REKLAMI GEÇ

ÇADIR, ÇADIR OLMAKTAN ÇIKTI

Ali Aygören döneminden beri Denizlili insanların, özellikle fakir insanların hiç olmazsa Ramazan ayı boyunca karınlarını doyurması, iftarlarını açabilmesi için kurulan İftar Çadırı, ilk zamanlarında büyük bir sevinçle karşılanmıştı. İlimizin yardıma muhtaç insanları beklide bayramlık elbiselerini giyerek geliyorlardı çadıra. Karınlarını doyuruyorlar, çoluk çocuk bir akşam daha karınlarını doyurmanın mutluluğunu yaşıyorlardı. Üstelik, iftar çadırından 100 veya 200 aileye yemek gidiyordu. Bir ay boyunca yardımı muhtaç insanlarımız,…

/ DENİZLİHABER / 12 Ağustos 2011 Cuma, 20:33

Ali Aygören döneminden beri Denizlili insanların, özellikle fakir insanların hiç olmazsa Ramazan ayı boyunca karınlarını doyurması, iftarlarını açabilmesi için kurulan İftar Çadırı, ilk zamanlarında büyük bir sevinçle karşılanmıştı.
İlimizin yardıma muhtaç insanları beklide bayramlık elbiselerini giyerek geliyorlardı çadıra. Karınlarını doyuruyorlar, çoluk çocuk bir akşam daha karınlarını doyurmanın mutluluğunu yaşıyorlardı.

Üstelik, iftar çadırından 100 veya 200 aileye yemek gidiyordu. Bir ay boyunca yardımı muhtaç insanlarımız, gerek evlerinde gerekse İftar Çadırında ramazanlarının tadına varıyordu.
Yine, Üniversite öğrencileri de çadırdan yemeklerini yiyiyor, hem yemek yapma zahmetinden, hem de harçlıklarından bir öğünü böylelikle çıkarıyorlardı.

Ancak, son yıllarda “amacından aşmış” bir görüntü vermeye başlayan iftar çadırı, ne yazık ki, oruç tutmayanların, sarhoşların, amiyane tabir ile “kopukların” yemek yedikleri bir yer oldu.

Oruçlu insanlar, sırada beklerken; yemeklerini yiyen kendini bilmezler; ellerindeki su şişelerini sallayarak, sigaralarını içerek onların yanından geçip gidiyorlar. Bırakın Ramazan ayına hürmeti, insanlara saygısı bile olmayanlar, -bana göre- karınlarını doyurmak için oruçlu insanların haklarını bile gasbediyorlar.

Yine, kabadayıvari gençlerimiz var ya bizim. Şu Kürt açılımı ile şişenler, karınlarındaki şişkinliklerini etrafa saldırarak indirmeye çalışanlar var ya!
İşte onlardan bazıları, geçtiğimiz günlerde iftar çadırının bulunduğu yerde su şişeleri ile basket oynarken, küfürleri de bir o kadar keskindi. Birileri uyardı ama, gençlerin keskin ve delici bakışlarından etkilenmiş olacak ki, geri çekildi.
O anda oraya gelen polisler ve zabıta olaydan habersiz çay içmek için yöneldiklerinde, aynı gençler tavırlı tavırlı çekip gittiler. Ayakkabılarının arkasını çiğneyen, altın zincir takan bu insanlar, kime dayılanıyor anlamıyorum. Bu Denizli’nin gerçek gençleri -geçmişte olduğu gibi- yine bir gün havalarını alıverir de, insan içine çıkamazlar.

Kısacası, Denizli Belediyesi’nin öncülüğünde hayırsever insanlarımızın Mübarek Ramazan ayı münasebetiyle yapmış oldukları yardımlar, zannımca artık yerini bulmuyor. Yoksul ve yardıma muhtaç insanlar yeterince çadırdan yararlanamıyor.

Bence, önümüzdeki yıllardan itibaren bu tür çadır kurarak, kendini bilmezlerin, aymazların ayranlarını kabartmak yerine; tespit edilen yardıma muhtaç insanların evlerine bizzat sıcak yemek götürmek daha evla olacaktır.
Hiç olmazsa, çadırda yemek yedikten sonra, başkalarına posta koyan kendini bilmezlerin kahırlarını çekmek yerine, bir kap aş ile huzur içinde çoluk ve çocuğunun karnı doyan yardıma muhtaçların hayır duasını almak daha evladır.

Sayın Başkan Osman Zolan, bunu bir değerlendir istersen.
Siyaset kalıplarının dışına çıkarak, bir kez olsun bu gösterişten uzak; tespit edilen insanlarımızın evlerine gönder şu yemeği. Göreceksin kendi evlerindeki huzurlu yemek telaşı, çadırdakinden daha mutlu edecektir insanları. Ve hayırsever insanlarımızın yardımları da, gönül huzuru içinde yerini bulacaktır.
“Allah razı olsun” duaları gökleri inletecektir. Bu da sana yetmez mi?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı