REKLAMI GEÇ

RAMAZAN GELDİ HOŞ GELDİ

Mübarek Ramazan ayı geldi çattı. 11 ay paslanan ruhlarımız, aydınlanmaya ihtiyacı olan manevi dünyamız bu 11 ayın sultanı, mübarek ayın bereketi, rahmeti ile eski güçlü günlerine dönmek istiyor. Özellikle kilolu bay ve bayanların -bilinenin aksine- Ramazan orucu ile erimek istemeleri de cabası.. Benim çocukluğumda, ailelerimiz günler öncesinden Ramazan’a hazırlanırdı. Evlerde eriştiler, hoşaflar, Ramazan’a özgü bazı yiyecekler hazırlanırdı. Çocuk ruhumuzla bizler bile Ramazan ayının o…

/ DENİZLİHABER / 29 Temmuz 2011 Cuma, 19:17

Mübarek Ramazan ayı geldi çattı. 11 ay paslanan ruhlarımız, aydınlanmaya ihtiyacı olan manevi dünyamız bu 11 ayın sultanı, mübarek ayın bereketi, rahmeti ile eski güçlü günlerine dönmek istiyor. Özellikle kilolu bay ve bayanların -bilinenin aksine- Ramazan orucu ile erimek istemeleri de cabası..

Benim çocukluğumda, ailelerimiz günler öncesinden Ramazan’a hazırlanırdı.
Evlerde eriştiler, hoşaflar, Ramazan’a özgü bazı yiyecekler hazırlanırdı. Çocuk ruhumuzla bizler bile Ramazan ayının o manevi kokusundan haz alabilmek için büyüklerin bu yaptıklarını heyecan içinde izlerdik.
Sahur sofralarına oturabilmek için çoğu geceleri uyumazdık. Büyüklerle sahur sofralarında yemek yemek, çay içmek; özellikle de peynirli makarna yemek bizim için çok büyük olaydı.

Şimdi biz yetişkinler, çocuklarımızla sahur sofralarında aynı tadı, aynı manevi hazzı alamıyoruz.
Çünkü gıda ürünlerimizin çoğunluğu GDO’lu.
Çocuklarımızın manevi dünyaları Ramazan ayı ulviyeti ile doldurulamadığından, onların ki sıradan bir sahur olmaktan öteye geçmiyor.
Keza iftar sofralarımızda aynı.
Yani zaman ilerledikçe, bizler ve yaşantımız değiştikçe manevi huzurun olması gereken ruhlarımız da GDO’lu olmaya başladı.

Huzur içinde aile çevresinde okunacak Kur’an ve duaların, Sahur’dan sonra huşu içinde kılınacak saban namazının yerini Televizyonlardaki sahur/ iftar programları aldı.
Dili azıcık kaymaklı olan, konuşmasını bilen; dinin tefsiri manalarından öteye geçemeyen insanlar bu programlarda kendilerine göre yorumladıkları dini konuları, Türk halkına empoze etmeye başladılar.

Kısacası gıda ürünlerimizden sonra ruhlarımızda GDO’lu olmaya başladı.
Zira, artık kendimizde olmadığı gibi, çocuklarımıza da veremediğimiz dini kültürü, terbiyeyi ne yazık ki televizyonlarımızdaki bu insanlara bıraktık.
Anlayacağınız, dünyevi ve uhrevi yaşantımızda her şeyi oluruna bırakmaya başladık. Ve durum böyle olunca da, Mübarek Ramazan ayı, bırakın dini yükümlülük olan orucun tutulmasını, aile bütçesinin bir aylık bile olsa zorunlu tasarruf yapıldığı bir ay oldu.

İFTAR ÇADIRLARI VAZGEÇİLMEZİMİZ

Özellikle büyükşehirlerde belediyeler tarafından kurulan -bana göre- din istismarı olan Çadırlar her yıl insanlarımız tarafından vazgeçilmez olarak kabul edilmeye başlandı. Zengin fakir demeden, yetişebilen insanların iftarlarını yaptıkları bu çadırlar, ne yazık ki, gerçek ihtiyaç sahiplerinin yarısına bile ulaşamıyor. Zira gerçek ihtiyaç sahibi bir kişinin çadıra gelebilecek kadar yol parası var mı, yürüyerek gelse kaybedeceği zamanı var mı, düşünmek lazım…

Bugüne kadar siyasilerin at oynattıkları bir arena olan çadırların, bundan sonra da aynı mihval üzerine devam edeceği şüphesiz.

GİZLİ ZAMMA YENİLDİK

Yetkili ağızlar aylar öncesinden Ramazan ayı alışverişi yapan ailelerin rahat olmalarını, gıda ürünleri başta olmak üzere hiçbir şeye zam yapılmayacağını dile getirdiler.

Öyle ya, halkımız Ramazan ayı boyunca kullanacak olduğu gıda maddelerini önceden topluca aldığı için alış veriş hızlanacak, esnaflarda para kazanacak.
Elbette her şey karşılıklı. Helal hoş olsun. Ürünler pazara veya marketlere pahalı geliyorsa, elbette onlar fiyatlara yansıyacak. Elbette aradaki farkı ödeyeceğiz. Aç kalacak halimiz yok ya!!

Aaaaaa!
Bir de bakıyorsunuz, sessiz sedasız Ramazan ayına bir iki gün kala her şeye zam geliyor.
Tabiki sözler havada kalıyor.
Vatandaş yine kazıklanan taraf oluyor. Her yıl ramazan ayı kazıklı, tuzlu sofralar ile halkımızın huzurunu bozuyor. Maneviyat kazanalım derken, sağlık elden gidiyor.

İşin garip yanı, günler öncesinden zam olmayacağını açıklayan bazı yetkililer, ramazan yaklaştıkça bu açıklamalarını unutup, -hastalıkları bahane ederek- domates başta olmak üzere bazı temel gıda maddelerine zam geleceğini açıklıyorlar. Hem kendileri ile çelişiyorlar, hem de halkımızla adeta dalga geçiyorlar.

İşte bu duygu ve düşünceler içersinde Mübarek Ramazan ayı’na hoş geldin diyor; bu mübarek ayın feyzinden, bereketinden yararlanmak isteyen halkımızın da Ramazanlarını kutluyorum.

Allah, bizleri yolundan ayırmasın, kalplerimizi mübarek ayların, mübarek gecelerin manevi huzurundan ayrı koymasın.
Hayırlı Ramazanlar…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı