucu Anayasa Mahkemesi’nin ve Hakimler ve Savcılar Yüksek kurulunun yapısı değişmiştir, bir de 12 eylül ihtilalının iki paşası yargı önüne çıkarılmıştır.Yargı ile ilgili değişikliklerin sonucunu görmek için biraz daha beklemek gerekecektir.Ancak başta anayasa mahkemesi başkanı olmak üzere şimdiden büyük eleştiriler başlamıştır.

Öte yandan iddia edildiği gibi Darbe anayasasından, milletin anayasasına geçilememiş, memur ve emeklinin toplu iş sözleşmesi hakkı henüz verilememiş, kamu denetçiliği yasası çıkarılamamış, bireysel başvuru henüz yürürlüğe girmemiştir.

En önemlisi üstünlerin hukukundan ,hukukun üstünlüğüne geçilebilmiş mi dir,darbeciler yargılanmış mıdır ve 28 şubatçılar hakkında herhangi bir soruşturma açılmış mıdır. Tek kelime ile hayır. Ülkemizin gerçek gündemi tek başına bunlar olmadığını biliyoruz.Ama bilerek gündemi dar bir alanda tutarak gerçeklerden uzaklaşıyoruz. Ülke bir savaşa sürüklenecek mi, işsizlik azalacak mı, kadına şiddet önlenecek mi, İç ve dış borlara bir çare bulunacak mı,memura , işçiye ve emekliye geçinebileceği para verilecek mi ve esnaf ticaret erbabının vergi yükü azaltılacak mı birazda bunları gündemde tutabilsek diye düşünüyorum.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı