REKLAMI GEÇ

Milli servete yazık!!

Denizli Belediyesi, hatırlayacaksınız, Başkan Nihat Zeybekci’nin seçimlerde “Seçim bildirgesinde yer alan 77 Dev Proje” hamlesini geçtiğimiz aylar içersinde çok gürültülü bir şekilde başlattı. Denizli halkından da, “Özür” tabelaları eşliğinde destek istedi. Bugüne kadar hiçbir mahallemizden, semtimizden “çatlak” bir ses bile çıkmadı. Bırak çatlak sesi, Korkudan mıdır, yoksa Sayın Zeybekci’ye verilen sözden midir, ya da Denizli’nin alt yapısının hurdahaş olduğunu bildiklerinden midir bilemiyorum, insanlar işyerlerinde,…

/ DENİZLİHABER / 4 Aralık 2009 Cuma, 22:04

Denizli Belediyesi, hatırlayacaksınız, Başkan Nihat Zeybekci’nin seçimlerde “Seçim bildirgesinde yer alan 77 Dev Proje” hamlesini geçtiğimiz aylar içersinde çok gürültülü bir şekilde başlattı.
Denizli halkından da, “Özür” tabelaları eşliğinde destek istedi. Bugüne kadar hiçbir mahallemizden, semtimizden “çatlak” bir ses bile çıkmadı.
Bırak çatlak sesi, Korkudan mıdır, yoksa Sayın Zeybekci’ye verilen sözden midir, ya da Denizli’nin alt yapısının hurdahaş olduğunu bildiklerinden midir bilemiyorum, insanlar işyerlerinde, evlerinde, köşe başlarında iş makinalarını gördüler mi başlıyorlar homur homur etmeye..
Ama bir kimse de sesini çıkarmıyor. Eleştiriler eskisi gibi basında değil, fısıltı gazetelerinde yer alıyor. Durum böyle olunca da, “kimse eleştirmiyor” anlamında bir sessizlik oluyor.
Ama bana göre, fısıltı gazeteleri, basından ve medyadan daha tehlikeli. Çünkü o, her yere nüfus ediyor ve büyüyor. Bu büyümeyi, yasaklama, engelleme veya baskı bile durduramıyor.
Halkımız “Eh, bu da geçer” misalinden çalışan makinalara bakarak “Le havle” çekip duruyor.
Hani, LPG tüplerinin patladığı, sabır taşlarının çatladığı gibi sabır edip, patlayacakları günü bekliyorlar.
Sanırım bu patlama, genel seçim sandığında olacak.
Orada olmasa bile, şehir merkezindeki AKP oylarının eriyip gittiğini bilenler; bu kez bütünşehir ile Denizli’ye katılıp, Nihat Zeybekci’nin işbaşında kalmasını sağlayan beldelerimize probaganda yapacaklar. Öyle veya böyle patlamanın yakın zamanda başlayacağını umuyorum.
Öyle ya, beleş akan sularını bile şehir merkezindeki insanlarla aynı bedele içmeye başlayan bu beldelerimiz, seçimlerde yaptıkları hatayı bu kez pahalıya ödetecekler, gibime geliyor.

Ama ne olursa olsun, çalışkan başkan Zeybekci’nin seçilememe pahasına başlattığı altyapı hamlelerini bütün kesimler alkışlıyor.
Ben de alkışlıyorum.
Çünkü bu hareket eleştirilecek değil, alkışlanacak bir harekettir.
Yoksa Denizli 20 bin nüfuslu “küçük köy” konumuna göre hazırlanan plansız projesiz altyapı ile geleceğe kesinlikle umutlu bakmıyordu.
Selami Aydın’ın yazdığı gibi; Çaybaşı caddesinde katran karası çamurun içinde günlerce arıza arayan ekipler, bir türlü kazdıkları çukuru bile bulamıyorlardı!!!
Ancakkkk!!!
Bütün kesimlerin göz ardı ettiği bir-iki mesele var.
Bu meseleleri eleştirmeden geçemeyeceğim. Ve bu konuda yetkililerden bilgi istiyorum. Zira bu mesele, -bana göre- milli servetin heba edilmesidir.

Yakın zamanda, “diyelim ki 15 yıl öncesinde Atatürk Caddesi gibi yeni açılan cadde veya semtlerimizde geçmiş dönem Belediye Başkanları Ali Marım ve Ali Aygören dönemlerinde yapılan altyapı’da” kullanılan malzemeler, bugün Zeybekci yönetimi tarafından kullanılan malzemeler ile aynı ebatlarda olmasına rağmen, bu malzemelerin çürümeden, hatta tam manasıyla devreye bile sokulamadan yerlerinden sökülerek atılması, yerlerine ise yeni alınan malzemelerin kullanılmasına bir anlam veremedim.
Yani bunu açmak gerekirse;
Yağmur ve sel sularını toplayacak olan büyük boydaki dranaj boruları ile bugün döşenen borular aynı ebatlarda. Ve tahminen 15 yıl önce döşenen bu borular hiç eskimemiş, çürümemiş bir şekilde çıkarılıyor; yerine yenileri kullanılıyor.
Bunu gözlerimle gördüm.
Yepyeni olarak çıkarılan bu boruları müteahhit firmanın araçları alıp götürüyor. Hurdaya atılıyor. Yerine, yeni alınan malzemeler kullanılıyor.
Bana göre, eski diye atılan ama gerçekte sağlam olan bu devasa boruların üzerindeki çamurlar temizlense yenilerinden hiçbir farkı yok.
Bunlar kontrol edilerek tekrar kullanılması gerekirken, atılması bana göre milli servetin heba edilmesidir.
Buna bir anlam veremedim ve içim cız etti.
Çünkü onların parasını da o gün Denizli halkı ödemişti. Bugünküleri de biz ödeyeceğiz…

Bence, bundan 50- 30 yıl önce döşenen içme suyu borularının halini halka teşhir eden belediye, yakın zamanda yapıldığı halde hurdaya çıkartılan bu malzemeleri de teşhir ederse; halkımız benim ne demek istediğimi iyi anlayacaktır.

İkinci eleştirim ise; caddelerde ayrı ayrı müteahhit firmaların kazılarıdır.
Bir cadde de kazı yapan müteahhit firma, 10 metrelik alanı kazıyor, çalışmasını yapıyor ve kapatıyor. Bir bakıyorsunuz, aynı cadde üzerinde kapatılan o 10 metrenin ucundan iki gün sonra tekrar çalışma başlatılmak üzere, yol ikinci kez kapatılıyor.
Halbuki, ayrı ayrı kazmak veya çalışma yapmak -hem çalışanlara, hem de halkımıza büyük zahmet veriyor- yerine, aynı cadde, tamamı kazılarak toplu bir çalışma yapılması daha iyi olmaz mı?
Aynı anda 10 cadde de çalışma yapılıyorsa, bu çalışmalar o cadde de tamamen altyapı çalışması yapıldıktan sonra kapatılsa ne olur?

Aracınıza biniyorsunuz; bir bakıyorsunuz -mesela- Halk Caddesi kapatılmış.
Bir haftalık çalışmadan sonra cadde trafiğe açılıyor. Aradan iki gün geçiyor, aynı caddenin diğer ucunda tekrar çalışma var.Ve yol tekrar trafiğe kapatılmış.
İnsanlar artık “Bugün neresi kapalı acaba” diyerek şaşırmaya başladı.
Aynı cadde üzerinde, bir hafta yerine iki hafta çalışma yapılsa, tamamı tek müteahhit firma tarafından yapılarak bitirilse ve ikide bir açılıp, kapatılmadan, bir kez çalışma yapılsa daha iyi olmaz mı?

Ben bu çalışma sistemine akıl erdiremedim.
Kısaca, böylesine bölük pörçük çalışmalar ile hem zaman, hem insanların sabrı hem de milli servetimiz heba ediliyor gibime geliyor.
Buna çok üzülüyorum.
Sayın Başkan, hatam varsa lütfen düzeltiniz.
İnsanlarımızın çoğunluğu bundan şikayetçi.
Lütfen…
Birileri beni, işin doğru yapıldığına ikna etsin….

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı