PAÜ Eski Rektörü Ardıç’ın torpilli atama isyanı

Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı hakkında, torpilli kadro iddiası… İddia şu ana kadar birçok konuda susmayı tercih ettiğini dile getiren eski rektör Prof. Dr. Necdet Fazıl Ardıç’a ait.

PAÜ Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ardıç, Facebook sayfasından yaptığı açıklamayla, mevcut üniversite yönetiminin ana bilim dalındaki otoloji bölümü yardımcı doçent kadrosu için getirilen ön şartlarla torpilli atama yaptığını ima ederek yargı yoluna başvuracağını duyurdu.

NEDEN AÇIKLAMA YAPTIĞI YAZDI
Üniversitede yaşanan dedikoduların mahkemeye yansıması ve açığa çıkmasının ardından işin iç yüzünü yakın çevresiyle paylaşma gereksinimi duyduğu vurgusuyla uzun bir açıklama yapan Ardıç, Kulak burun Boğaz Ana Bilim Dalı ve kendisine büyük bir saygısızlık yapıldığını dile getirdi.

İSYAN ETTİ
Söz konusu kadroya getirilen ön şartlarla asistanlığı dahil 8 yıldır söz konusu ana bilim dalında görev yapan, tüm akademik kriterlere uygun olduğu ve bu kadro için gerekli koşullara kat be kat sahip olduğunu belirttiği bir öğretim görevlisinin önünün kesildiğini öne süren Ardıç, “Ana bilim dalım başkanlığına alınmak istenen kişi hangi yüzle gelip benimle ameliyata girecek, ben ona nasıl güvenip bir şeyler öğreteceğim veya camia ile tanıştıracağım” diye isyan etti.

HATA DEĞİL KASITMIŞ
Tüm bu süreçte bir hata yapıldığı düşüncesiyle kademe kademe tüm yetkililerle görüşüp hatanın giderilmesi için çaba sarf ettiğini ancak en yetkili ağızdan bu durumun bir hata olmadığı yanıtını aldığını dile getiren Ardıç, ana bilim dalı kadrosuna ilk kez bir müdahale yapıldığını öne sürdü. Ardıç konuyla ilgili “Bunca yıldan ve emekten sonra ilk defa anabilim dalı kurulunun kararının aksine yapısına müdahale eden saygısız bir davranış ile karşı karşıya kaldık” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Yapılan atamanın kadro kalitesini ve seçilebilme hakkını direk olarak olumsuz etkilediğine vurgu yapan Ardıç, kendisine, taşıdığı sorumluluğa ve üniversiteye olan saygısı nedeniyle durumu görmezden gelemeyeceğine de vurgu yaptı. Ardıç, tüm bu nedenlerden ötürü atamanın gerçekleştirilmesini beklediğini ve gerçekleştirilir gerçekleştirilmez yargı yoluna başvuracağını duyurdu.
İŞE O AÇIKLAMA;

Sosyal medya aracılığıyla özellikle üniversitedeki dostlarımın dedikodu şeklinde duyduğu olayın içyüzünü sizinle paylaşmak istiyorum. Prensip olarak üniversitenin sorunlarını başkalarıyla tartışmam, eleştirilerimi ve önerilerimi direkt ilgili kişiye söylerim. Ancak olayın mahkemeye yansıması ve aleniyet kazanması nedeniyle işin doğrusunun bilinmesini tercih ediyorum.

Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’na ve bana büyük bir akademik saygısızlık yapılmıştır:
Neden Anabilim dalına; çünkü Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’na ön şartlı bir kadro ilan edilmiştir. Anabilim dalımızda (asistanlığı dahil) 8 yıldır emek veren, iyi bir öğretim üyesi olmak için bütün şartları yerine getiren, üniversitemiz akademik yükseltme kriterlerini kat be kat karşılayan Öğretim Görevlimizin kadroya başvurmasını engelleyen bir ön şart.

Neden bana; birincisi Anabilim Dalı Başkanı olarak olayı gazeteden öğrenmiş olmam. İkincisi, koşul olarak bildirilen özellikli konu bizzat ilgilendiğim ulusal ve uluslararası bilimsel platformlarda yer aldığım otoloji alanı olup, bu alanda yetişmek isteyen, Yardımcı Doçent kadrosuna başvuran kişinin bizzat benimle çalışacak ve yetişecek olmasıdır. Anabilim dalımıza alınmak istenen kişi (Adını tescil ettim, ayrıca dava açmak için atanmasını bekliyorum) hangi yüzle gelip benimle ameliyata girecek, ben ona nasıl güvenip bir şeyler öğreteceğim veya camia ile tanıştıracağım.

Bütün bu süreçte bir hata yapılmış olabileceğini düşünerek her kademedeki yöneticilerle diyalog kurmaya çalıştım. Ama hata olarak değil bilerek yapıldığını en yetkili ağızdan öğrendim. Bizim anabilim dalı kurulu olarak ortak kararımız ön şartsız, herkese açık bir kadro ilan edilmesidir. Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı kurulduğu tarihten beri(18 yıldır) bir gün bile çatışmamış ve konsensüs ile (uzlaşmayla) kararlarını almıştır. Bunca yıldan ve emekten sonra ilk defa anabilim dalı kurulunun kararının aksine yapısına müdahale eden saygısız bir davranış ile karşı karşıya kaldık.

Eğer üniversitemizin bir uluslararası üniversite olmasını istiyorsak, bunun ön şartı kaliteli insan kaynağıdır. Ülkemizin en iyileri seçilip akademik kadrolara atanmalıdır. Kadroyu ilan edersiniz, herkes başvurur, en iyisi seçilip göreve başlar. Biz kendi yetiştirdiğimiz uzmanların da ülkemizdeki bütün adaylarla yarışmasını tercih ederiz. Çünkü onlara güveniyoruz. Ama ilana diğer bütün adayların baştan eleneceği şartlar eklerseniz, bu adil ve hukuka uygun olmaz. Akademik kadrolar torpilli tanıdıkların iş bulma yeri değildir.

Kendime, taşıdığım sorumluluğa ve üniversiteme olan saygım nedeniyle olayı görmezden gelemedim. Yapabileceğim başka bir şey olsaydı, yıllarca yöneticiliğini yaptığım kendi kurumuma dava açmak istemezdim. Bu dava daha önce verilmiş Danıştay kararlarında olduğu gibi, akademik kurulların kararlarını öne çıkaran, haksız şartları ortadan kaldıran bir yönde sonuçlanırsa, bundan sonra üniversitemizde kişilere baskı amacıyla kullanılan kadro tehditleri önemli oranda tarihe karışacaktır.