REKLAMI GEÇ

Hacı Hasan Feyzi Efendi

Hacı Hasan Feyzi Efendi

Hacı Hasan Feyzi Efendi ‘nin Denizli’ye 1850 li yıllarda geldiği söylenmektedir. Denizli bu yıllarda kerpiçten yapılma tek katlı evlerden oluşuyor, halkı ise geçimini tarım ve dokumacılıkla sağlıyordu. Muhammed Kudsi Bozkiri Hz. öğrencilerinden olan Hacı Hasan Feyzi Efendi Duşembe’nin Senir veya Sekr Köyü’nde doğmuştur. Ama anne ve babasının isimleri konusunda bir bilgi yoktur. Doğum tarihi olarak ta 19. yy başları denebilir. 1850 li yıllarda Denizli’ye…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 29 Haziran 2014 Pazar, 10:18

Hacı Hasan Feyzi Efendi ‘nin Denizli’ye 1850 li yıllarda geldiği söylenmektedir. Denizli bu yıllarda kerpiçten yapılma tek katlı evlerden oluşuyor, halkı ise geçimini tarım ve dokumacılıkla sağlıyordu. Muhammed Kudsi Bozkiri Hz. öğrencilerinden olan Hacı Hasan Feyzi Efendi Duşembe’nin Senir veya Sekr Köyü’nde doğmuştur. Ama anne ve babasının isimleri konusunda bir bilgi yoktur. Doğum tarihi olarak ta 19. yy başları denebilir.

feyzi efendi türbesi- cagda yenidede-ic2

1850 li yıllarda Denizli’ye geldiği biliniyor ama daha öncesinde Horasan- Alanya – Taşağıl ve Isparta’nın Yalvaç ilçesinde yaşamıştır.

Yalvaç ilçesinde yaşadığı dönemden günümüze gelen çok ilginç menkıbeler anlatılmaktadır. Bunlardan birisi cami yapılırken yaşanmıştır;

“Hacı Hasan Feyzi Efendinin hanımı un bittiğini söylemiş ve efendide merdivenin altındaki un çuvallarını görmez misin demiştir. İşçiler cuvallardan kireç alırken efendinin hanımıda tasını her çuvala daldırdığında un çıkarmış v işçilere ekmek yapmıştır.Anlatılan başka bir menkıbede hacı hasan feyzi efendinin gücü ortaya çıkmaktadır. Camii insaatında çalışan rum ustalar büyük keresteleri caminin çatısına çıkartmakta güçlük çekerken hacı hasan feyzi efendi bastonunun ucuyla koca keresteleri catıya çıkartmış, bu durumu gören rum ustalar Müslüman olmuştur derler.

Hacı hasan feyzi efendi Kuşpınar Mahallesi’ne geldiğinde mahalle sakinleri ondaki güzelliğe ve davranışlarındaki başkalık karşısında hayran olmuşlar. Semt sakinlerinden Kurban Hoca adında bir zat,onu evinde misafir etmiş ve isteklerini öğrenmiştir. Kurban Hoca kendisine ait olan araziyi cami ve medrese yapılmak üzere bağışlamıştır. İlk önce bir mescid ve aş eviyle,dervişlerin barınması için bahçeye küçük odalar yapılmıştır. Sonraki yıllarda gelip geçen yolcular ve yoksullar için ekmek fırını yapmışlardır. Yapılan medresede dini ilimlerin yanı sıra Arapça,Farşça,fen ve astronomi bilimlerinin yer aldığı 60’a yakın ilim öğretilmekteydi.

1876 yılında Hacı Hasan Feyzi Efendi medresenin yanına cami yaptırmıştır. Caminin yapımı sırasında da yalvaçtaki caminin yapımı sırasında yaşanan olayların da benzerlerini yaşamışlardır. Caminin cevresinde geniş bir alanı içine alan arazi sonraları kamulaştırılarak vakıflar genel müdürlüğüne devredilmiştir. Bu arazinin bir kısmı üzrine şehir satdyumu,öğrenci yurdu ve lojman yapılmıştır. Vakıflar kalan araznin bir kısmını da sahışalara satmıştır. Caminin genişçe ve zeytinlikle kaplı genişçe bir bahçesi kalmıştır.

Öğrencisi Üzüm Dedesi Hulusi Efendi ile buluşmasına gelelim;

Hulusi Efendi rüyasında gördükten sonra haber saldığı Feyzi Efendi ile hapishanede buluşur. Feyzi Efendi,Hulusi Efendiyi ilk gördüğünde suçsuz olduğunu anlar ve hapisten kurtarmak için uğraşır ve sonunda çareyi bulur. Sarayı eleştiren bir fetva gönderir. O sıralarda Sultan Abdüllaziz ,Tanzimat Fermanıyla batılılışma hareketlerine başlamıştır. Fetva sarayda duyulduğunda beklnen karar çıkar ve Hacı Hasan Feyzi Efendi padiŞahın fermanıyla hapse koyulur. Bu olaydan bir hafta sonra Abdüllaziz Han bir suikast sonucu öldürülür ve tahta Abdülhamid Han çıkar.

feyzi efendi türbesi- cagda yenidede-ic4

Hapishaneye girdikten sonra Hz.Ebubekir Efendimizin “RABBİM BENİ ÖYLE BÜYÜT,ÖYLE BÜYÜTKİ CEHENNEMİ DOLDURAYIM,BAŞKA BİR KULUN YANMASIN” zikrini hatırlayarak hücrede şişmiş ve binayı sallamaya başlamıştır. Cezaevinin bitişiğindeki (bugün merkez bankası binası olarak kullanılan) hükümet konağında bu sarsıntıan nasibini almış,memurlar deprem oluyor diyerek binadan dışarı çıkmışlardır. Dışarıdan baktıklarında sarsıntı sadece hükümet konağındadır. Sonradan sarsıntıya Hacı Hasan Feyzi Efendinin neden olduğunu öğrenirler. Cezaevine giren zabitler her tarafta yüzlerce hacı Hasan Feyziyi görünce korkarak kaçarlar.

Bina sallanmaya devam eder ama Hacı Hasan Feyzi Efendi bir türlü ikna edilemez. Durum saraya bildirilir. Abdülhamid han konuyu araştırır. Hacı Hasan Feyzi Efendinin Allah dostu bir evliyaullah olduğunu öğrendiğinde çok üzlür ve salıverilmesini emreder. Bu emri görmezden gelen Hacı Hasan Feyzi Efendi, onunla beraber diğer mahkumlarında salıverilmesini ister. Abdülhamid Han’ın 1876 yılında çıkardığı genel afın nedenidir. Bütün cezaevleri boşaltlır mahkumlar salıverilir.

1895 yılında Denizli’de doğmuştur.1943 yılında Denizli hapisanesinde yatmakta olan “Bediüzzaman Said Nursi Hz.” İle tanışmış ve 1946 yılında vefat etmiştir. Çivril ilçesinin kazası olan güveçli köyünde öğretmenlik yapmış. Şeyh Hasan Feyzi Efendi dergahtaki bir zikir meclisinden sonra dervişlerine “Benden sonra insanları irşad edecek bir alim, bugün dünyaya geldi, Adı said’dir” der. Dervişlerden birisi “O alime biz erişecekmiyiz” diye sorduğunda , “hayır, sizden sonra ona kimse erişemeyecek” der ve oğlullarından daha 7-8 yaşlarında olan halid’i işaret ederek ; ona, içimizden sadece Halil erişecek der.

Hacı Hasan Feyzi Efendinin buyurduğu gibiyıllar sonra Bediüzzaman Said Nursi Hz. Denizli hapishanesine getirilir. Halid büyümüş, olgun yaşta bir insan olmuştur. Said Nursi Efendiyi Denizli hapishanesinde ziyarete gider. Üstad hazretlerine sadece “bir ziyaretciniz var” diye haber verilmesine rağmen o, “gel hocamın oğlu Halid gel” diye misafirini karşılar.

feyzi efendi türbesi- cagda yenidede-ic3

Menkıbeler

Hacı Hasan Feyzi Efendi’nin türbesinde bazı geceler insanların dolaştığı yolunda bir menkıbe anlatılagelir.

Bir gece türbenin içinde kalabalık bir insan topluluğu görülür. Yabancı oldukları anlaşılan derviş kılıklı, sarıklı ve sakallı kişiler içeride dolaşmaktadırlar ve pencereden dışarıya doğru ılık nefesler ve gül kokuları gelmektedir. Menkıbede görülen yabancı kişilerin şehit olduklarına inanılmaktadır.

BAHÇEME GÜL FİDANI DİKİN :

Hacı Hasan Feyzi Efendi sevenlerinin rüyalarına girerdi. Bir gün Mehmet Hocanın rüyasına girerek “benim türbeme 114 adet gül fidanı dikin” der. Bunun üzerine Isparta’dan 114 adet gül fidanı getirtilerek türbenin bahçesine dikilir. 114 Rakamı hicri takvime göre Hacı Hasan Feyzi Efendi’nin vefat yılıdır. Ayrıca 114 sayısı Kur’an daki sure sayısıdır.

feyzi efendi türbesi- cagda yenidede-ic1

FERRUHE’NİN DRAMI

Ferruhe’ nin acıklı hayat hikayesi Denizli’de dilden dile dolaşır durur.

Ferruhe ve ailesi Makedonya’nın Üsküp yöresinden 20.yy başlasında Denizli’ye gelmiştir. Ferruhe, babası binbaşı Şükrü bey (Ertürk) Denizli’ye görevlendirilmiştir. Sükrü bey ailesi için Hacı Hasan Tekkesi yakınlarında bir ev tutarak yerleşir. Ferruhe Hacı Hasan Feyzi efendiye yakınlık duymakta ve her Cuma türbede onu ziyaret etmektedir. Bir defasından “ben ölürsem beni Hasan Feyzi Dede’nin yanına gömün” demiştir. Çiceği burnunda bir genç kız olan Ferruhe ,babasının askerlerinden birisine gönlünü kaptırmıştır. Olan olur ve askerin sözüne inanarak kaçarlar. Durumu duyan babası çılgına döner ve askerline “onları bulun,Ferruhe’yi canlı getirin, askeri ise öldürün” emrini vermiştir.

Aşıkların Dinar tarafına gittiklerini öğrenen askerler kısa süre içinde aşıkların karsısına çıkarlar. Asker için ölüm emri verildiği için çıkan çatışmada Ferruhen kalbinden vurulmuş ve yere yığılmıştır. Ferruhe’nin cansız bedenini Denizli’ye getirmek için askerin yola çıktığı sırada Hacı Hasan Feyzi Efendi Camii cemaatinden birkaç kişinin rüyasına girer ve “ Dinar tarafından misafirim geliyor, onu karşılayın” der. Sabah namazından sonra aynı rüyayı gördüklerini anlayan mahalle sakinleri iyice meraklanırlar. Namazdan sonra Dinar’dan gelen misafiri karşılamak için yola çıkan mahalle sakinleri yolda Ferruhe’nin cenazenisini getiren askerler ile karşılaşırlar. Acı haber o gün Denizli’nin üzerine bir kara bulut gibi çöker. Annesi , kızının vasiyeti hatırlayıp türbenin bahçesinde işaret ettiği yere gömülmesini ister. Olay 21 mart 1924 tarihinde meydana gelmiştir. Ferruhenin acı sonu tüm Denizli’yi ağlatmış, mateme boğmuştur.

Yorumlar

Mustafa Aydın   -  Bağlantı 4 Ocak 2022, 19:12

Çocukluğum bu bölgede geçti ve bu camiden kana kana çok su içtim. Şu an park olan bu bahçenin ve bu camimizin 25-30 sene önceki halini dün gibi hatırlıyorum. Denizli ye her geldiğimde de bu bahçede biraz olsun oturup geçmişi yad etmeye çalışıyorum.

Sinan Altunay   -  Bağlantı 30 Mayıs 2016, 16:01

Ben Hasan feyzi efendinin torunlarından Allah dostu bu büyük zaatlar her zaman dünyaya kerametleri ile gelir bizlere ışık tutarlar Bu Allah dostu ise Yalvaçda yaşar iken yaptırdığı camii ve medrese halen dimdik ayaktadır Allah kendisinden razı olsun

Muhammet   -  Bağlantı 13 Aralık 2015, 20:12

Allah razı olsun

esra   -  Bağlantı 22 Temmuz 2014, 17:58

çok eski zamanlarda askeriyenin mezarligi olan bölgede şu anda cami ve tekke var.çocukluğumuzda girmeye kıymadığımız pek çok mezarin bulunduğu zeytin bahcesini belediye park yaptı.

süleyman   -  Bağlantı 30 Haziran 2014, 08:58

Böyle ALLAH dostlarının kıymetlerini bilmek ve en azından o mevkiden geçerken bir Fatiha okumak dileklerimle yazınız için teşekkürler ederim.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı